AKP'nin "muhafazakâr demokratlığı"

AKP değiştiğini, artık Milli Görüş çizgisinden ayrılıp muhafazakâr demokrat olduğunu söylüyor. Tayyip Erdoğan bununla da yetinmeyip "Biz Demokrat Parti'nin devamıyız" demişti

Haberin Devamı

AKP değiştiğini, artık Milli Görüş çizgisinden ayrılıp muhafazakâr demokrat olduğunu söylüyor. Tayyip Erdoğan bununla da yetinmeyip "Biz Demokrat Parti'nin devamıyız" demişti. Son zamanlarda partiye yakın başka isimler de bu benzerliği tekrarlayıp duruyor ve AKP'nin DP ile AP'nin bulunduğu "sağ" çizgiye oturduğunu söylüyorlar. Acaba eski Demokrat Partililer bu konuda ne düşünüyor? DP'nin muhafazakâr demokratlığı ile AKP'ninki birbirine benziyor mu? Bu soruları önce DP döneminin Meclis Başkanı Refik Koraltan'ın oğlu Oğuzhan Koraltan'a, sonra Celal Bayar'ın kızı Nilüfer Gürsoy ile Demokrat Parti Meclisi'nin hayatta kalan son milletvekili olan eşi Ahmet İhsan Gürsoy'a ve DP döneminde Gençlik Kollan Başkanlığı yapan Hüsamettin Cindoruk'a sordum. Bugünden itibaren verdikleri cevapları okuyacaksınız.

1950-1960 DP döneminin TBMM Başkanı Refik Koraltan DP'nin kuruluşundan sonuna kadar Menderes'ten hiç ayrılmamıştı. Adnan Menderes, oğlu Oğuzhan Koraltan'ın da nikâh şahidiydi. Oğuzhan Koraltan sorularımı eşi Süheyla ve oğlu Yavuz Koraltan ile birlikte cevapladı.

* Bugüne kadar birçok partinin yaptığı gibi AKP de DP'nin devamı olduğunu iddia ediyor. Bir darbeyle son bulan bu partiyi böylesine cazip kılan nedir?
DP halkın sevgisiyle ortaya çıkmış ve gelişmiş bir partiydi. Bugüne kadar onun devamı olduğunu iddia eden hiçbir parti, 27 Mayıs'ı "meşru" olmaktan çıkarmadı. 27 Mayıs'ı yapan unsurlar bundan mahkûm olmadılar, yargılanmadılar ve tabiî senatörlükleri devam etti. Bugün hâlâ senatör maaşı almaya devam ediyorlar. Burası bir hukuk devletiyse bu konunun çoktan halledilmesi gerekirdi. Neden mahkûm oldu onlar? Anayasayı ihlâlden. Başka bir şey bulamadılar. Otuz-kırk yıldır hiç kimse Anayasayı ihlâl etmedi mi?

* Çok önemli bir detay var burada. 27 Mayıs meşru, yargılananlar hâlâ suçlu ise "DP'nin devamıyız" diyenler ne oluyor?
Aynen öyle. "DP'nin devamıyız" demek şu anda hukuksal bir suç niteliği taşıyor. Bunu diyebilmek için, söyleyen partilerin önce 27 Mayıs'ın meşruiyetini ortadan kaldırması lâzım.

* Anıt mezarlarla pişmanlık ortaya kondu ama...
Milletin vicdanında çoktan temize çıktı hepsi ama hukuki olarak da kalkması gerekiyor. Hele bir iktidar partisinin "devamıyız" demesi ciddi bir hukuki sorundur diye düşünüyorum. DP halka inen, onunla bütünleşen bir partiydi. Devamı olmak isteyenlere hak veriyorum çünkü bugünkü partilerde yapılmak istenenlerin hepsi onların programında vardı, hepsine baz teşkil ediyor. AB'ye girmek isteyen ilk başbakan da Adnan Menderes'tir örneğin.

