Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı gibi...

En sevdiğim maçlardan birini izliyorum...

Çocukluğumdan beri vazgeçemediğim bir klasik o...

Almanya-Fransa oynuyorlar, çeyrek finalde Dünya Kupası’nda...

Öğleden sonra Milli Takım’ın yeni tesislerinin açılışı için Riva’ya gidiyorum...

Tayyip Erdoğan, Yıldırım Demirören, Fatih Terim hepsi oradalar...

Dünya Kupası oynanırken, “Türkiye, dünya çapında başarıların altında imza atsın” diye “Hasan Doğan tesisleri bir yıl içinde yapılıyor ve hizmete açılıyor...”

***

Tayyip Erdoğan’ı izliyorum...

Bir başbakandan çok bir cumhurbaşkanını andırıyor...

Salona girişi, oturacağı yere yönelişi, kürsüye çıkışı, konuşmasındaki vücut dili artık hırslı bir Başbakan gibi değil...

Sakin bir cumhurbaşkanı gibi...

Konuşma stili yumuşamış...

Tayyip Erdoğan’ı ilan ederlerken, “Başbakan ve Cumhurbaşkanı adayı”

diye lanse ediyorlar...

O da bir pek de alışık olmadığımız bir yumuşaklıkta konuşuyor...

***

Açılışı yapmak için kürsüye rahmetli arkadaşı Hasan Doğan’ın eşini çağırıyor...

Yıldırım Demirören, Fatih Terim, Spor Bakanı, eski Federasyon Başkanları kürsüye çağırılıyorlar...

Haberin Devamı

Hep birlikte kurdela kesiliyor...

Fatih Terim’e gözüm kayıyor...

Milli Takım’a gelmek için bir önceki teklifini rahmetli Hasan Doğan yapmıştı...

Rahmetli o öğle üzeri teklifi yaptıktan sonra, kalp krizi geçirmiş ve vefat etmişti..

Terim’i daha sonra uzun bir mücadelenin sonunda yeniden Yıldırım Demirören milli takım için transfer edecekti...

***

Milli Takım’ın yeni Riva’daki tesislerine rahmetli Hasan Doğan ismi verilmesinden herkes mutlu...

Oğlu; Tayyip Erdoğan’ın yanında bir konuşma yapıyor...

-”Şu anda en mutlu,

en heyecanlı olan babam“ diyor...

Salondan güçlü bir alkış kopuyor Hasan Doğan ismi duyulunca...

150 günlük federasyon başkanlığı sırasında tanımıştım Hasan Doğan’ı...

Adam gibi adam dedikleri türden bir kişiydi...

Beşiktaş’lıydı...

Süleyman Seba’nın fıtratından gelen bütün Beşiktaş’lılar gibi, “kimsenin hakkı, kimselere geçmesin“ diyenlerdendi...

***

Onu sevmiştim...

Adına kurulan Riva kampından çıktım eve döndüm...

Onlarca işin arasında, Almanya-Fransa karşılaşmasını azar azar izlemeye çalıştım...

Haberin Devamı

Fenerbahçe’yi hatta Adanaspor’u çalıştıran Low Almanya’nın başındaydı...

O Almanya Fransa’yı devirip;

yarı finale adını yazdırıyordu...

Ne ki; Türkiye dünya kupasında yoktu...

Başbakan; “5-10 milyonluk küçük ülkeler, dünya kupasında... Biz 77 milyonuz yokuz...” diyordu...

Bir yıl gibi kısa bir sürede inanılmaz bir tesis yapılmıştı Milli Takım için...

Artık Milli Takım, seyyar satıcılar gibi oradan oraya değil, İstanbul’un bitişiğinde sabit ve muhteşem tesislerin içinde hazırlanacaktı maçlarına...

Başında UEFA Kupası’nı kazanan bir teknik direktör vardı...

Maddi manevi; her şey ama her şey hazır görünüyordu...

Bu derece sevilen bir spordu futbol...

Milletçe bu derece aşık olunan bir etkinlikti...

***

Ne eksikti de, futbol tarihimiz bir türlü dünya klasmanının üst sıralarında kendisine istikrarlı bir yer bulamıyordu?..

Bu kıvama gelmek için artık her şey vardı...

Gelinmesi için her olanak seferber edilmeye başlanmıştı.

Futbol Türkiye’de bir gün dünya çapında olacaktı..

Haberin Devamı

Mutlaka!..

*****

YAZ TATİLİ...

Bir miktar deniz...

Bir miktar güneş...

Bir miktar huzur...

Bir miktar sessizlik...

Uzun yüzmeler...

Dalga sesinin içinden geçerek, hışırtının ortasında beyni ve ruhu yıkamak...

***

Her kış ağır, çetrefilli, meşakkatli ve ızdırablı geçiyor...

Her gelen yazı iple çekiyorum...

Çocuklar okulların tatil olduğu

günden bu yana 15 gündür tatil tatil

diye sayıklıyorlar...

Yaşadığımız çevrede sanki bir

mıknatıs var...

O mıknatıs bizi tatile göndermemek için çabalıyor...

Görünmez bir el, meçhul bir enerji, huzuru barışı, denizi, güneşi, sakinliği, aşkı, sevgiyi bloke etmeye çalışıyor...

Oysa hayat denizin, suyun, kumun, güneşin, barışın olduğu yerde cıvıl cıvıldır...

***

Yaz denizlerine gitmek istiyorum...

Yaz denizlerinde kalmak istiyorum...

Yaz denizlerinde yıkanmak istiyorum...

Yaz denizlerinde huzur bulmayı

arzuluyorum...

Yaz denizlerinde keyif yapmak, tatilin rehavetini içime çekmek istiyorum...

Yazı istiyorum...

AYDINLIK VE KARANLIK YANIMIZ...

Her birimizin bir aydınlık yanı olduğu gibi, bir de karanlık yanı vardır...

Haberin Devamı

Hepimizin düzeltilmesi gereken kusurları bulunur...

İçimizdeki yaralar iyileşmek için haykırırlar...

Her birimizin parçalara ayrılmış bir ruhu vardır...

Mükemmel olmama durumu aslında bizi insan yapan şeydir...

Robin Sharma

DİĞER YENİ YAZILAR