BDP ve PKK bu sözü verecek mi?

Haberin Devamı

Son günlerde bir “ben de dağa çıkarım” modası başladı ki akıllara seza.. Müjdat Gezen de katıldı sonunda yarışa..

Terör bitsin, kan dökülmesin herkes ister de 30 yıldır devam eden, 30 binden fazla canın feda edildiği bir kanlı pazarlık da birilerinin bireysel olarak dağa çıkıp terörist ikna etmesiyle bitmeyeceği bellidir. Hele de bu pazarlık aslında “devlete karşı yeni bir devlet” isteğiyle yapılıyorsa hiç mi hiç bitmez..

Din kardeşiyiz, birbirimizi aldatmayalım, BDP “barış için” dediği (aslında terörü bitirmek için) istediklerini açıklıyor; “Anadil, vatandaşlık tanımı yani Türk yerine ‘Türkiyeli’ denmesi ve belki vatandaşlığın da Türk-Kürt olarak ikiye bölünmesi ve bölgesel yönetimlerin güçlendirilmesi”..

DANANIN KUYRUĞU..

Sanatçıların dağa çıkmasına, ülkeyi yöneten siyasetçilerin “zehir olsa içerim” diyerek halkı hazırlamasına filan gerek yok, artık sonunda nasılsa yapacaksın, olay o noktaya geldi, yap bunları, durdursunlar terörü..

Ama mesela Müjdat Gezen “bölünme olmadıktan sonra her pazarlık yapılabilir” diyor ki işte dananın kuyruğunun koptuğu yer orası.. Bu şartların sonuncusu yine “özerk bölge”yi anlatıyor.. Irak ve Suriye Kürdistanları ile birleşmesi kaçınılmaz olacak bir bölgenin ilk adımı.. Ki bugün de BDP’liler “Kürdistan’da özgür yaşamak” olarak açık ve net tanımını yapıyorlar, birinci şart “özerk Kürdistan” diyorlar zaten.. Peki bu durumda ne olacak, ikna için dağa çıkmaktan vaz mı geçilecek?

Biraz daha inceleyelim.

TAM BAĞIMSIZLIĞA DOĞRU..

“Bizler Türkiye’de demokratik bir cumhuriyette ‘özerk yönetimlerle’ herkesin özgürlüğünü sonuna kadar yaşadığı mutlu bir ülke arzuluyoruz”. BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak partisinin kongresinde, Apo’ya da selamlar-sevgiler sunarak söylemiş bunu..

Eh Öcalan’la yani terörle “devlet”in müzakereleri her iki taraf da mutlu görünerek sürdüğüne göre “özerk yönetim” konusunda anlaşmaya varılmış sayabiliriz herhalde.. Zaten ayıptır hatırlatması daha Hükümet “açılım” dediği gün ‘sizin açılımınız yanlış açılım, bunlar için onbinlerce insan hayatı kaybedilmezdi, mesele sonunda özerkliğe gelecek’ demiştik. Geldi..

Ama şimdi önemli birkaç soru çıkıyor ortaya.. Özerklikle başlayan bölünmeler hiçbir ülkede orada kalmıyor, başlangıçta “çok teşekkürler, bize özerk bir bölge verdiniz” dense de sonunda mutlaka “tam bağımsızlık” isteğine kadar, onlarca yıl mücadele sürdürülüyor, can kayıpları da sürüyor. BDP’nin sık sık örnek gösterdiği İspanya’da olduğu gibi..

DÜNYA ÖNÜNDE SÖZ!

Ortada örnekler olduğuna göre; eğer Hükümet, pardon “devlet” özerklik konusunda karar verirse, BDP ile PKK da dünyanın önünde “hiçbir zaman tam bağımsızlık zorlaması için teröre baş vurmayacakları, Irak-Suriye gibi ülkelerde oluşacak Kürdistan’a katılmak için baskı yapmayacakları” konusunda söz verecek mi?

Güneydoğu bölgesindeki illerde daha şimdiden Türkçe konuşanlara planlı şekilde tepki gösterildiği, yalnızca Kürtçe konuşulmasına izin verildiği, Kürtçe bilmeyenlerin işe alınmadığı gibi haberler daha şimdiden duyuluyor. “Özerk yönetim” dendiği anda bu illerde “ayrı bir devlet havası” estirilmeyeceğine, “üniter devlet yapısına sadık kalacağına” söz verecek mi?

Verirse bu sözler ilerde dönmeyeceğinin yeterli garantisi olacak mı? Devlet detayları unutmamalı!

*****


BİRBİRİNİN SIRTINI KAŞIMAK..

Ortada yine geçen referandumda “BDP’nin katılmayıp Güneydoğu’da oylarını iktidar partisine devretmesi”ne benzer kurnaz bir plan var gibi.. Başkanlık sisteminin ne olursa olsun, büyük partiler ve sonuçları tahmin eden herkes karşı çıksa da getirilmesi için BDP ile pazarlık da söz konusu.. “Sen benim sırtımı kaşı, ben de senin” dünyanın her yerinde bilinen bir sözdür, onun gibi.

“Yapılacak referandumda iktidar ile BDP’nin müşterek adım atabilecekleri” açıklanmış. Sözcükler arkasına gizlenmediğinde “Sen bana başkanlık ver, ben sana özerklik” anlamına geliyor. Olacağı budur.. Onun için “başkanlık sisteminin tartışılmasını istiyoruz” konuşmaları filan hep hikaye, Türkiye’ye “uysa da uymasa da” yapılacağı en baştan, ilk söylendiği anda belliydi.

Benim asıl anlayamadığım AKP ile BDP her zaman gayet güzel işbirlikleri yaparken iktidar partisinin devamlı olarak CHP ile MHP’yi halka “BDP ile aynı çizgideler” diye empoze etmesindeki haksızlık.. Siz anlayabiliyor musunuz?

DİĞER YENİ YAZILAR