Beş soruda cemaatin “sivil kanadı” tartışmasına devam

Haberin Devamı

Dünkü yazıda son derece kırılgan bir konuyu, Gülen cemaati içindeki farklı kanatları, bunların içinden “sivil” olanını öne çıkararak tartışmaya

Beş soruda cemaatin “sivil kanadı” tartışmasına devam

çalıştık. Bugün, bu hayati tartışmayı o yazıya gelen bazı itiraz, eleştiri ve sorulardan hareketle sürdürmek istiyorum. İşte “cemaatin sivil kanadı” tespitinden hareketle öne çıkan beş soru ve bunlara cevaplarım:

1) Öncelik neden “sivil olmayan” değil de sivil kanada?

Son dönemde Gülen cemaati üzerine kaleme alınan yazılarda “sivil olmayan” kanat, daha çok da emniyet ve adliyedeki cemaat örgütlenmesi öne çıkarılıyor. Bunun artık eskisi kadar anlamlı olduğunu düşünmüyorum. Çünkü cemaati geleceğe taşıyabilecek özgürlükçü, demokrasi yanlısı çizgi büyük ölçüde “sivil” kanat tarafından sahipleniliyor. Öte yandan hükümetin bazı savcı, yargıç ve polis şefleri başta olmak üzere cemaatin devlet içindeki çok sayıda kilit ismini pasifize etmesiyle birlikte “sivil olmayan kanat” eski güç ve ağırlığını da kaybetti. Dolayısıyla bir süredir “sivil” kanadın önünün çok daha fazla açık olduğunu söyleyebiliriz.

2) Neden “güvercinler-şahinler” değil de “sivil-sivil olmayan” ayrımı?

Çok yerinde bir soru. Ne var ki “güvercin-şahin” ayrımında esas olan olaylara bakıştır. Buna karşılık Gülen cemaati için yaptığım “sivil-sivil olmayan” tanımlamalarında esas olarak Cemaat mensuplarının olaylara bakışlarını değil çalıştıkları alanları temel aldım. Buna göre Gülen cemaatinin “sivil” kanadı eğitim, medya, iş dünyası gibi şeffaf alanlarda faaliyet yürütenleri kapsarken, “sivil olmayan” kanat derken, şeffaflıktan uzak bir alanda, devlet içinde, özellikle de yargı ve güvenlik bürokrasisinde görev yapanları işaret etmek istedim. Sivil alanlarda yer alıp pekâlâ “şahin” pozisyonlara sahip olanlar çıkabileceği gibi (örneğin medyaya iliştirilmiş bazı isimler), “sivil olmayan” alanlarda görev yapmakla birlikte, örneğin Kürt sorununun çözümünde daha ılımlı pozisyonlara sahip olan, çözüm sürecini destekleyen kişiler de olabilir.

3) Bu iki kanat birbirinden habersiz mi?

Tabii ki birbirlerinden haberleri var. Ancak her hareketlerini koordineli bir şekilde yaptıkları, her konuda birlikte hareket ettikleri de söylenemez. Aslında uzun bir süre cemaatin mükemmel bir uyum içinde birlikte hareket ettiğini gördük. Bu, Ergenekon sürecinin ilk dönemlerine kadar devam etti. Fakat Hanefi Avcı, Nedim Şener-Ahmet Şık ve MİT krizi gibi olaylar sivil kanada çok büyük zorluklar yaşattı. İzah etmekte zorlandıkları için bu işlerle hiçbir şekilde ilgileri olmadığında ısrar ettiler. Ne var ki dershane kriziyle birlikte hükümetin de cemaate yönelik suçlamalara onay vermesi üzerine işin rengi değişti.

4) İki kanadın arasında sorunlar var mı?

Yukarıda sözünü ettiğimiz kriz anlarında yaşanan zorluklar sivil kanadın, diğer kesime daha fazla eleştirel bakmasına yol açtı. Özellikle cemaatin gizli kapaklı işler çevirdiği ve bu yüzden AKP hükümetiyle kavgalı olduğu algısı, “sivil” kanadın işlerini zorlaştırıyor ve son dershaneler örneğinde olduğu gibi cemaatin kurumlarını ve kazanımlarını risk altında bırakıyor.

5) Cemaat içinde Fethullah Gülen’den bağımsız hareket eden kişi ya da gruplar olabilir mi?

Sanmıyorum. Yukarda sözünü ettiğimiz ve her biri cemaati olumsuz anlamda ciddi olarak etkileyen krizlere birileri kendi başlarına neden olmuş olsalardı hükümet-cemaat kavgası bu derece şiddetlenmezdi. Şu ana kadarki işaretler, cemaatin tüm mensuplarına sonuna kadar sahip çıkacaklarını, son günlerin moda tabiriyle kimseyi “yedirmeyeceklerini“ gösteriyor. Ama hükümetin bu konudaki ısrarı nedeniyle kavga bir türlü bitmiyor.

DİĞER YENİ YAZILAR