Uluslararası planın kodları;

AMAÇ; DEMİRTAŞ ÜZERİNDEN BDP’Yİ; CHP’NİN YERİNE ANA MUHALEFET YAPMAK...

Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’ye Başbakan olma sürecini çok iyi hatmetmek gerekiyor...

Merkez sağın iki büyük partisinin liderleri uzun süre birbirlerini dövüyorlar...

Tansu Çiller ile Mesut Yılmaz’ın bitmeyen ve birleşmek bilmeyen kavgası, Türkiye’nin “merkez sağ” partilerini bitiriyor...

Boşalan merkez sağa; islamcı ve muhafazakar sağın temsilcisi olarak yükselen güç AKP ve Tayyip Erdoğan oturuyor...

Demokrat Parti, Adalet Partisi, Doğru Yol ve ANAP’la vücut bulan merkez sağ bilinçli bir oyunla boşaltılmasa, bir Recep Tayyip Erdoğan ve AKP gerçeği olmayacak...

Siyasetin doğası açısından olmayacak...

Tayyip Erdoğan ustası Erbakan’ın popülaritesini aşamayacak...

Bütün belagat gücüne ve kitleleri peşinden sürükleme becerisine karşın, Refah ya da Saadet Partisi’nin oy barajının çok üstüne geçemeyecek...

Çünkü ortada geniş kitlelerin gittiği bir ana ırmak varlığını sürdürecek...

***

Osman Bölükbaşı da zamanında hitabet gücü yüksek bir politikacıydı...

Ancak onun muhteşem belagatı bir türlü merkez sağın ana ırmağına akmıyordu...

Haberin Devamı

Bölükbaşı siyasi tarihe “sekiz saatlik meydan konuşmasını kesintisiz kitlelere dinletebilen ancak muhteşem belagatını oya tahvil edemeyen bir politikacı“ olarak geçiyordu...

80 yaşını geçtiği günlerde otel odasında kendisini ziyaret etmiştim...

Ankara Stat Oteli’nin mütevazı bir odasında kalıyordu...

O yaşında bile ettiği laflar, belagatın şehvetiyle kullandığı ifadeler; hayretten ağzımı açık bırakmıştı...

***

2000’li yılların başında dışarıdan birileri, “Türkiye’deki merkez sağı bilinçli olarak“ boşalttılar...

Kavgalarla...

Birbiriyle kavga eden, ama asla uzlaşmayan küçük parçacıkların temsilcisi liderlerle uyguluyorlardı bu planı...

Ki boşalan liberal, muhafazakar, cumhuriyetçi ve milliyetçi “merkez sağ“ın yerine “islami değerlerle bezenmiş daha koyu tonda bir muhafazakarlık“ın önü açılsın...

O hareketin ismi AKP’ydi...

Erbakan ve arkadaşlarının Milli Görüş’ünü kaynak alarak geliyordu...

Ancak onun çok ötesine taşacak; Türkiye’nin Demokrat Parti’den başlayarak, Adalet Partisi ve ANAP’la devam eden merkez sağdaki kitlesel gücün yerine ikame edilecekti...

Haberin Devamı

AKP’den sonra, geleneksel merkez sağ bir daha iflah olmadı Türkiye’de...

Demirel onca çabalamasına rağmen, bir daha destek verdiği hiç kimse toparlayamadı o kaybolan siyasi kitleyi...

***

Merkez sağ buharlaştırılmıştı sanki...

Şimdi “uluslararası derin güçler“, aynı senaryoyu “merkez sol“ için uyguluyorlar... CHP’nin Ekmeleddin İhsanoğlu ismiyle açtığı Cumhurbaşkanlığı kampanyası, Türkiye’nin “sosyal demokrat, cumhuriyetçi, laik, Atatürkçü ve merkeze yakın solcu“ “kütlesel çoğunluğunu“ dağıtmaya yönelik...

Tıpkı Demokrat Parti, Adalet Partisi, ANAP’ta vücut bulan kitlesel çoğunluğun derin bir siyasi operasyonla dağıtıldığı gibi, CHP de dağıtılacak ve yerine BDP merkezli bir ana muhalefet yavaş yavaş oturtulacak...

Türkiye’de merkez sağın yerinde nasıl AKP oturuyorsa, merkez solun yerinde de ana muhalefet koltuğunda artık Kürt, Alevi ve sol merkezli bir oluşum oturacak...

***

Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığı bu sürecin hızlanmasına yönelik...

Haberin Devamı

İngilizlerin ve Amerika’lıların low profile dedikleri türden düşük profilli, uzlaşmadan yana ideolojik özellikleri olmayan bir aday Ekmeleddin İhsanoğlu...

