Bir genel affın zamanı değil mi sayın Cumhurbaşkanı?..

“Zindandan Mehmed’e Mektup”, Necip Fazıl’ın edebiyat tarihine malolan muhteşem bir şiiridir...

Bu şiirden bir dörtlüğü, 26 Şubat 2008’de Recep Tayyip Erdoğan; AKP Grup toplantısında okudu...

Sınır ötesinde çarpışan Mehmetçik’lere sesleniyordu...

Necip Fazıl’ın şiirinden bir dörtlüğe o çağrıya referans yaptı...

Necip Fazıl’ın şiiri gerçekte; “cezaevini anlatan en iyi yazılmış şiirlerden” biridir...

***

Bir fikir suçlusunun cezaevi günlerini anlatarak başlayan şiir, ilerleyen dörtlüklerde, cezaevini tekleştirir...

Bütünün duygusunu şiirleştirir...

Necip Fazıl’ın kendi sesinden okuduğu bu şiir; Bir anlatım ustalığı, bir kelime sihirbazlığı ve bir tasvir üstatlığının ismidir...

***

Yazımın niyetine...

Muhatabımın kimliğine, karakterine...

Ve edebiyata duyduğum sınırsız sevgiye...

Binaen;

Necip Fazıl’ın bu tarihi şiirini bugün büyük bir zevk içinde bu köşeye alıyorum...

Şiiri Necip Fazıl’ın sesinden dinlemenizi kuvvetle öneriyorum...

Şiiri onun sesinden dinlerken;

Herkesin toplumun yaralarını saracak;

Bir affın zamanının gelip gelmediğini düşünmesini istiyorum...

Haberin Devamı

“Allah Kurtarsın...”

ZİNDANDAN MEHMED’E MEKTUP

“Zindan iki hece, Mehmed’im lâfta!

Baba katiliyle baban bir safta!

Bir de, geri adam, boynunda yafta...

Halimi düşünüp yanma Mehmed’im!

Kavuşmak mı? .. Belki... Daha ölmedim!

***

Avlu... Bir uzun yol... Tuğla döşeli,

Kırmızı tuğlalar altı köşeli.

Bu yol da tutuktur hapse düşeli...

Git ve gel... Yüz adım... Bin yıllık konak.

***

Ne ayak dayanır buna, ne tırnak!

Bir âlem ki, gökler boru içinde!

Akıl, olmazların zoru içinde.

Üst üste sorular soru içinde:

Düşün mü, konuş mu, sus mu, unut mu?

Buradan insan mı çıkar, tabut mu?

***

Bir idamlık Ali vardı, asıldı;

Kaydını düştüler, mühür basıldı.

Geçti gitti, birkaç günlük fasıldı.

Ondan kalan, boynu bükük ve sefil;

Bahçeye diktiği üç beş karanfil...

***

Müdür bey dert dinler, bugün ‘maruzât’!

Çatık kaş.. Hükûmet dedikleri zat...

Beni Allah tutmuş, kim eder azat?

Anlamaz; yazısız, pulsuz, dilekçem...

Anlamaz; ruhuma geçti bilekçem!

***

Saat beş dedi mi, bir yırtıcı zil;

Sayım var, maltada hizaya dizil!

Haberin Devamı

Tek yekûn içinde yazıl ve çizil!

İnsanlar zindanda birer kemmiyet;

Urbalarla kemik, mintanlarla et.

***

Somurtuş ki bıçak, nâra ki tokat;

Zift dolu gözlerde karanlık kat kat...

Yalnız seccâdemin yününde şefkat;

Beni kimsecikler okşamaz mâdem;

Öp beni alnımdan, sen öp seccâdem!

***

Çaycı, getir, ilâç kokulu çaydan!

Dakika düşelim, senelik paydan!

Zindanda dakika farksızdır aydan.

Karıştır çayını zaman erisin;

Köpük köpük, duman duman erisin!

***

Peykeler, duvara mıhlı peykeler;

Duvarda, başlardan, yağlı lekeler,

Gömülmüş duvara, baş baş gölgeler...

