Babanız; “Gelecek kaygısına düştüğünüzde, en büyük kahramanınızın size ışık tuttuğu insan...”

Babanızın sesini duyma ihtiyacı hissettiğiniz 18 an:

***

1) Kötü geç en bir günün ardından, yaptığı espirilerle sizi neşelendirmesi için...

***

2) Sınavdan 100 üzerinden 5 aldığınızda, “İşte benim oğlum/kızım” demesi için...

***

3) Hayatınızın içinden çıkılmaz bir hal aldığını düşündüğünüzde, sizi cesaretlendirmesi için...

***

4) Babasının omzunda gezen bir çocuk gördüğünüzde sadece sesini duymak için...

***

5) Sevgilinizden ayrıldığınızda sadece sizi dinleyip, destek olması için...

***

6) Gelecek kaygısına düştüğünüzde, en büyük kahramanınızın size ışık tutması için...

***

7) En sevdiğiniz baba-kız dans müziği radyoda çaldığında eski günleri anmak için...

***

8) Baba olduğunuzda “seni anladım” demek için...

***

9) Hayatınızı kökten değiştirecek bir karar vermeden önce fikrini almak için...

***

10) Herkesin sizinki kadar süper bir babası olmadığını fark ettiğinizde, ona hissettirmek için...

***

11) Yaşadığınız küçük tatsızlıklardan dolayı, onu affettiğinizi söylemek için...

***

12) Aslında her şeyin çok basit çözümleri olduğunu duymak için...

Haberin Devamı

***

13) Yalnız kaldığınızda sizi çok iyi anlayan ve seven biriyle konuşmak için...

***

14) Yeni bir işe başlamadan önce, “aman bu işi de mahvetme!” demesini duymak için...

***

15) ‘Param bitti’ demeden, onun satır aralarını okuyup ertesi günü para yatırması için...

***

16) Kendinizi prenses gibi hissetmek için...

***

17) Ampul patladığında, musluk damlattığında, kilit bozulduğunda nasıl halledeceğinizi sormak için...

***

18) Hastalandığınızda, gribin çok tehlikeli bir hastalık olmadığını güvenilir birinden duymak için...

***

BONUS: “Seni seviyorum baba” demek için...

*****

İYİ İNSANLAR İYİ HABERCİ OLURLAR... SENİNLE GURUR DUYUYORUM NAZİF...

Haber merkezine geldiğinde gencecik bir çocuktu...

Çok çalışkandı... Sabahtan akşama kadar hiç sektirmeden, çalışırdı...

***

O yıllarda Show Haber Merkezi’nin, görünmeyen gizli bir “aile kuralı” vardı...

Kuralı ben koymuştum çaktırmadan...

Haber Merkezi’nin eskileri bir süre sonra durumu öğrenmişlerdi, biliyorlardı... Kendileri de yaşadığından yeni gelenleri izlemekten keyif alırlardı...

Haberin Devamı

***

Kural basitçe şöyle işliyordu;

Show Haber Merkezi’ne yeni gelen bir eleman, geçmişte hangi görevde bulunmuş olursa olsun; “çok ağır bir eğitimden” geçiyordu...

Yaptığı haberler, çektiği görüntüler, hazırladığı prodüksiyonlar Show Haber’in diline ve frekansına uygun olsun diye, yeni gelen üzerinde ağır bir baskı uygulanırdı...

***

Benimle eskiden çalışanlar bilirlerdi...

Eğer bir haberciyi; habercilik nüanslarıyla ağır eleştirmeye başladıysam; onun “haberci olacağı”na inanmaya başlamışım demekti...

Habercinin üzerine ağır baskıyı özellikle koyardım... Düşünürdüm ki, iyi bir haberci ancak üzerinde tonlarca baskı olduğunda ayakta kalabilirse, haberciliği sürdürebilir... Geri kalanı, en küçük bir dalgada, haberciliği bırakıp, kayıplara karışacaktır... Onun için baskıyı yaşamak haberci için şarttır...

***

Yeni gelen arkadaş; eleştiriye ses çıkarmıyor, dinliyorsa, içten içe onu sever, takdir eder, dışarıdan yine ağır eleştirmeye devam ederdim... Ta ki bir gün tam istediğim kıvama gelip, tam istediğim gibi bir haberi yaptığı güne ve ana kadar...