Amaç bu profildeki bir adayla, ideolojik olmayan söylemler eşliğinde, sosyal demokrasinin kütlesel gücünün, hoparlörlerini kısmak ve yaygınlığını azaltmak...

***

Bu analizi bazı unsurlar arka arkaya gelmese, ilk bakışta yapamıyordum..

Dün sosyal demokrasinin, cumhuriyetçiliğin, laikliğin ve merkez solun yerine gayet ustaca ve ince bir örgüyle, ikame edilmeye çalışılan; “siyaset“i fark ediyorum...

Selahattin Demirtaş’a o siyasetin “temsilcisi“...

Merkez solun bilinçli olarak boşaltıldığı alanı, bilinçaltlarında doldurmaya aday, gençliği, temiz yüzü, solcu politikaları ile Alevi’ler ve Kürtler açısından taşıdığı önemle, sempatik yeni bir solcu figür gibi çıkıyor...

Orta sol CHP’nin ince bir fırça darbesiyle, BDP’lileşmesi süreci bu...

Kaderin ilginç tesadüfü...

Selahattin Demirtaş BDP’nin adayı görünüyor... Ekmeleddin İhsanoğlu CHP’nin adayı olarak gözüküyor...

Haberin Devamı

***

Bu bilinçli hazırlanmış optik bir çarpıtma sanki... CHP tabanı için Selahattin Demirtaş; Ekmeleddin İhsanoğlu’na göre daha fazla oy verilesi bir Çankaya adayı CHP’li seçmenin gözünde...

Zaten günlerdir bu karışıklık kamuoyunu meşgul ediyor...

Oyunu kuranlar, ustaca hazırlanmış optik çarpıtmayla CHP adayı olabilecek bir “algı“sal kişiliği; Selahattin Demirtaş’ı BDP adayı yapıyor... CHP adaylığına ise, “İslama yakın bir uluslararası akademisyen diplomatı“ uygun görüyor...

Bu aday CHP’nin kitlesel tabanından bilinçli olarak uzak seçilmiş bir aday...

***

Zaten kısa bir süre içinde, Selahattin Demirtaş, solcu, genç, dinamik, Alevi ve Kürtlere sempatik haliyle merkez solun potansiyel adayı haline geliyor...

Amaç;

Türkiye’nin iki ana siyasi ekseninin bir yanına “İslamcı muhafazakar merkez sağ parti olan AKP’yi koyup...”

Diğer yanına, yani ana muhalefete, İslamcı’nın karşıtı olarak Kürt etnik merkezli... Alevi destekli...

Solcu esaslı bir oluşumu; Yani BDP’li bir siyasi denklemi oluşturmak...

***

Demirel ve Ecevit’li veya Özal’lı ve İnönü’lü yıllar bitiyor...

Şimdi Tayyip Erdoğan ve Selahattin Demirtaş’lı, ya da Demirtaş’ın temsil ettiği adı belli iradeyle AKP’nin; iktidar ve ana muhalefet şekillendirdiği bir döneme giriyoruz...

Düşük profilli Ekmeleddin İhsanoğlu projesinin ismi altında kurulan oyunun merkezinde, Selahattin Demirtaş ve temsil ettiği hareketi “ana muhalefet“e oturtmak var... Hey gibi CHP hey!..

KOLOMB’UN YELKENİ...

-“Kolomb’dan önceki bütün denizciler, çevredeki kıyılara ve kıyıdan görünen alanlara yelken açtılar...

Bu o yıllarda genel kabul gören yelkencilik biçimiydi...

Fakat Kolomb farklı bir cesaret ederek denedi...

Başkalarının yaptığı yelkencilik anlayışını reddetti...

Risk aldı...

Kıyıya dik biçimde doğruca denizin içine doğru yelken açtı...

Bilineni bir kenara bırakıp, bilinmeyene doğru yelken açtığı için, tarihin en büyük kahramanlarından biri oldu...”

***

Robin Sharma böyle diyor...

Ancak eklemeliyim ki;

“Kendine güveneni, açık denizlerde dikey yelken yapmaya çalışan yok etmeye çalışan çok olur...

Hem denizin kendisi tehlikelidir, hem de diğer yelkenciler onun cesaretini kırmak için her yolu denerler...

Mesele burada yenildiğinizi zannettiğinizde, yenilmediğinizi bilmektir...

Sabrederseniz, asla yenilmediğinizi, gerçekte sizi yendiğini zannedenlerin yenildiklerini görürsünüz...

Evren; iyi niyetle yapılan, insanlara ve hayata katkıyı amaçlayan her davranışı mutlaka ödüllendirir...

Tersini ise cezalandırır...

Ama bugün ama yarın...

Sabrederseniz o “yarın“ı yaşarsınız...

DİĞER YENİ YAZILAR