Kızaran maçların kıyaslaması...

Galatasaray-Trabzonspor maçında hakem faciasından sonra, “futbol dünyamızda” “tarihi kızarma”lar olarak bilinen iki maçın kıyaslamasını yapmak farz oluyor... Önceki gün Galatasaray Trabzonspor maçı ile 5 kırmızı kartla tarihe kızarma maçı olarak geçen Beşiktaş Samsunspor maçının kıyasından, çok önemli ipuçları çıkıyor...

***

Bu yazıda Galatasaray Trabzon maçında iki takımın maç öncesi durumlarıyla, maçın hakemi Deniz Ateş Bitnel’in kararlarını; anlamını, Beşiktaş Samsun maçında iki takımın şampiyonluk mücadelesindeki durumlarını, maçın hakemi Cem Papila’nın kararlarını ve sonuçlarını değerlendireceğiz...

***

Tarihin kızaran maçlarına bir başka örnek de Fenerbahçe- Galatasaray arasında oynanan ve dört kırmızı kartla Galatasaray’ın kızardığı Şükrü Saraçoğlu’ndaki bir derbi...

Bu maçın Beşiktaş-Samsun maçıyla ortak bir noktası bulunuyor...

Tesadüf bu ya; arka arkaya dört ve beş kırmızı kartla kızaran iki takımın da hocası “Galatasaray ve Beşiktaş’ı üst üste çalıştıran Lucescu...”

Lucescu arka arkaya yaşadığı bu felaketten sonra Türkiye’den ayrılıyor ve bir daha Türkiye’de hiçbir takımı çalıştırmayı kabul etmiyor...

Haberin Devamı

GALATASARAY-TRABZON MAÇI İLE BEŞİKTAŞ SAMSUN MAÇI ARASINDAKİ FARKLAR... 2

Galatasaray-Trabzonspor maçında iki ezeli rakibin mücadelesi var...

Ancak iki ezeli rakibin ikisi de şampiyonluk potasının tamamen dışında...

Sezon için hiçbir iddiaları kalmamış durumda...

***

Buna karşın Beşiktaş-Samsunspor maçında; Beşiktaş 8 puan farkla ligin ilk yarısını lider bitiriyor ve şampiyonluğa gidiyor...

Beşiktaş’ın 5 kırmızı kartla kızardığı maçtan sonra, gelen cezalar futbolcuları alt üst ediyor...

Takımın hükmen yenilgisi 51 maçta yenilgi yüzü görmeyen Beşiktaş’ı sürklase ediyor ve şampiyon olacağına kesin gözle bakılan Karakartal o sezon şampiyonluğu kaybediyor...

Fenerbahçe şampiyon oluyor...

***

İki maçın kıyaslaması, Galatasaray ile Trabzonspor arasında şampiyonluk iddiası olmadığına göre, “bariz hakem hatalarının” niye olduğu sorusunu gündeme getiriyor...

***

Ahmet Çakar dün “Baronlar Böyle İstedi” başlıklı yazısında;

Haberin Devamı

“Hayatımın 40 yılı futbolun içinde geçti...

Bunun 20 yılı hakemlik...

Geri kalanı da seyircilik ve yorumculuk...

Belki hiçbir zaman ispat edemeyeceğim, ya da hiçbir zaman gün yüzüne çıkmayacak ama dün geceki maçta bahis baronlarının parmağı vardı...

Bahis baronlarının sahadaki tetikçileri kimdir bilmiyorum...

Hakemdir, futbolculardır ya da daha büyük bir organizasyondur diyemiyorum...

Zira karşıma hukuk çıkar...

Tıpkı sigara içilmiş bir odada sigara içeni görmediğimiz ama sigara içildiğini net hissettiğimiz gibi ben de aynısını dün gece hissettim...”

***

Galatasaray-Trabzonspor maçındaki facia, hakemin basiretinin tutulması mı, yoksa gerisinde çok daha geniş bir olaylar zinciri mi var?..

***

Dün futbolu çok yakından izleyen bir dostum Galatasaray-Trabzon maçının son penaltı kararıyla ilgili şöyle diyor:

-”Hiçbir hakem, iki kırmızı kart göstererek dokuz kişi bıraktığı takımın aleyhine 89. dakikada olmayan bir pozisyonda fazladan bir penaltı çalmaz...

Sanki bu maçı mutlaka Galatasaray’ın kazanması gerekiyor...

Haberin Devamı

Galatasaray bile bu maçın böyle kazanılmasını bu kadar istemiyor... O zaman konu ne?..”

Kızaran maçların kıyaslaması...

