Cumhurbaşkanını ahalimiz seçsin mi?

Seçsin, diyenlere bir daha düşünmeleri için fırsat tanıyorum.. Dünkü haberlerden küçük bir kolaj yaptım.. Garabetin tamamı sığmadı.. Köşeye sığdığı kadarı da size fikir verir.. Buyrun!

Haberin Devamı

Seçsin, diyenlere bir daha düşünmeleri için fırsat tanıyorum.. Dünkü haberlerden küçük bir kolaj yaptım.. Garabetin tamamı sığmadı.. Köşeye sığdığı kadarı da size fikir verir.. Buyrun!

Bu memleket ahalisi uçlarda yaşar..

Toprağın kendisi Livaneli’nin deyişi ile “orta zekâlılar cenneti” olduğu halde yaşam tercihlerinin uçlarda olmasını anlamak mümkün değildir..

Ortalamayı tarif eden iki parantezin içinde kalanlar zekâdan nefret eder..

Yazı yazandan nefret eder.. Kreatif işlerle uğraşanlardan nefret eder..

Başarılı olandan nefret eder.. Zengin olandan, şanslı olandan nefret eder.. Mutlu olandan nefret eder.. Yeteneğin her türlüsünden nefret eder..

***

Haydi diyelim ki “nefret” sözcüğü fazla oldu.. En azından kızar..

Bu memleket insanının en yaygın kullandığı takdir cümlesinin “Vay onun bunun çocuğu..” olduğunu hatırlarsanız (ki orijinalini sansürledim) ne demek istediğimi anlarsınız..

OLİMPİYAT GİBİ
Açıyorsun gazeteyi.. Veya televizyon haberlerini..

Sanki memlekette bir “Abuk sabukluk Olimpiyadı” düzenlenmiş de ahalisi altın madalya peşine düşmüş..

Altın madalyaları kime vereceğini de bilemezsin..

Yataktaki hastanın hacet görmesi için altına sürülen ördek ile erkekler tuvaletine giden kadının yolunu kesersin..

“Hanım, kadınlar tuvaleti burada..” dersin..

Kadın madalyalık bir cevap verir..

“Kocamın çişini kadınlar tuvaletine dökecek halim yok ya!”

Lafın bittiği yerlerden biridir bu..

Öte yandan İzmir’de mukim malûlen emekli Erol Bey motorlu taşıtları kendine haram etmiştir..

Her yere yürüyerek gider..

Sebep? Erol Bey, motorlu taşıta bindiği zaman cinsel organını motora kaptıracağına inanmaktadır..

Doktorlar bunun milyonda bir görülen

“komo sendromu” olduğu teşhisini koyar..

Bu kez hükümet adamlarına inandırıcı gelmez bu hastalık.. Bir bürokratın “De get lan!” hükmüne parafı atıp Erol Bey’in maaşını keserler..

Erol Bey de maslahatını otobüsün motoruna kaptırmamak için yaya olarak yola çıkar..

Hedef her bahtı karanın görmek isteyeceği Güzel Ankara’dır..

***

Erol Bey yoluna devam ederken başka bir yerde memleketin aklı erenleri toplaşmış “mayınlı arazilerin mayından nasıl temizleneceğini” tartışıyorlar..

İki ciddi öneri var..

Birinci görüş.. Askeriyenin uzman kadroları bu işi yapmaya yeterlidir.. Onlara gidelim..

İkinci görüş.. Hayır.. Askeriyeye gerek yok.. Eşekler bu işi pekâlâ yapar..

BU NASIL AKIL?
Çağdaş yöntemler varken işi eşeklere havale etmeye “Bu çağda böyle şey olur mu? Hayvana yazık değil mi?” tepkisi gelince ikinci önerinin sahibi ağız değiştirir..

“Ben şaka yaptım.. Siz eşekler anlamadınız..”

Tartışmayı sonuna kadar aktarmak başka türlü eşeklik olacağından konuyu değiştiriyorum..