Haberin Devamı

O gün diplomasını alırdı benden haberci... Ondan sonra, eleştirilerimin dozu tamamen düşer, onu aileden sayar, bir daha artık hiçbir şart altında ondan ayrılmayacağım hissini usulca ona verirdim...

***

Bütün haber merkezi bu rahle-i tedristen geçmiş olduğundan, eskiler yeni gelene uygulanan ağır prosesten gizli bir keyif alır, geçecek mi geçmeyecek mi aralarında toto oynarlardı...

Kolej’de okuduğum yıllarda İngiliz Edebiyatı dersinde; İngiliz yatılı okullarındaki hayatın romanlarını okumuştum... Oxford gibi, Eaton gibi ünlü İngiliz yatılı okullarının lise son sınıflara gelen kıdemli öğrencilerinin, orta bire gelen yatılı öğrencilere nasıl ağır bir eğitim verdiklerini biliyordum...

***

O genç çocukları okullu yapan, esas hayat eğitimi, okulun senior dedikleri kıdemli öğrencileri tarafından veriliyordu...

İngiliz yatılı okullarından bilinçaltıma yerleşmiş bir eğitim biçimiydi bu... Amaç öğrenciyi yok etmek değil, öğrenciyi okula adapte etmekti... Ancak bu o kadar ağır bir tecrübeden geçirilerek yapılıyordu ki, öğrenci okulun bütün kimlik eğitimini iliklerine kadar emiyordu...

Haberin Devamı

***

Nazif Özcan Show Haber Merkezi’ne geldiğinde, Show Haber arka arkaya birincilikler alıyordu... En zor, ama en iyi eğitimin alınacağı zamandı...

Show Haber’i itibarsızlaştırmaya çalışanlar; onun nasıl bir prodüksiyon harikası haber merkezi olduğunu bilirler ama özellikle bu gerçeği geniş kitlelerden gizlemeye uğraşırlar...

***

Nazif çok çalışkan olduğundan onu prodüksiyona verdik...

Ancak prodüksiyon demek, Show Haber’in en zor işlerinden biri demekti...

Prodüksiyonlar öylesine kılı kırk yararak, iki kanaldan, doğal ses açarak, müzik döşeyerek, görüntünün en özeli, en hası seçilerek yapılırdı ki, o işe soyunmak cesaret isterdi...

***

Her haber bülteninde en galiz fırçaları yemeği göze almak demekti... Her yetişmeyen son dakika haberinden birinci derecede sorumlu olmak demekti... Nazif bunların hiçbirinden yüksünmedi... Deliler gibi çalıştı... Prodüksiyon yeteneğini mucizevi bir şekilde misli misli geliştirdi, ustalaştı...

Show Haber’in vazgeçilmez usta prodüktörü oldu... Bir-iki yıl içinde...

Ona söylemezdim...

Ama onu o kadar iyi yetiştirmiştim ki; karada, havada, denizde ona haberciliğin hiçbir tarafında ölüm yoktu...

***

İki gün önce, İstanbul Aydın Üniversitesi yılın habercilik ödüllerini açıklıyordu... TGRT haberi yılın haber kanalı seçti üniversite...

TGRT’nin bir önceki haber genel yayın yönetmeni Suat Yılmaz; Show Haber’in unutulmaz kadrosundandı...

Sonra görevi Nazif’e (Özcan) devretmişti...

Nazif; TGRT Haber’i İstanbul Aydın Üniversitesi öğrencilerinin oylarıyla, yılın haber kanalı haline getirmiş, “habercilik ödülünü” öğrencilerin elinden alıyordu...

Orada bir konuşma yaptı...

Büyük bir kadirşinaslık göstererek, “haberciliği öğrendiğini söylediği adımı şükranla andı...”

Nazif’in benim adımı söylemesinden değil ama... Nazif’in yılın habercisi seçilirken, bile; böylesine “adam gibi bir adam” olması koltuklarımı kabarttı...

Show Haber iyi insanların, iyi haberciler olarak yetiştiği bir okuldu...

O okulun en iyi öğrencilerinden biri olduğunu bir kez daha gösterdi Nazif Özcan... Onun haber merkezinde çalışanlar, kiminle çalıştıklarını ve ondan neler öğreneceklerini hiç unutmasınlar...

İyi insanlar; iyi haberci olurlar...

Bunu hiç unutmasınlar...

DİĞER YENİ YAZILAR