Kozakçıoğlu kanser miydi?..

Haberin Devamı

Hayri Kozakçıoğlu’nun cenazesinde İstanbul eski Belediye Başkanı Nurettin Sözen’in “Kansermiş, ailesinin haberi yokmuş...” dediğini görüyorum...

“İntihar veya cinayet” vakıanın olduğu andan itibaren nedense birileri, hep intihar için bir neden bulmaya çalışıyorlar...

Hayri Kozakçıoğlu kanser miydi bilmiyorum...

Kanser olsa da Kozakçıoğlu gibi birisi intihar etmez...

Hayatı onca badireden geçmiş, özel yetiştirilmiş bir bir Olağanüstü Bölge Valisi “Kanser oldum diye intihar yolunu seçmez...”

***


Yani şunu mu demek istiyorlar?..

Hayri Kozakçıoğlu, amansız bir kanser tümörüne yakalandığını öğreniyor...

Bunu ailesine haber vermiyor...

Kanser olduğu ve ailesine söyleyemediği için intihar yolunu seçiyor...

Siz bu senaryonun gerçek olabileceğine inanıyor musunuz?..

***


Gerçek şu ki;

Türkiye’deki “esrarlı” ölümlerin doğal nedenlerle, ya da hedefte tutulan bazı devletlerce işlendiği fikri yıllarca bize gayet güzel şırıngalandı...

Hayatın öyle olmadığını, ölümlerin ardında çok fazla karışık ve karmaşık yapılanların olduğunu çok sonraları öğrendik...

Ben artık trafik kazası, intihar gibi ölümlere “doğal ölüm” olarak zinhar yaklaşmıyorum...

Susurluk kazası ne kadar doğal oluşmuş bir kazaysa!, Hayri Kozakçıoğlu’nun ölümü de o kadar “doğal nedenlerle intihardır...”

Hüseyin Kocadağ gibi Emniyet’te “özel araba kullanma konusunda yetiştirilmiş bir profesyonel” nasıl havaalanı gibi geniş bir yolda karşısına çıkan kamyona bindirmişse, Hayri Kozakçıoğlu da gece midesinin ağrısına dayanamayıp öyle inhar etmiştir!!!...

***


Batı Trakya’da bir Türk milletvekili vardı...

Sadık Ahmet...

Oradaki Türk azınlığın haklarını ilk kez Yunan parlamentosunda dile getiren, konuyu uluslararası hale getirip dünya forumlarına taşıyan...

Bir gün Batı Trakya’nın yollarında giderken aniden çıkan bir traktöre çarpıp trafik kazasında Hak’kın rahmetine kavuştu!..

O gün bugündür, esrarlı adamların derin ölümlerinde, bu senaryoları, şaka gibi gelirler bana...

DİGİTÜRK NE OLACAK?..

Dün gece erken yatmıştım...

Sabahın erken saatinde güne; Tom Hanks, Denzel Washington ve Antonio Banderas’ın oynadığı “Philadelphia” filmiyle başladım...

Oyuncuların muhteşem oyunu, Bruce Sprinsteen’in muhteşem müziği sabahın erken saatlerinde filmden ayırmadı beni...

Fakat yönetmen Jhonathan Demme filme öyle bir final yapıyor ki, gözlerimden yaşların akıp durmasını engelleyemiyorum...

20 yıl önce yapılmış bir filmin finalinde yönetmen sizi hala hüngür hüngür ağlatabilmeyi beceriyorsa, sinema 7. sanatın çok ötesinde bir yerlerde demektir günümüzde...

Homoseksüel olan çok başarılı bir avukatın AİDS’e yakalanmasının ardından çalıştığı firma tarafından işine son verilmesi konu ediliyor Philadelphia’da...

***


Dev şirketin sahipleri, homoseksüel avukatı oynayan Tom Hanks’in AIDS olduğunu bilmeden işine son verdiğini iddia ediyorlar...

Oysa savunma Hanks’in AIDS’in olduğunu bildikten sonra şirket tarafından atıldığını ispat etmeye çalışıyor...

