Haberin Devamı
Vatandaş! Internet marifeti ile memlekete sızan “doğa takviyeli haplara” kanma, paranı sokağa atma.. Neye ihtiyacın varsa orijinali bizde var.. Buyurun.. “Horny Goat” (Azgın teke) hapına karşı benden de “Azgın Teke Kebabı” tarifi..
Özet: Yazar, Amerika’dan gelip müslüman bir memlekette “Azgın Teke Hapı” satmaya çalışan bir firmanın hallerine içerler..
Çünkü Advend Labs namındaki firmanın “Horny Goat” ilacını piyasaya sürerken, memleket yiğitlerinin erkeklik gücünü küçük gördüğüne inanmakta, her nedense kendisi de kıllanmaktadır..
Bu gidişatın “erkek düşmanı kadın yazarların” ağzına laf vereceğini düşündüğünden, her zaman yaptığı gibi duruma el atmaya karar verir..
Bir telefon kulübesi bulup sivil kıyafetlerini çıkarır.. Kahramanlık kıyafetlerini giyer, kaldığı yerden devam eder..
Tabii bu arada kutusu elli sekiz liradan satılan “Horny Goat” (Azgın Teke) hapını kapışan erkeklerimize de yuf olsun..
Kadın köşecilerin diline düşmemize sebep onlardır.. Bunca yıldır bir “G Noktası” nın yerini bulamadı salaklar.. O hapların da hayrını inşallah görmezler..
Yine duygusallaştım..
Orijinali bizde
Ey ataları at üstünde doğup ölmüş yiğitlerim.. Ey yiğitlik denilen güzellikler aleminin insanları..
Ey gözü karardığında “bu eşekti, bu keçiydi, bu topal leylekti..” demeyen duygulu varlıklar..
Sizlerin elin Amerikalısı’nın ismini bizden araklayarak yaptığı “Horny Goat” hapına neyim ihtiyacınız yok..
Azgın tekelik zaten bizim genlerimizde var.. Zamanı gelince ortaya çıkar bu güç.. Onu harekete geçirecek olan yani muhtaç olduğunuz kudret ise geçmişimizde mevcut..
Bakın, dün de yazdım.. Ahmet Bican Efendi sizler için “Dürr-i Meknûn” yani “İnci Dizisi” adlı bir eser yazmış..
Orada 774 adet bitkinin insan için, geri kalanının da kadınlar ve cin taifesi için olduğunu söylemiş..
Hangi bitkilerin “Takviyet-i cima’ya nafi” olduklarını tek tek saymış..
Cima, af edersiniz insan türünün çiftleşme eylemi oluyor.. Takviye, bildiğiniz destek.. Nafi de yarar.. Terkibin tercümesini artık yapmışsınızdır..
Asıl ilaç tarifleri Derviş Nihai Mehmet Efendi’de..
Bu zat Üçüncü Murat zamanında yani 1500’lü yılların ortalarına doğru Kırım’dan İstanbul’a gelmiş..
Artık ne zararlı faaliyet yaptıysa hapse girmiş.. Yedi sene Yedikule Zindanı’nda yatmış..
Hapse düşen bir adamın aklı fikri nerede olur? Bildiniz.. O da hücresinde oturmuş, kalkmış bu işleri düşünmüş..
“Menafiü’n Nas” adlı bir kitap yazmış.. Mânâsı “İnsanlığın Menfaatine” oluyor..
Dilleri tuhaf
Haklısınız.. Ama eski adamların halleri böyleydi.. Kadınları, kızları, oğlanları kovalarken gayet arı bir Türkçe kullanırlardı..
Sonra iş, oturup marifetlerini yazmaya gelince de ayak takımından kimse “ne halt ettiklerini bilmesin” fikrinden giderlerdi..
O sebeptendir ki yazarken askeriyenin şifresi gibi Osmanlıcayı tercih ederlerdi.. Üstelik terkiplere işi daha da ağırlaştırarak..
