Four Seasons otelde bir öğle üzeri...

Four Seasons otelde bir öğle üzeri...

İki gün önce, 0530’lu bir numaradan telefon geliyor...

O sırada bir işle uğraşıyorum;

“Muhtemelen bir halkla ilişkiler şirketi, bir davet yapacak...” diye düşünüp telefonumu açıyorum...

-“Ben Murat Hazinedar...” diyor telefondaki ses...

-“Pazartesi günü benim için çok önemli bir lansmanımız olacak... Gelirsen çok mutlu edersin beni...”

***

Pazartesi günü önceden verilmiş bir sözüm var...

Program değişikliği yapmamaya çalışıyorum hayatımda...

Durumu aktarıyorum Beşiktaş Belediye Başkanı’na...

Ancak samimi ısrarı karşısında bir deneme yapmaya karar veriyorum...

Deneme şöyle oluyor...

O gün randevum olan kişiye durumu izah ediyorum...

-“Eğer başka bir gün senin için uygun değilse, randevuyu değiştirmiyorum ve ben kararlaştırdığımız randevuya geliyorum... Ancak senin için başka bir gün uygun olacaksa, o zaman bu randevuya gideceğim... Durumunu iletirsen sevinirim...” diyorum...

***

Muhatabımdan müsait olduğu bir başka gün için mesaj geliyor...

Ben de Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar’ın Four Seasons Oteldeki 1. yıl lansmanına gitmek üzere arabaya biniyorum...

Haberin Devamı

***

İnanılmaz bir trafik var Pazartesi öğle saatlerinde Ortaköy’de...

Tam bir saatte, Reina’nın olduğu mevkiden otelin bulunduğu Çırağan Sarayı’nın yanına gelebiliyorum...

Saat 14.30 oluyor ve ben İstanbul’da hiçbir yere hangi saatte varacağımı bilemeyeceğime hükmederek otelin kapısından içeri giriyorum...

*****

POLİTİKACININ EŞİ...

Kapıdaki zarif hanım görevli beni alıp, salona götürüyor...

Birkaç köşe yazarı meslektaşımı görüyorum...

Bir zarif hanım oturduğu koltuktan kalkarak bana “hoşgeldiniz” diyor...

Murat Hazinedar’ın zarif eşi Özlem Hanım bu hanım...

Tam bir yıl önce Murat Hazinedar’la bir yemek yiyoruz...

O sıralarda bir hafta var belediye başkanı olmasına...

CHP aday gösteriyor ve seçilmesine kesin gözüyle bakılıyor...

O hafta seçilmeden ve görevi almadan birkaç gün önce; uzun bir öğle yemeği yiyoruz genç politikacıyla...

***

Eşinin bu göreve gelmesinden dolayı “evde karalar bağladığını” söylüyor bana...

Eşinin Belediye Başkan’lığını hiistemediğini, neredeyse “kabul etme” dediğini anlatıyor...

Haberin Devamı

Çoğunluğun aksine; eşlerini yaptığı işin içine bir miktar alan politikacıları daha sahici ve samimi buluyorum...

***

Çoğu politikacı eşlerini yok farz ederek, onlar işin içinde hiç değillermiş gibi göstererek; politika yaparlar...

Ben o tip politikacıları çok sahici bulmuyorum...

Biliyorum ki, “ne kadar kazak gösterirlerse göstersinler, erkek politikacıların arkasındaki temel unsur eşleri yani kadınlarıdır...”

Bu gerçeği saklamak isteyen politikacıları çok samimi bulmuyorum...

Murat Hazinedar daha ilk günden; “eşini bireysel tavrıyla takdim edince”, onun daha sahici bir politikacı olduğuna hükmediyorum...

Dün, misafirlerini eşinin karşılaması da, bu inancımı pekiştiriyor...

*****

BEŞİKTAŞ İLÇESİ KÜLTÜR VE SANAT MERKEZİ OLUYOR...

