Acaba muhalefet gizliden gizliye Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı’nı mı istiyor?..

Baba dostu Ekmeleddin İhsanoğlu CHP’den çatı aday olarak deklare edilince, herkes gibi ben sürpriz gelişmeyi içime sindirmeye çalışıyorum...

İlk günler özellikle derin sessizliğe bürünüyorum...

Kendimi biliyorum...

Yıllar önce olsa;

-’CHP’yle ne ilgisi var Ekmeleddin Bey’in?..’ diyeceğim...

Fakat geçen yıllar beni olgunlaştırıyor...

Bir adayın toplumsal karşılığını anlayabilmek için, bir süre beklemenin yararlı olacağını fark ettiriyor...

İlk günlerde tepki göstersem; “kamuoyunu manipüle etme tehlikesini“ beraberimde taşıyacağım...

Bunu istemiyorum ve derin bir sessizliğe bürünüyorum...

***

Ancak bu tip olaylarda ilk düşündüğünüz şey, genelde doğru çıkar...

Bu olayda da öyle oluyor...

Tanıdığım CHP kitlesi Ekmeleddin Bey ismine sıcak bakamıyor...

Karşı çıkmasa da, onun için seçim sandığına gitmeye hevesli görünmüyor...

Birçok gazeteci ve yazar kolay yolu bulup CHP’yi eleştiriyorlar...

Ben CHP’yi eleştirmek istemiyorum...

Kolay bir yol bu çünkü...

İktidarı eleştirirken, cimri davranan kalemlerle eller, konu muhalefet ve CHP oldu mu, alabildiğine hırçınlaşıyor...

Haberin Devamı

Bir maliyeti yok nasılsa muhalefeti eleştirmenin...

***

Bu olayın “bile bile lades“ olması ihtimali büyük...

CHP’nin başında bürokrasinin tepelerinden gelme bir siyasetçi var...

Onun Ekmeleddin Bey’in; Tayyip Erdoğan karşısında tutmayacağını bilmemesi imkansız...

O zaman konu ne?..

Niye bunca görüşmeden, temastan, nabız yoklamadan, hava koklamadan sonra Ekmeleddin Bey’de karar kılınıyor?..

Böyle bir yenilginin riski niye göz göre göre alınıyor?..

***

Bunun geçerli tek bir nedeni var...

Kemal Kılıçdaroğlu; Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı’na çıkmasını, kendisi ve partisi açısından kullanılabilecek bir pozisyon olarak görüyor...

CHP; Tayyip Erdoğan’sız bir AKP arzuluyor...

Onu dişine kestiriyor...

Erdoğan’ın bir süre sonra, siyasetin doğası gereği, Cumhurbaşkan’lığında yalnız kalacağını, partinin kendi başına iktidarda zorlanacağını, bir seçimi kolay kaldıramayacağını, CHP’nin, MHP’yle koalisyon yaparak yeni bir kapı açacağını hesaplıyor...

Haberin Devamı

***

Muhalefet ve onu etkileyen çevreler, açıktan Erdoğan’a Cumhurbaşkanlığı yolunu açıyorlar...

Erdoğan hangi aday gelirse gelsin; Cumhurbaşkanı seçilecekti muhtemelen...

Fakat muhalefet onu ilk turda seçtirecek bir zaferi, altın tepside sunarak, başka bir planı yürürlüğe sokuyor...

Bir süre sonrası için; Erdoğan’sız AKP’yle hesaplaşmaya gitmeyi düşünüyor...

Bu stratejinin ne olacağını ve neye yarayacağını beraber göreceğiz...

***

Şu anda hiç kimse Tayyip Erdoğan’ın doğal lideri, AKP’nin her şeyi olduğu bir düzenekte, Tayyip Erdoğan sonrası AKP’nin dönüşebileceğine milim ihtimal vermiyor...

Bana da AKP değişirmiş gibi gelmiyor şu anda...

