‘İki kişinin bildiği sır değildir’

Haberin Devamı

Kurtlar Vadisi’nin efsane repliklerinden biri, diziyle popüler olduğunu söyleyebiliriz. Aslında söz Mevlana’ya ait, bir rivayete göre de Hz. Ali’ye... Ne anlama geldiği de malumunuz...

‘Şizofreni’ kelimesi, Yunanca bölünmüş anlamına gelen ‘şizo’ ve akıl anlamına gelen ‘frenos’ sözcüklerinin birleşiminden geliyor. Anlatılmak istenen, kişinin aynı anda iki farklı gerçekliğe inanması. Birçok alt tipi bulunan şizofreni çok değişik gidiş ve sonlanış gösteren bir beyin bozukluğu. Şizofrenide hastalığın gidişi her birey için Hastaların çok büyük kısmı tedaviden fayda görebilir ama hastaların yaklaşık yüzde 30’unda ne tür sağaltım yapılırsa yapılsın, belirgin bir iyileşme olmaz.

Şizofreni hastaları dünyayı değişik algılar. Normalde çevrede var olan uyaranlar dışında olmayan sesler, hayaller, garip kokularla dış dünya onlar için karışık ve anlaşılmazdır. Bu ortamda hastalarda anksiyete artışı, heyecan ve korku sıktır. Bu duygularla birlikte genelde normal olmayan davranışlar sergilerler. Konuşurken konudan konuya atlama, içerik olarak bir anlam ifade etmeyen sözcükleri birbiri ardına sıralama sonucu dinleyenler tarafından bir anlam ifade etmeyen sözcük salatası dediğimiz içeriği boş, anlamsız ve karmaşık konuşma biçimi görülebilir.

***


Şizofren hastalar mevzuat gereği pilot, kaptan, subay, polis vb. olamıyor. Memurluk için genel bir yasak söz konusu değil, çalışacağı işe bağlı olmak koşuluyla bu konuda bir yasak yok. Şimdi sıkı durun... Peki, ŞİZOFREN HASTASI ÖĞRETMENLİK YAPABİLİR Mİ? Evet, yapabilir! Derse girebilir mi? Girer! Derse giren şizofren öğretmenler var mı? Var! Ruhsal durumu ne kadar ağır olursa olsun milli eğitim müdürlükleri, öğretmeni devlet memuru olduğu için görevden alamıyor. Müfettişler şizofren öğretmeni hastaneye gönderse bile, ağır derecede hasta raporu olmadıkça öğretmen öğrencilerin karşısına çıkmaya devam ediyor. Bu konuda milli eğitim müdürlerinin eli kolu bağlı, yapacakları bir şey yok!

***


Baştan belirteyim, amacım kimseyi zan altında bırakmak değil, konu üzerinden prim yapmak gibi bir niyetim de yok...

Bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek niyetindeyim, sorunun çözüme kavuşması tek dileğim. Açık oynayacağım, ‘aman aramızda kalsın’ ricasına kafa sallamayacağım!

Neden böyle yapıyorum, birazdan anlayacaksınız! Bu saklanacak, görmezden gelinecek ‘he he’ denilecek bir konu değil, üstelik konu çocuklarımızı ilgilendiriyorsa...

Şimdi gelelim sadede... Hani geçen gece bakan bizi topladı ya, eğitim köşe yazarlarını...

Konu malumunuz, SBS’deki değişiklik, daha doğrusu yeni sistemin tartışılması...

Sohbetin bir yerinde, Bakan Avcı’nın ağzından şu ifadelerin döküldüğünü duydum: “... geçenlerde bir çocuk, derslerine iki öğretmenin girdiğini söyledi. İlk başta anlayamadım, şaşırdım, bir derse neden iki öğretmen girer ki, tuhaf geldi bana. Bu ne bolluk, üstelik de öğretmen atamalarında sıkıntı varken. Sonra sordum soruşturdum, meğer öğretmenlerden biri şizofren hastasıymış, diğeri de normal. Onun yanında onu da derse sokuyorlarmış. Biz, bu durumda bir şey yapamıyoruz, elimiz kolumuz bağlı. Sağlık Bakanlığı raporuna ‘öğretmenlik yapamaz’ ibaresi koymadığı müddetçe, biz o öğretmeni derse sokmak zorundayız!”

Şimdi geldik en başa, yani ‘İki kişinin bildiği sır değildir!’ repliğine...

‘Sır’ denilen şeyi herkes biliyor; şizofren öğretmenin dersine girdiği çocuklar biliyor, onların velileri biliyor, o okuldaki idareciler biliyor, cümle âlem biliyor; yani ortada saklanacak bir şey kalmamış!

Kusura bakmayın, bu konu saklanamaz, anlatmak zorundayım; söyleyeceğim ki hal yoluyla bir çözüm yolu bulunsun. Eminim iyi niyetimi anlamışsınızdır, böylelikle belki bir çözüm yolu buluruz...

DİĞER YENİ YAZILAR