“Çevre duyarlılığı” dibe vurmuş bir grup vatandaşın icraatına geçiyorum..

Konya’ya bağlı Selçuklu Belediyesi özenmiş, beldenin ana caddesini ortadan ikiye ayıran tretuvara mavi servi fidanları dikmiş..

Fidan dedimse neredeyse iki metrelik ağaçlar..

Bir gün durabilmiş fidanlar.. Ertesi sabah beldeye dağılan çarşı ağaları (zabıtalar) bir de bakmışlar ki bütün fidanlar kırılmış..

Gövdelerinin köke yakın yerinden kırılmış fidanlar öyle yatıyor..

Sebep? Bilinmiyor..

Belki de “Türk’ün ayak bastığı yerde yüz yıl ot bitmez..” şeklindeki Suriye atasözünü haklı çıkarmak istemişlerdir..

Komşusunun “yaprakları yere dökülüyor” diye kestiği erik ağacına ağıt yakan bizim Tuğçe Baran iyi ki olay yerinde değildi..

Cinnet geçirirdi..

***

Bereket versin ahalinin tamamı nebatat düşmanı değil.. Herkes mavi serviye düşmanlık beslemiyor..

Kiminin takıntısı da leylekler..

Beyşehir’in Tarım İlçe Müdürü de Yenidoğan Beldesi’nde leyleklere dadanan sapıkların peşinde..

Bunlar, Eyüp’teki topal leyleğe tecavüz eden türden sapıklar değil.. Alıyorlar tabancalarını..

Böcekti, solucandı yiyip nafakasını çıkaran hayvanlara ateş ediyorlar.. Bir nevi “seri leylek katilleri” yani..

AY’DA GECEKONDU
Küresel ısınma vatandaşın beynini fokurdattığından keseye de zararı var..

Muğlalı turizmci Ömer Akdoğan kardeşimiz de bunun yan etkisini yaşayanlardan.. Ömer arkadaş tutmuş, Ay’dan 4 bin 125 metre kare arsa satın almış.. Parasını da peşin ödemiş..

Arsanın emlakçısı taaa İngiltere’den..

Nerden buldun o adamları? Nasıl ikna

oldun? Nasıl aklın yattı?

Cevapları bilmiyorum.. Ama Ömer Bey’in bir bildiği var belli ki..

Mal beyanında Ay’daki arsayı da göstermiş.. Şimdi Muğla’da bu olay konuşuluyor..

Yanlış anlaşılmasın.. Alışverişin garabeti değildir tartışma konusu olan..

Ay’daki arsaya kaç metre kare imar izni verilecek? Maliye beyan edilen Ay arsasına emlak vergisi uygulayacak mı? Bunlar tartışılıyor..

Bu da benim “Ay’daki ilk gecekonduyu yüz yıl içinde Türkler yapacak..” tezimi doğruluyor..

***

Çevre duyarlılığından giderek devam ediyorum.. Dışarda haceti gelen vatandaş ağaç dibine işemektense trafoyu tercih etmiş..

İşemeye başlaması ile birlikte trafoya temas eden çiş elektriği kablodan çeker gibi Mamaklı R... Bey’in vücuduna taşımış..

Sonuç yanarak ölmek..

Bu acı kaybı veren gazetede ise fikri bozulan Figen Hanım’ın nişanlısından ayrılma ilânı da var..

“Nişanımı bozdum, hükümsüzdür..”

Bu kız başımıza icat çıkaracak..

Yakında “Yeniden nişanlandım, eskisi hükümsüzdür..” küçük ilânlarından para kazanacağız..

Yeşilay Dernekleri ise “Sigara böreği”- nin adını değiştirme derdinde.. Teklif “Yeşilay böreği olsun..”

Bir günlük durumumuz özetle bu işte..

Bu yazı “Cumhurbaşkanını halk seçsin..” fikrinde olan akil adamlarımıza ithaf edilmiştir..

DİĞER YENİ YAZILAR