Bayram komedisi!

Haberin Devamı

Güzelim Bayram günü, sabahleyin TV programım için fotoğraf çekimleri yapıldı “Her Açıdan”ın jeneriğini de hazırlayan ünlü fotoğraf ustası, magazinci meslektaşım Ünal Atılgan’la birlikte Ortaköy’e indik... Ooh mis gibi, halk sahilde restoranlara, kafelere, banklara yayılmış, kumpircilerin, dürümcülerin başına toplanmış, bir huzur havası ki sormayın gitsin. Sanki her gün, her saat ayrı bir kıyametin koptuğu, koparıldığı Türkiye’de değil de vatandaşlarının rahatını düşünen yönetimlere sahip ülkelerden birindesin.

İçim açıldı, ruhum dinlendi, stres attım, sonra gazeteye geldim, haberlere bir göz gezdirdim ve bütün o terapi uçtu gitti.

Üç altın bilezik için cinayete yeltenen eltiler mi, evlenmelerine izin vermedi diye sevdiği kızın ağabeyini öldüren ve “kaza” diyen veya öz babasını öldüren caniler mi, Bayramın ilk günkü trafik kazası ölü bilançosu mu her türlü vahşet ve ilkellik mevcut.

Bir de üstüne Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in Başbakan’ı taklit ederek “Deniz Feneri’nden bana ne” diye gazeteci azarlamasını ekleyin, hissiyatımı anlarsınız. Eh gazetecinin de sabrının bir sınırı var yani, saygısızlık diz boyunu aştı, boyun hizasına ulaştı, yeter artık.

Öyle görünüyor ki şimdi “yavuz hırsız ev sahibini bastırır” planı yürürlüğe konmuş, soru soran elbirliğiyle sorduğuna pişman ediliyor ama Bakan’ın haklı olduğu bir nokta da yok değil.

Diyor ki “Başka bir

ülkede, bir dernek yolsuzluk yapmış bana ne ya, bana ne!”

Burada haklı adamcağız, ona ne?

Deniz Feneri gibi bir derneğin yolsuzluğu bir hükümeti neden ilgilendirsin?

Kimse istemez bunu ama AKP hükümetini ilgilendiriyor işte... Üstelik yalnız dernek yolsuzluğu değil, ihale yolsuzlukları, imar planı değiştirerek yapılan yolsuzluklar, hangi taşı kaldırsan altından onlar çıkıyor.

AKP geliyor, derneklerle ilgili sözüm ona bir “teşvik yasası” çıkarıyor, yardım yapan derneklere kaynak aktaran firmaların bu kaynağın tamamını vergiden düşmesini sağlıyor. Ve bir bakıyorsunuz iktidara yakın dernekler üç yılda 300 kat büyümüş.

Şaban Dişli ile İstanbul Belediyesi’nin TESCO için imar planı değişikliğiyle büyük bir yolsuzluk yaptığı, Dişli’nin rüşvet aldığı ortaya çıkıyor.

Şaban Dişli uzun süre savunuluyor, korunuyor.

AKP Deniz Feneri’ne (her nedense) TBMM Üstün Hizmet Ödülü veriyor, bakıyorsunuz hemen arkasından Dernek üstün (!) bir hizmet vermiş ve bir ayağı Almanya’da bir ayağı Türkiye’de dünya alemin gördüğü en büyük bağış skandalını yaratmış.

DAVA NEDEN AÇILMADI?

Sonra bakıyorsunuz Almanya’da yer yerinden oynuyor, suçlular adalete teslim edilip hüküm giyiyor, hepsi suçu kabul ediyor, Alman hakim “Asıl failler Türkiye’de” diyerek isimleri, bağlantıları da açıklıyor ama Türkiye’de tık yok.

Dava bir türlü açılamıyor.

Davayı açacak olan Ankara Cumhuriyet Başsavcısı, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin tarafından davet edilerek “Deniz Feneri olayına özel ilgi gösterdiği” ona anlatılıyor... Ve yine sessizlik!

Demokrat Başbakan çıkıyor Şaban Dişli ve Deniz Feneri skandallarını gündeme taşıyan “AKP medyası dışındaki medya”ya önce şantaj, sonra ona karşı boykot çağrısı yapıyor.

Bu davayla ilgili olduğu Alman Yargısı tarafından net şekilde açıklanan isimlerin evi aranmıyor, günlerce aynı kıyafetle ve tıraş bile olamadan perişan vaziyette medya karşısına çıkmıyorlar, istifa etmiyorlar, kasalarına, paralarına hiç dokunulmuyor.

BAĞIMSIZ (PÜFFT) YARGI!

Neden? Çünkü yargı TARAFSIZZZ!!!

Suçu bilinmeyen çok sayıda insan “Ergenekoncusun” iddiası atılarak içerde, bilinenler dışarda...

“Bana ne ya” diye gazeteci azarlayan Adalet Bakanı müsteşarı ile birlikte Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun başında oturmakta inat ettikçe, Başsavcılar başta olmak üzere hakim ve savcılar hükümet baskısını ensesinde hissettikçe ve Adalet Bakanı’ndan habersiz kılını kıpırdatamadıkça, bağımsız davranmaya kalkan savcıların üstüne hemen Adalet Bakanlığı müfettişleri gönderilip soruşturma açıldıkça ve bazıları ücra köşelere, pasif görevlere sürüldükçe daha ne Şaban Dişli’ler, ne Deniz Fener’leri türer bu ülkede...

Mehmet Ali Şahin’in “Bana ne”si de bir Bayram komedisi olarak kalır!

DİĞER YENİ YAZILAR