Duvar, katil duvar, yolumu biçtin!

Kanla dolu sünger... Beynimi içtin!

***

Sükût... Kıvrım kıvrım uzaklık uzar;

Tek nokta seçemez dünyadan nazar.

Yerinde mi acep, ölü ve mezar?

Yeryüzü boşaldı, habersiz miyiz?

Güneşe göç var da, kalan biz miyiz?

***

Ses demir, su demir ve ekmek demir...

İstersen demirde muhali kemir,

Ne gelir ki elden, kader bu, emir...

Garip pencerecik, küçük, daracık;

Dünyaya kapalı, Allaha açık.

***

Dua, dua, eller karıncalanmış;

Haberin Devamı

Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış.

Gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış...

Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu;

İplik ki, incecik, örer boşluğu.

***

Ana rahmi zâhir, şu bizim koğuş;

Karanlığında nur, yeniden doğuş...

Sesler duymaktayım: Davran ve boğuş!

Sen bir devsin, yükü ağırdır devin!

Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin!

***

Mehmed’im, sevinin, başlar yüksekte!

Ölsek de sevinin, eve dönsek de!

Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!

Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!

Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!

(1961)

Necip Fazıl Kısakürek

CENNET VE CEHENNEM...

“Eğer sana bir diken batmışsa...

Bil ki onu sen dikmişsindir...

Şayet yumuşak ve latif kumaşlar içindeysen...

O kumaşı da sen dokumuşsundur...”

Hz. Mevlana

***

“Her ne istiyorsan...

Kendinde ara...

Senin canının içinde bir can var...

O canı ara...

Senin dağının içinde bir hazine var...

O hazineyi ara...

Onu; senden dışarıda değil;

Kendi nefsinde ara...”

Hz. Mevlana

***

“Kader kartları karıştırır...

Biz de oynarız...”

Arthur Schopenhauer

***

“Sen kapıları, testileri hele bir kır,

Haberin Devamı

Sular nasıl bir yol tutar gider...”

Hz. Mevlana

***

“Benden nefret edenlerden;

Nefret edecek vaktim yok...

Çünkü ben;

Bana değer verenleri sevmekle meşgulüm...”

Gabriel Garcia Marquez

***

“Herkesin gözü dışarıdadır,

Ben gözümü içime çevirir;

İçime diker;

İçimde gezdiririm...

Benim işim gücüm kendimledir...

Hep kendimi seyreder;

Kendimi yoklar;

Kendimi tadarım...

Oysa herkes;

Kendinden başka şeylerin peşindedir...

Hep kendisinin ötesine gitmek sevdasındadır...”

Montaigne

***

“Kimseye kirli ayaklarıyla;

Beynimde gezme fırsatı vermem...”

Mahatma Gandhi...

***

“Bir problemi yaratan bir zihni...

Aynı düzeyde çalıştırarak o problemi çözemezsiniz...”

Einstein

***

“Bir şey olmuyorsa;

Ya daha iyisi olacağı için...

Ya da gerçekten olmaması gerektiği için olmuyordur...”

Hz. Mevlana

***

“Bulutlar ağlamasa;

Yeşillikler nasıl güler?..”

Hz. Mevlana...

(Yukarıdaki anlamlı sözler; Özer Uçuran Çiller’in Yaşam Düşüncedir kitabından alıntılandı...)

***

“Dün dünde kaldıysa...

Bugün de dünde kalacak...

Yarın da...

Anlayabiliyor musun?..”

Ahmed Hulusi...

***

“Beyin düşünerek öğrenir...

Ruhsa defalarca tatbik ederek...”

Ahmed Hulusi

***

“Ruh kuvvetin ve kapasiten;

Ölmeden önce son ulaştığın beyin kapasiten olarak sabitlenir!..”

Ahmed Hulusi

***

“Bil ki Cehennem;

Şuurun ve bedenin azap duyacağı;

Cennet ise huzur bulacağı yerdir...

Fakat oralarda ne odun vardır...

Ne de kömür...”

Ahmed Hulusi (Dosttan Dosta)

DİĞER YENİ YAZILAR