Deniz Baykal ile “son akşam yemeği”

Haberin Devamı

Dün Meclis’te partilerin basına açık grup toplantıları alıştığımız ve rahatsız olduğumuz gerginlikleri ve polemikleri pek yaşamadık, daha doğrusu az yaşadık. Bu nedenle dün Meclis’in en önemli olayı CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal’ın, kendi talebi üzerine gerçekleşen basına kapalı grup toplantısında partili milletvekillerine 90 dakika konuşmasıydı.

Baykal’la, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun katılmadığı toplantıdan kısa süre önce Meclis kulisinde karşılaştık ve uzun uzun sohbet ettik. Çok sayıda gazeteci ve az sayıda CHP’linin katıldığı sohbetin ana konusu hiç kuşkusuz Baykal’ın neden böyle bir konuşma yapmak istediği ve neler söyleyeceği oldu.

CHP eski lideri, “Neden?” sorusuna çok net bir yanıt verdi: “Çünkü kamuoyu nezdinde, CHP’nin kritik konularda birlikte hareket etmediği yolunda bir algı oluşturuldu. Bu doğru değil. Bunu bir kere daha göstermek gerekiyordu.”
Deniz Baykal ile “son akşam yemeği”
Hangi konuları ele alacağı sorumuzaysa Baykal, “iktidar partisinin yalanlarını” cevabını verdi ve şunları sıraladı: Ergenekon, AB üyeliği, yeni sivil anayasa ve Kürt açılımı.

CHP eski liderine göre Başbakan Erdoğan bu konuların hepsini, zamanı geldiğinde rafa kaldırılacak projeler olarak gördü, ama kamuoyuna gerçeği söylemedi ve işi bittikten sonra bunlardan vazgeçti. Ergenekon konusunda Tuncay Güney’in son sözlerini, AB konusunda Şangay Beşlisi çıkışını, anayasa konusunda ise BDP ile birlikte referanduma gitme sözlerini kanıt olarak gösteren Baykal, yeni İmralı sürecinin de Erdoğan’ın başkanlık sistemine geçiş için kullandığı bir enstrüman olduğu görüşünde.

Deniz Baykal ile “son akşam yemeği”


Nitekim Baykal’ın kapalı toğlantıda partisinin milletvekillerine, CHP’nin ana misyonu olarak “ulus devlet”i savunma ve Ortadoğu’nun yeniden dizaynına karşı durmayı gösterdiğini öğrendik. Onun dile getirdiği görüşlerin büyük ölçüde CHP içinde “ulusalcı” olarak bilinen kişi ve çevrelerinkiyle örtüştüğü ortada. Kılıçdaroğlu parti içi tartışmalarda açık ve net bir tavır belirlemediği için Baykal’ın ona zarar verdiğini söylemek ise pek mümkün değil. Bununla birlikte CHP’nin eski liderinin bir tür sahalara dönüş yaptığını söyleyebiliriz.

“Sahalara dönmüyorum”

Kulisteki sohbetimizin gördüğü yoğun ilgide cesaret alarak Baykal’a şöyle bir soru yönelttim: “Hâlâ çok popüler olduğunuzu görüyoruz. Yoksa birazdan yapacağınız konuşma sahalara döndüğünüz anlamına mı geliyor?”

Deniz Bey bu sorum üzerine bir kahkaha attı ve “kesinlikle öyle bir şey yok. Sahalara dönüyor değilim. İlla bir ad vermek gerekirse ‘Hz. İsa’nın son akşam yemeği’ demek daha doğru olur!”

Dün Baykal’ı son derece dinç ve dinamik gördüm. Bu nedenle onun “son akşam yemeği” benzetmesine, her ne kadar çok zekice bulsam da, pek itibar edemiyorum. Türkiye’nin içinden geçtiği bu son derece kritik süreçte ana muhalefet partisinin yetersiz performansını düşününce (mesela Kılıçdaroğlu’nun dünkü zayıf grup konuşmasını dinleyince) Baykal’ın önünün epey açık olduğunu görmek ve bu nedenle daha çok konuşma yapacağını, yapabileceğini tahmin etmek zor olmasa gerek.

Eski manşeti hatırlattı

Deniz Bey ile dün Meclis kulisinde eski günleri de yad ettik ve dolayısıyla Temmuz 2007 seçimleri öncesi çıkan “Seçimleri kazanamazsak Rodos’a kadar yüzerim” (http://rusencakir.com/Baykal-Secimi-kazanamazsak-Rodosa-kadar-yuzerim/785) manşetini de konuştuk. Daha doğrusu kendisi hatırlattı.

DİĞER YENİ YAZILAR