Her neyse..
Derviş Nidai Mehmet Efendi’nin hapiste yazdığı kitabın ünü saraya kadar gidince adam çileden kurtulmuş, saraya alınmış.. Padişahımız, efendimiz, sarhoşumuz Sarı Selim zamanında da hekimbaşılığa dahi yükseltilmiş..
Onun o tarihlerde yazdığı “Takviyet’i Cima” (Cinsel kudret) formülü hâlâ kendini bilen aktarların elinin altında bulunur.. Ama ben de yazayım.. Tercümesi işinize yarar..
İşte formül
“Kızıl havucun ışını yuyup, zarını ve içindeki özünü giderüb rendeden çeke ve çömleğe koyup ağzını bekride..”
Bildiğiniz havuç.. Yıkıyorsun.. Dışını temizliyor, ortasındaki açık renkli çubuk özü ayırıyorsun.. Kalanını rendeleyip elde ettiğini bir kaba koyuyorsun.. Ağzını kapatıyorsun..
“Tennurda veya kömür üzerinde pişirile..”
Tandırda veya kömür ateşi üzerinde sahanda pişiriyorsun.. Ama hafif suyunu bırakıp yumuşayana kadar.. Kurutmacasına değil..
“Şöyle ki hâl ola: Yüz dirhem kefi alınmış bal ile mim kıvam edip süze..”
Yani üç yüz gramdan biraz fazla süzme bal ile karıştıracaksın.. Sonra köpüğünü almak için süzeceksin..
“Andan zencebil ve cevz-i bevva ve karanfil ve darçıni ve havlican birer dirhem ve zafran üç dirhem ve sünbül-i hindî ve mustaki buçık dirhem cümlesi sahk edüp cem’ile andan eleye..”
Zencefil, Hindistan cevizi, karanfil, tarçından can havliyle birer dirhem yani birer çimdik al.. Ayrıca üçer dirhem safran ve sünbül-ü hindi ekle. Hepsini karıştır
“Dahi nim kıvam bal kata, tamam karışdura ve aluşdura..”
Daha önce koyduğunun yarısı kadar bal ekleyip karıştır, alıştır.. Macun haline getirip aklına estikçe atıştır..
Azgın teke aşı
Buyurun.. Hesabını yaptım.. Maliyeti balla birlikte on beş lira.. Nerede sizin 58 liralık “Horny Goat” hapınız?
Küçük bir tiyo daha..
Üstelik bunun adını “Azgın Teke Kebabı” koysan kimse itiraz etmez..
Eski vezir konaklarında harem dairesinin yakınında küçük bir yemek pişirme yeri olurmuş.. Adı da Kuşhane Mutfağı..
Sebep? İhtiyaç halinde “geceyi tetikleyen” kebabı hazırlamak için.. Yapması kolay..
Piliç eti uzunlamasına, yassı yassı yarılıp tuzlanacak.. Bir kiremit üzerinde yakmadan közlenecek..
Dört beş çimdik çörek otu, lisanü’s asvar otu (Eğir denilen su bitkisidir..), üç çimdik teke sakalı, bir çimdik hindistan cevizi bir havanda karıştırıp dövüldükten sonra etin üzerine dökülecek..
(Malzemelerin arasındaki Teke Sakalı otuna dikkat!)
Hazırlanan kıvam kiremitte pişen piliç etinin üzerine dağıtılacak..
Yiyeni düz duvara tırmandıracak..
Tarifi veren Derviş Nihai Mehmet Efendi bu yemeği tavsiye edenin Yunanlı filozof Platon olduğunu söylüyor.. Tam yirmi yedi çeşit faydası varmış..
(Demek ki zamanı geldiğinde Platon’un dahi fikri bozulabiliyor..)
Bugünkü hizmetimiz bu.. Bir nevi “antiemperyalist mücadeleye” yatakta katkı..
Gazanız mübarek olsun yiğitler!