İlk günden beri, Beşiktaş ilçesini, ulusal çapta bir kültür ve sanat merkezi haline getirmeye çalıştığını biliyorum... Kayahan’ın; Nilüfer ve eşi İpek Açar’la verdiği veda konseri, Tarkan’ın 19 Mayıs konseri, sokak konserleri hep bu amaca yönelik çabaları.

Haberin Devamı

***

Dün bir Opera binası yapacağını ve yerini “sır gibi” sakladığını söylüyor...

Atatürk Kültür Merkezi’nin tadilatının hala bitmediği! İstanbul gibi bir megapolde, bir belediye başkanının opera binası açacağı müjdesini! vermek zorunda kalmasının ardındaki hazin tabloyu izliyorum...

Gitmek için ayağa kalkıyorum...

*****

MURAT HAZİNEDAR VE BİR ERTUĞRUL GÜNAY ANISI...

Tam gideceğim sırada; Murat Hazinedar beni görüyor ve bir yıl önce yemek masasında konuştuğumuz konuya referans yapıyor...

Aslında bir yıl önce konuştuğumuz konu, uzun zamandır kafamı kurcalıyor; fakat dünkü lansman gösterisinde bu soruyu sormayı doğru bulmuyorum...

O yemekte; Beşiktaş Belediye Başkanı’na, Beşiktaş kulübünün semtin kulübü olduğunu, semtle özdeşleştiğini, kulübe Beşiktaş semtinin sahilinde bir “sosyal tesis” yeri vermesinin, “şık” olacağını söylüyorum...

***

-“Ertuğrul Günay Kültür Bakan’ıyken, Dolmabahçe stadını şehrin dışına taşımak için çok uğraştı... Ama buna izin vermedik... Beşiktaş bu semtin takımı... Adını bu semtten alıyor... Kökü burada... Kendi semtinde Boğaz’a nazır bir sosyal tesisinin olması semtin kültürel ve tarihi dokusuna tamamlar...” diyorum...

Haberin Devamı

Başkan da o gün bana bunu gerçekleştireceğine söz veriyor...

***

Ne ki aradan geçen bir yıl, bu konuda bir haber alamıyorum...

Konuyu üstelemiyorum...

İşlerinin çokluğuna, hayatın dayattığı şartların sıralamasındaki değişikliklerine yoruyorum... Dün de, salondan kalkmış giderken, bana hatırlatmasa ve özellikle konuyu açmasa, bu konuyu açmayacağım...

Kendisi referans yapınca konuyu açmak farz oluyor ve soruyu soruyorum...

***

-“Sosyal tesisin yerinin ne zaman verileceğini” soruyorum...

Başkan; politikada öğüt verenlerin kendisine şöyle dediğini aktarıyor:

-“Hizmetlerin en can alıcı olanlarını son iki yılda yap... O zaman etkili olurlar...”

-“Son iki yıla saklıyorum bunları...” diye ekliyor...

Teşekkür ediyorum kendisinden ve salondan ayrılıyorum...

***

Yolda dönerken eski Kültür bakanı Ertuğrul Günay’ı düşünüyorum...

Ne kadar uğraşmıştı o stadı Dolmabahçe’den alıp, şehir dışında başka bir yerde yaptırmak için...

***

Önceleri saf bir şekilde bu durumun “ideolojik ya da futbolla ilgili nedenlerden kaynaklandığını” zannediyordum...

O konularla ilgisi olmadığını çok sonraları anlayacaktım...

Bugün o stat; devasa bir alışveriş merkezi olarak değil de; Beşiktaş takımının mabedi ve yuvası olarak yapılıyorsa; ardındaki mütevazı alın terimin, hangi engebeli yollardan geçtiğini düşünüp nahif bir mutluluk duymanın hakkım olduğunu biliyorum...

***

Umarım; Beşiktaş’ın müstakbel sosyal tesislerinin kaderi de, stat gibi olur...

Beşiktaş’lı kendi semtinde, Beşiktaş’lı olduğunu Çarşı dışında da hissedebilir...

DİĞER YENİ YAZILAR