Ne ki gözümün önüne Doğru Yol Partisi’ni Zincirbozan’da sürgün yediği o korkunç günlerde birkaç arkadaşıyla kuran, partinin doğal lideri, her şeyi, eski Başbakan’ı ve hareketin çağlayanı Süleyman Demirel geliyor...

Doğru Yol’un ismi, Demirel’in Zincirbozan’da yürüdükleri patikadan geliyordu...

Yol dosdoğru giden bir yoldu...

Arkadaşlarıyla aralarında “Büyük Türkiye Partisi kapatılırsa, partinin adı Doğru Yol“ olsun demişlerdi...

Haberin Devamı

Zincirbozan günlerinden yadigar...

***

Demirel Zincirbozan’da elleriyle kurduğu partiyi bırakıp; Çankaya’ya Cumhurbaşkanlığı’na çıkarken, geride, kırk yıllık kader arkadaşı İsmet Sezgin’i lider diye bırakmıştı...

İsmet Abi kongreye girdiği esnada, yanında tesadüfen ben vardım...

***

Lady’nin Topuk Sesleri diye çıkıyordu gazeteler...

Beyazlar içindeki Tansu Çiller, Süleyman Demirel’e rağmen, gümbür gümbür DYP’nin başına ve Başbakan’lığa geliyordu...

Zincirbozan’da sürgünde kurulan partinin başına Demirel’in hiç istemediği Tansu Çiller geliyordu...

Çok kişi Tayyip Erdoğan’ın bir Süleyman Demirel; AKP’nin ise Doğru Yol olmadığını söyleyecektir...

Doğrudur söyledikleri...

Ne Tayyip Erdoğan, Süleyman Demirel’e benzer...

Ne AKP, Doğru Yol’a...

Benzeyen insan kimyası, gelecek kaygısı ve istikbal hesabı ve siyasetin doğasıdır...

Tayyip Erdoğan AKP’nin başına “Abi“ formülünü işletmiyor; Muhtemelen bu örneği bildiği ve gerekli dersi çıkardığı için...

Haberin Devamı

***

Ancak öteki formülün sonu da hüsrandır maalesef...

“Abi“ formülünün işlemediği durum ANAP’ta Turgut Özal’dan sonra çıkan Mesut Yılmaz örneğidir...

Bu tecrübe ise farklı nedenlerle; hem ANAP hem Özal açısından büyük hayal kırıklıklarıyla dolu acı bir tecrübedir...

Sanırım iki durumu da bilenler; Tayyip Erdoğan’ın bir an önce Cumhurbaşkanlığı’na çıkmasını istiyorlar...

Doğal liderin, kitleleri peşinden sürükleyen büyük önderin, Çankaya’ya çıkışından sonra işlemiş ve başarıya ulaşmış bir “makbul“ yok çünkü...

İsmet İnönü’yü bile, Gazi Mustafa Kemal’le kıyaslarsanız ne demek istediğimi anlarsınız...

Siyaseti dizayn edenler, sanırım Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı’na çıkmasını en çok bu vakalar nedeniyle istemekteler...

ERKEN BASKIN SEÇİM...

Erdoğan sonrası, siyasi durumun güçleşeceğini gören AKP erken bir baskın seçime gidecek gibi görünüyor...

Sonbahar ayları bitmeden, erken baskın seçimin albenisi AKP kadrolarını derinden sarsıyor...

Siyaset sonuç alma sanatı demek...

AKP kadroları farkında ki, Cumhurbaşkanlığı seçiminden hemen sonra Tayyip Erdoğan’ın konsolide ettiği oylar, baskın bir genel seçim sonucu AKP’ye yazarlar...

***

Bu seçimlerin yapılmadığı arada geçen süre, muhalefetin toparlanmasına, yeni adaylarla vitrine çıkmasına ve taze rüzgarlar estirmesine yarar...

AKP; Tayyip Erdoğan’ın gönlünden geçmese de, baskın erken seçimi gündemine alacak gibi görünüyor...

DİĞER YENİ YAZILAR