Çiller Prodi’nin yakasına yapışmış!

Haberin Devamı

Haberi görünce yazıp yazmama konusunda düşündüm, çünkü Tansu Çiller’i de döneminde çok eleştirmiştik ama kendisinden sonra gelenlerin daha farklı olmadığı görüldü.

Onun kurduğu hükümet 28 Şubat’ı hazırlamıştı, ondan sonrakiler bugünün Türkiye tablosunu hazırladı.

Haber Çiller’in eski danışmanı Hüseyin Kocabıyık’ın gazetedeki köşe yazısından alıntıyla hazırlanmıştı. Kocabıyık Çiller’i nasıl öveceğini bilmezken biraz abartmış gibi görünüyor.

“Türkiye’nin Gümrük Birliği’ne üye olmasına karşı çıkan İtalya Başbakanı Prodi’nin kravatını masanın karşı tarafından uzanarak yakalayan ve ‘Boğarım seni’ diyerek adamı hindi gibi sündüren, PKK’lı hainler için ‘vurun’, Kardak’ta Yunan gemileri için ‘batırın’ diyen kadın” olarak anlatıyor onu...

Haberin üstünde Çiller’le Prodi’nin diğer siyasetçilerle yemek masasında karşı karşıya otururken çekilmiş fotoğrafı var. Masanın genişliğine baktığınızda adamın kravatını çekip kendisini sündürmesi için superwoman olup uçması lazım... Hani masaya tırmanıp enlemesine boylu boyunca yatsa adama ulaşamaz.

Acaba ayakkabıları çıkarıp masaya mı tırmandı?

Ne yapmış olursa olsun bu ne “bir başbakan, hele de kadın başbakan için uygun ve diplomatik bir davranış”, ne de bir başka ülke başbakanı böyle bir tehdide pabuç bırakır... Yapsa herhalde masadaki diğer konukları da Prodi’yle birlikte epeyce güldürürdü.

Diyelim ki bu abartılmış. PKK ve Yunan gemileri için söylenenler de milliyetçi duyguları kaşımak için ustaca düşünülmüş (çünkü iyice tartışılıp gerekli kurumlarla görüşülmeden, enine boyuna hesaplanmadan “vurun, kırın, yakın, yıkın, batırın” demek de doğru bir siyaset sayılmaz).

Hüseyin Kocabıyık “Onun ismi geçtiği zaman zihnimde oluşan imaj güç, kararlılık, ve eylemdir” dediğine göre besbelli bu imajı parlatmaya çalışıyor.

Asıl bomba sona saklanmış... Son günlerde “elitler, seçkinler” diyerek toplumu (sanki bir asiller sınıfı filan varmış gibi) sınıflandırmak ve kendini “elitler” dediği insanlarla ilk günden kol kola girdiğini, onlardan oy aldığını unutturarak halk sınıfına maledivermek prim yapıyor ya arkadan söylenen şu:

“Sarışın güzel kadın, Leydinin topuk sesleri diyerek onu getirenler halkçı siyaset yaptığı için affetmedi.”

HALKÇI POPÜLİZM!

Nasıl yani? Halkçı siyaset (!) olarak Erbakan’la koalisyon dışında ne yapılmıştı o dönemde?

Bunu söylemenin bugün MHP’nin “Madem ki türban üzerinden kazanç sağlıyorlar biz de buna ortak olacağız” demesinden farkı yoktur. Madem ki “elitler, seçkinler beni istemiyor” demenin getirisi var, biz de söyleyelim.

Gerçekten sıkıldık artık yahu... Siyaset yapanların bu işi imaj çalışması, yanıltma, göz boyama yerine oldukları gibi görünerek yapmaları çok mu zor?

Bence Tansu Çiller Prodi’nin kravatına yapışacağına Erbakan’ın sarı Versace kravatına yapışsa ve “Benim için bu ülke başbakan olmaktan daha önemli, sen laiklik üzerine yemin etmedin mi ki rejimin altını oymaya çalışıyorsun” deseydi Türkiye de, kendisi de bugün farklı bir yerde olurdu.

Hâlâ onların yaptıkları hataların bedeli ödenmektedir.

DİĞER YENİ YAZILAR