Hukuk davası bir süre sonra “homoseksüellerin Amerikan toplumu içinde ötekileştirilmesine yönelik” çarpıcı bir eleştiri getirmeye başlıyor...

Duruşmalar sürerken biz “farklı gördüğümüz insanlara karşı olan bir anlayışı” sorguluyoruz...

1993’ün ekonomik koşullarıyla AIDS’ten hasta yatağında ölmekte olan Tom Hanks 4.5 milyon doların üzerinde bir para kazanıyor...

Fakat mesele kazandığı para değil...

***


O hastane sahnesi ve Hanks’in hayatına flasback’ler dün sabah beni kendimden kopartıyor...

Güne böylesine bir sinema başyapıtıyla başladığıma şükrediyorum...

Filmi ve daha nicesini izlediğim Digitürk’e el konduğunu o anda fark ediyorum...

Futbol maçlarından, sinema salonlarında izleyemediğim tüm filmlere kadar hayatımda ne kadar önemli bir yer tuttuğunu o sırada fark ediyorum...

Digitürk’ü böylesine bir hizmet markası haline getiren herkese teşekkür...

Sanırım TMSF Digitürk’ün bu muhteşem hizmetinin aksamaması için elinden geleni yapacaktır...

Alacak olana gelince...

Doğrusu alacak olan çok şanslı...



KENDİNE DEĞER VEREN KADIN...

“Kendine değer veren kadın, ona değer veren erkeği seçer...” dedi bir kız arkadaşım...

Genç ve güzel bir kadındı...

İlgimi çektiğini görünce devam etti;

- “Kendini bilinçaltında değersiz bulan kadın, kendisine gerçekte hiç değer vermeyecek, daha doğrusu narsizminden sadece kendini seven bir erkeğe yönelecektir...

Böylece kadın farkında olmadan bilinçaltında “değersiz” olduğunu o erkeğe onaylatacaktır...”

***


Muhteşem bir analizdi...

Birçok erkeğin, hayatta değer verdikleri kadınlar tarafından önemsenmediğinden şikayetçi olduğunu biliyordum...

Hep şöyle sorarlardı bana;

- “Bu kadınlar neden kendilerine leş gibi hareket eden erkeklerin peşinde giderler?..”

Muhatabım iyi eğitim almış genç kadın bu soruya bam telinden cevap vermişti...

***


Aslında sedece kadınlar değil, erkeklerin büyük çoğunluğu bilinçaltında “değersiz” olduklarını düşünürler...

Bu çocukluk yıllarından bilinçaltlarına işlenmiş kodlanmalardan kaynaklanır...

Sigara içen erkek kadın insanların bütünü, kendilerini bilinçaltında “değersiz” olarak hisseder ve değersiz olduklarına inandıkları için, ciğerlerine ve vücutlarına zarar verirler...

Değersizlik duygusuyla, “egosunu sevme ve etrafa afra tafra yapma duygusunu” karıştırmamak gerekir...

Egosantrik gözüken çok kişi bilinçaltında kendisini değersiz bulur...

Anne veya baba tarafından, ilk çocukluk yaşlarında “değerli addedilmemişlerdir“ çünkü...

***


Kendini değersiz hisseden kadın ve erkekler, ilerki yaşlarında kendilerine değersiz hissini verecek kişilerden kurtulamazlar... Bilinçaltındaki duygularını onaylatacaklardır...

Fasit daire bir türlü değişmez...

Değersiz olduklarına inandıkları için, onları değersiz gören adamlarla veya kadınlarla birlikte olurlar...

Onların değersiz görmeleriyle kendi bilinçaltlarındaki değersizlik duygusunu konfirme (teyid) ederler...

Sonra yeni bir değersizlik duygusunu aramak için, yeni bir duygusal yolculuğa yelken açarlar... Bu fasit dairenin kırılması, ancak kendini değerli hissetmeye başlamakla mümkündür...

Kendinizi değerli hissederseniz, size gerçekten değer verecek insanlarla birlikte olursunuz...

DİĞER YENİ YAZILAR