İbret verici bir Türkiye tablosu!

Haberin Devamı

Benimle yapılan bir röportajda sordular geçen gün; “Türkiye’yle ilgili bir şeyi değiştirmeniz mümkün olsa neyi değiştirirdiniz?”

‘Siyasetçilerinin beynini’ diye cevap verdim, çünkü bence bu ülke ancak onu yönetmeye talip olanların beynini değiştirerek kurtarılır başka çözümü yok... Onlara sıfır kilometre, tertemiz, devlet adamı olacak kişilerin kendi çıkarını, parti çıkarını, kıyak yasa çabalarını bir yana bırakıp toplum ve ülke çıkarlarını düşünmesi gerektiğini takdir eden, gerçeklerin üstünü örtmek veya saptırmak, aldatmak yerine çözüm arayan, dürüst, saygılı, akıllı beyinler lazım.

Ki birçoğunda bulunmadığını maalesef her gün şahit olduğumuz abuk subuk, sokak kavgasında söylenecek laflar ve karşılıklı atışmalarla, birbirlerini gırtlaklamaya kalkmalarla, kendi ülkelerinin iç olaylarını veya yüksek mahkemelerini Avrupa’ya, Amerika’ya ispiyonlamalarla, hayati önem taşıyan sorunları unutarak oy getirecek yapay gündemleri benimsemeleriyle görüyoruz.

Bir yanda bunları izlerken diğer yanda da “Benim milletvekilim onu yapmaz, bunu yapmaz” diyen bir Başbakan izliyoruz.

Peki sizin milletvekilleriniz yapmadıysa Kamer Genç’i kim dövdü? Onu neredeyse linç edecek olanlar kimlerdi? Fotoğraflarda görülen kişiler kim?

Bırakın her şeyi ama her şeyi bir yana, Türkiye’yi yönetenler “ekonominin iyiliğinden, yabancı yatırımlardan” her gün övgüyle söz eder, iktidarıyla muhalefetiyle ağız dalaşını, kıyasıya kavgaları halka icraat gibi sunarken bu ülkenin vatandaşları hâlâ pazar yerlerinden artık sebze, meyve topluyor. Ne eğitim, ne sağlık, ne geçim ve ne de huzurda bir ilerleme var. İnsanlar aç ve çaresiz.

Ortalık savaş alanı gibi...

BAK BAK AĞLA!

Gençlerden arka arkaya mektuplar geliyor, hepsinin moralleri bozuk. Bu olaylar en çok onları etkiliyor.

Birkaç habere bakalım:

- Önce Kadın ve Aile Bakanı bir kadın milletvekiline “üç çocuk” meselesinde kızarak hakaret etti. (Tam o sıralarda Başbakan yanına gelen bir kadın vatandaşa “Kaç çocuğunuz var” diye sorup “3” cevabını aldığında mutluluğunu belirtti. Ona gerçekten de çok çocuk, çok yoksul ve mutsuz lazım demek ki, inadını sürdürüyor.)

- Sonra AKP’li milletvekilleri Kamer Genç’e saldırdı.

- Gazetelerde İzmir Buca’da oturan bir ailede, son ekmeklerini katıksız olarak bir gece önce yedikleri ve bir dilim ekmekleri bile kalmadığı için okula aç giden 14 yaşındaki kız öğrencinin hızla gelen bir arabanın altında kalarak yaşamını kaybettiği haberi çıktı. (Acaba sürücüsü hak ettiği cezayı alacak mı, yoksa yine indirimlerle kurtarılacak mı, o da meçhul!)

Anne “ona akşam ‘margarinli ekmek’ sözü vermiştim” diye ağlarken genç kızın defterinde şu sözler vardı:

“Yanlışlıkla gelmişim bu dünyaya, yaşamaya mecburum.”

- Tüpgaz yangınında vücudu yanan çocuk özel hastanede “parası verilmediği için” saatlerce bekletildi.

- Kaynar suda yanan 6 yaşındaki çocuk hastanede “yanlış tedavi yapıldığı için” 2 saat sonra öldü.

- Gaziantep’te “Din ve Ahlak Bilgisi” öğretmeni Fatma Akar’ın, öğrencilerine “müzik dinleyen ve namaz kılmayan bir çocuğun Azrail ve Şeytan’la karşılaşmasını” anlatan film izlettiği, öğrencilerdeki davranış bozukluğuyla ortaya çıktı.

- Lise kitaplarında şiddeti onaylayan hikâyeler olduğu yazıldı.

- Sevgiliye işkence, adliye önünde cinayet, tecavüz haberleri ise her yerdeydi...

Bunlar “sadece 2 günlük” haberler.

Şimdi, memleket bu durumdayken ülkeyi yıllarca türbana kilitleyen, bugün hâlâ lafla, kavgayla zaman tüketen ve sürekli olarak “çok çocuk yapmayı” teşvik eden bir iktidara kızmaz mısınız?

Kızdığınız zaman her dem sadık, biat etmiş gazetecileri de size kızıyor.

(Not: İnanılır gibi değil, Cumhurbaşkanı Gül’e 3. köşkün hazırlanması haber oldu diye bir mucizeyi başarmış, sıfırdan bir ülke yaratmış koca Atatürk’le, dolaşmaya zaman bile bulamadığı teknesiyle karşılaştıranlar var.)

DİĞER YENİ YAZILAR