DENİZ ATEŞ BİTNEL İLE CEM PAPİLA ARASINDAKİ FARKLAR... 3

Deniz Ateş Bitnel’in yönettiği Galatasaray-Trabzonspor maçında iki tarafın da şampiyonluk iddiası bulunmuyor...

Hatta bu öyle bir derbi ki, Galatasaray ile Trabzonspor’un ikisinin birden yarış dışında kaldığı ve iddiasının bulunmadığı nadir derbilerden biri olma özelliği taşıyor...

***

Ancak Ahmet Çakar’ın sözünü ettiği, bahisler için maçın şampiyonluk maçı ya da iddiasız maç olmasının bir önemi yok...

Bahislerin özelliği, ilk devrede bir takımın lehine biten maçın sonunda diğer takımın galibiyetiyle bitmesi büyük paraların dönmesine neden oluyor...

Elbette bununla ilgili ortada “yorum ve spekülasyonlar dışında” bir kanıt bulunmuyor...

***

Böyle bir maçta Deniz Ateş Bitnel’in kararlarıyla hakem faciasının yaşanması, Beşiktaş-Samsunspor maçına göre önemli bir farklılık taşıyor...

Beşiktaş-Samsun maçı; Beşiktaş’ın şampiyonluğa gittiği bir maç...

Haberin Devamı

O maçta değişmez stoperlerden Ronaldo cezalı olduğu için kadroda yer almıyor...

İlk kırmızı kartı savunmanın yalnız kalan emniyet sübabı Zago görüyor...

Bir süre sonra da solbek İbrahim Üzülmez kendisine yapılan futbol dışı harekete tepki gösteriyor diye kırmızı kart görerek oyun dışı kalıyor ve Beşiktaş takımının bütün savunması dağılıyor...

DENİZ ATEŞ BİTNEL VE CEM PAPİLA’NIN GÖSTERDİĞİ KARTLAR 4

İki kızarmış maçın; Galatasaray-Trabzonspor ve Beşiktaş-Samsun maçlarının “değişmez” bir ortak noktası var... Gösterilen kırmızı kartlar “tek başına değerlendirildiğinde doğru” görünebiliyor...

***

Önceki gün; teknik direktör Mustafa Denizli maçtan hemen sonra;

-“Futbolcularla konuştuğum kadarıyla kart kararları doğru...” diyor...

***

Tıpkı Mustafa Denizli gibi; Beşiktaş-Samsun maçından sonra da bazı yorumcular aynı şeyi söylüyorlar;

-“Kart kararlarını teker teker baktığınızda biri hariç kararlar doğru...”

***

Oysa futbolun içindeki herkes biliyor ki;

“Kart göstermenin, kendi içinde bir sosyal dengesi, hakkaniyeti ve adiliyeti” var... Önemli olan çitfe standartın olmaması... İki maçta da, hakem faciaları, hiçbir standart tanımıyor ve sonuç bir takımın biçilmesi şeklini alıyor...

***

İki maç ve hakem arasındaki diğer fark ise, Galatasaray-Trabzon maçında, Trabzonlu futbolcular ve Yusuf “hakemin karalarına tepki göstermek amacıyla” çok çabalamalarına rağmen, maçın sonunda kırmızı kartlık faul yapamıyor 5. kırmızı kartı görerek maçı yarıda kaldıramıyorlar...

***

Beşiktaş Samsun maçında Beşiktaş’lı futbolcuların yaşadığı infiale İlhan Mansız tercüman oluyor ve beşinci kırmızı kartı bilinçli olarak görerek, tarihi maçın bitmeden yarıda kalmasını sağlıyor...

***

Galatasaray-Trabzon maçıyla ilgili Ahmet Çakar’ın iddialarını önemsiyorum...

Ancak elimde hiçbir somut delil bulunmuyor... Beşiktaş-Samsun maçıyla ilgili ise çok şey biliyorum... Bugüne kadar; bu konuda bir şey söylememiş ve yazmamış olmamın nedeni; “futboldaki şike ve mahkemeler süreci...”

O günlerde de bugün de; futbol yöneticilerinin “haklarında maç suçlamaları nedeniyle hapse düşmelerini” doğru bulmuyorum ve içime sindiremiyorum... Bu nedenle, bildiğim şeyleri söylemekten ve yazmaktan imtina ediyorum...

Bunlara benzer olayların bir daha cereyan etmeyeceğini umuyorum... Bu tip olaylar cereyan etmedikçe, ben de yeni şeyler söyleyip, yeni tartışmaları fitillemek istemiyorum...

DİĞER YENİ YAZILAR