Kan değiştirerek gençleşme!

''Haydi bir estetik yaptıralım da gençleşelim" demek yeterli değil biliyorsunuz. Artık neredeyse bir diş çektirme kadar kolaylaşan estetik operasyonlar elbette insanın dış görüntüsü kadar ruhunu, moralini de etkiliyor ve iyi ki plastik cerrahi bu kadar ilerledi

Haberin Devamı

''Haydi bir estetik yaptıralım da gençleşelim" demek yeterli değil biliyorsunuz. Artık neredeyse bir diş çektirme kadar kolaylaşan estetik operasyonlar elbette insanın dış görüntüsü kadar ruhunu, moralini de etkiliyor ve iyi ki plastik cerrahi bu kadar ilerledi. Ama estetikle "daha genç görünme ve hissetme" yeterli mi, değil...

Değil çünkü organlarımız da cildimizle birlikte yaşlanıyor. Cildinizi gerdirseniz de (veya türlü enjeksiyonlarla gergin görünmesini sağlasanız da) iç sistemleriniz gerilmiyor, tempoları artmıyor.

Örneğin, gözlerinizin görme yeteneği ve gücü yaşla birlikte azalıyor.

Ve işte bu noktada Dr. Sinan Göker çıkıyor ortaya.

Onu artık hepimiz çok iyi tanıyoruz. Yalnız Türkiye'nin değil, dünyanın en iyi göz cerrahlarından biri.

Örneğin, Avrupa'dan doktorlar gelip onun operasyonlarını izliyor, yeni teknolojilerin nasıl kullanıldığını ondan öğreniyorlar.

1992 yılında Türkiye'de lazer operasyonlarını başlatan, 1994'te LASIK tekniğini, 1997'de (göz tansiyonu tedavisinde kullanılan) endoskoplu lazeri, 98'de gözyaşı kanalı, 99'da katarakt ameliyatlarında kullanılan dikişsiz yöntemi getiren teknoloji ustası bir doktor o.

Bugüne kadar gözünde ileri derecede miyop, hipermetrop, katarakt olan tam 40 bin kişi İstanbul Cerrahi Hastanesi'ne hasta girip bir kaç saat içinde sapasağlam çıktı. Bu rakamla Avrupa rekorunu elinde tutuyor Sinan Göker.

Ve ben, tam hastanelerle, doktorlarla ilgili önemli sorunlarla karşılaştığımız şu günlerde böyle başarılı bir doktorumuzun başlattığı yepyeni bir teknikten söz etmekten mutluluk duyuyorum. (Oh nihayet mutluluk veren güzel bir olay. Hiç gelmeyecek sandım..)

Gözde gençleşiyor, vücut da...
Efendim, tekniğin adı Rheopheresis; kanın filtre edilme yöntemi.. Aslında yaşa bağlı (50 yaş üstü) görme kaybında, hasar gören retina tabakasının tedavisinde kullanılmak için geliştirilen teknik, kan dolaşımını düzenleyip kanı filtre ederek geri verdiği için ince damarlardaki dolaşımda belirgin bir artış oluyor.

İki saat süren seanslarda (10 seans) diyaliz makinesine benzer bir makineye bağlanıyorsunuz ve bu alet kandaki bazı maddeleri ayırıyor. Böylece kanın akışkanlığı artıyor ve kan gitmeyen dokular tekrar kanla beslenmeye başlıyor.

Böylece temizlenen kanla sadece gözde değil, beyin, kalp, kemik ve diğer dokularda da iyileşme, gençleşme sağlanıyor.

Aynı yöntem ilaçla düşmeyen kolesterolleri düşürdüğü gibi romatizma ağrılarını da geçiriyor.

Tıpta çok önemli bir gelişme olan "Rheopheresis"i size duyurmak istedim. Daha önce duyanlarınız olabilir ama duyanların duymayanlara anlatmasını beklemek uzun sürüyor.

Ucuz bir teknik olmadığını söyleyeyim; seansı 1500 dolar.

Ama hiç değilse imkânı olanlar için değmez mi?

Not: Görme kaybında en riskli gruplar: Çok sigara içenler, yüksek tansiyon hastaları, çok ileri hipermetroplar, aşırı şişmanlar..

''Sokaklara dökülelim mi?''
Hastane rezaletleri ve tren faciası ile ilgili "mail"lerin ardı arkası kesilmiyor. Günlerce yalnız bu iki olayı yazsak bitmek bilmeyecek.

Bugünlük yerimiz kalmadığı için sadece okurlarımızın çoğunun "uyanlara rağmen ısrarla başlatılan Hızlandırılmış Tren Projesi'nin sorumluları ortaya çıksın" dediklerini tekrarlayacağım.

Erhan Reçberoğlu isimli okurumuz ise "Biz de İspanya'daki gibi sokaklara dökülelim. Onlar tren bombalandığında bunu yapabiliyorlar, bu da bombalamaktan farksız. Biz de milletçe yürüyelim" diyor.

Galiba sonunda başka çare de kalmayacak!

DİĞER YENİ YAZILAR