Konu "kadrolaşma"ya geliyor. DP ve AKP karşılaştırması ilginç. Refik Koraltan'ın gelini şöyle diyor;

"Bugün gelen hükümetlere bakıyorsunuz ilk günden 200-300 milyarlık makam arabalanna biniyorlar. Sayısız korumayla dolaşıyorlar. Ben hatırlıyorum; gerek Celâl Bayar, gerek Menderes ve kayınpederim, hepsi eski arabaları kullandılar, korumaları yoktu. Kayınpederim Saraçoğlu'nun arabasını, şoförünü, kalem mahsus müdürünü kullandı. Kimseyi işten çıkartmadı. Demokrasi budur."

Demokrat Parti'de tesettür yoktu
* Peki ne hissediyorsunuz AKP "DP'nin devamıyız" dediğinde? İdeolojiler birbirini tutuyor mu? AKP'nin benzetmesi "muhafazakâr demokrat"lık iddiasından geliyor galiba...
DP muhafazakârdı ama mutaassıp değildi. Dine, geleneğe bağlıydı ama bunu şekle dökmüyor, göstererek yapmıyordu. DP döneminde din, başörtüsü tarbşmalan olmadı. Madem ki Türkiye üniversitelerinde böyle bir kural var, neden Erdoğan ve diğerlerinin çocukları Lübnan, Ürdün gibi diğer Müslüman ülkeler yerine ABD üniversitelerine gidiyorlar? Demokrat Parti döneminde bugün 'tesettür' dedikleri tarzda giyinen kadın yoktu. Eşarplı vardı ama hiç böyle yerlere kadar uzun mantolar, boynu saran türbanlar takan kimse görmemiştik. Erbakan'ın ilk toplantılarına bakın onlarda da yok. Sonra birden bire ortaya çıkıyor. Öncekiler Müslümanlığı bilmiyordu da bunlar mı biliyor? DP dini, inancı siyasetle karıştırmamıştır, bu bakımdan da aralarında hiçbir benzerlik yok.

* AKP neden DP'nin devamı olamaz?
Demokrat Parti'nin devamı olmak için açsınlar 1946'dan 1960'a kadar yaptıklarına baksınlar. O ilkelerin, tutarlılığın hangisi kendilerinde var. Siz "olabilirler mi, olamazlar mı" diye araştırıyorsunuz, onların da "oldum mu, olmadım mı" diye araştırması lâzım. Eski DP'lilere saygı gösteriyorlar ama olay nezaket, saygı değil, icraatın olması. Fikirlerin, ilkelerin olması. Halka eğitim götürülmesi, gençlere girişim yolunun açılması...

* Demokrat Parti'nin devamı olmak lâfla olmaz diyorsunuz...
Elbette. Bunu söyleyenler halkı açıkça isyana teşvik eden şiirler okudukları halde 8 ay yatıp çıktılar ve ülke yönetiyorlar. DP'liler böyle şeyler yapmadıkları halde senelerce yattılar, idam edildiler. 27 Mayıs öncesi çıkan olayların senaryolar üzerine oynanan oyunlar olduğu bugün açıklanıyor. Önce 27 Mayıs'ın meşruiyetini ortadan kaldırsınlar sonra DP'nin devamı olduklarını söylesinler. DP'nin ne öncesini, ne doğuşunu, ne de sonrasını anlamış değiller. Sadece Adalet Partisi DP'nin biraz devamı olabilmiştir.

* Son gelen hükümetler arasında adı yolsuzluğa karışmayan pek az parti vardı. Bu açıdan nasıl bir fark görüyorsunuz?
Demokrat Parti dürüst siyasetçilerden oluşmuştu. 27 Mayıs sonrasında da hiçbir yanlış bulamamışlardır. Biz hepimiz hesabımızı verdik. Diğerleri de versinler. Birileri milyon dolarlar verip destekliyor, çocuklarını eğitime gönderiyor. Bu olaylar açıklığa kavuşmadı.


Yarın: Demokrat Parti'nin Gençlik Kolları Başkanlığını yapan Hüsamettin Cindoruk ne düşünüyor?

DİĞER YENİ YAZILAR