Genel af yok ama Başbakan’ın konuşmasında başka bir şey var!..

Haberin Devamı

Dün Ergenekon davasında savcının mütaalası vardı...

Aralarında eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, YÖK eski Başkanları, Balbay, Haberal gibi milletvekillerinin de içinde olduğu geniş bir kesime ağırlaştırılmış müebbet hapis istedi savcı...

Türkiye’de bir taraftan; 21 Mart’ta silahların susması ve PKK’nın silahlı militanlarının yıl sonuna kadar dağları ve ülkeyi peyder pey terk etmesi konuşuluyor...

Tam 30 yıldır onbinlerce can alarak ülkeyi kan gölüne çeviren savaşın, sona ermesi artık bir an meselesi...

Böylesine barış umudunun yeşerdiği ve gerçekleşmesi uğruna bütün sınırların zorlandığı bir ülkede, çok kişi “ülkenin tüm katmanları kapsayacak toplumsal barışın ve genel affın zamanının geldiğini” seslendiriyor...

Bu yıl yeni anayasanın yapılacak olması ve önümüzdeki yıl Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle, yeni bir barış döneminin açılacağı düşünülüyor...

KCK tutuklularının serbest kalmasıyla, darbe suçlarından hüküm giyenleri de kapsayan genel af düşüncesi hakim bir süredir her tarafta... Son günlerde Başbakan’dan Adalet Bakanı’na kadar arka arkaya açıklamalar bunun üzerine geliyor...

- “Genel af yok...Kimse bunu beklemesin...”

Laf böyle gelince, ilk bakışta toplumsal barış afla birlikte tam anlamıyla gerçekleşmeyecekmiş gibi gözüküyor...

Oysa on yıllık rekor iktidarı döneminde ben Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, “haberi verme biçimi”ni öğrendim zannediyorum...

***


Tayyip Erdoğan’ın çok değişik bir özelliği var...

“Haberi yalanlarmış gibi bir uslupla konuşuyor... Herkes yalanladığını zannederken, aslında haberin can alacı kısmını doğruluyor...”

Nitekim, “Kimse bizden genel af falan beklemesin...” diye başlıyor konuşmasına...

Bu sözler karşısında ne düşünür insan?..

- “Genel af falan yok... Bunlar bir kısım iyimserin, kendinden menkul tahminleri... İşte Başbakan açıklıyor, af maf yok...”

***


Oysa Başbakan “af yok” demiyor, “Genel af yok...” diyor...

Sonra da devam ediyor:

- “Devlet kendisine karşı işlenmemiş suçları affetme yetkisine sahip değil... Affetmeye ancak suçun muhatapları karar verebilirler...”

Bu sözlerden ne anlıyorsunuz?..

Affın olmadığını mı?..

Yoksa “affın ancak devlete karşı işlenmiş suçları kapsayacağını mı?..”

Öyle ya!..

Devlet ancak kendisine karşı işlenen suçları affetme yetkisine sahipse, şimdi tartışma konusu olan ve arka arkaya müebbetlerin geldiği Ergenekon, Balyoz, Sarıkız, Ayışığı, darbeye teşebbüs, 28 Şubat türü suçlar ve iddialar, “Devlete karşı işlenmiş suçlar ve iddialar” değil mi?..

Başbakan, “Devlet ancak kendisine karşı işlenen suçları affedebilir” demiyor mu?..

- “Adam öldürmüş kişinin muhatabı devlet değil... Onları affetme devletin işi değil” diye görüş bildirmiyor mu?..

***


Bu sözlerden “genel af”ın olmayacağı anlaşılıyor...

Ancak Başbakan, Adalet Bakanı ve diğer yetkililerin sözlerinden, “Yeni anayasayla birlikte, anayasanın biçimlendireceği yeni devlet şekliyle beraber, eski devlet düzenine karşı işlenmiş suçların affedilebileceği” izlenimini alıyorum ben...

Biliyorum Türkiye’de “gazetecilik öngörülerinde bulunmak çok zor ve tehlikeli...”

Ne var ki gazetecilik benim 33 yıllık mesleğim... Ve huyum kurusun huyumdan vazgeçemiyorum... Bakalım huyum gerçekleri mi söylüyor, yoksa kendinden menkul sallamakta mı?.. Görelim bakalım...

BEŞİKTAŞ’IN 110. KURULUŞ YILDÖNÜMÜ BUGÜN!.. 100. YILI NİLÜFER’DEN DOLAYI NEDEN KUTLAYAMADIM?..

Üç gün önce Alen aradı...

- “Kulüpteyim Reha Abi...” dedi; “110. kuruluş yıldönümü için kutlamaların hazırlıklarını yapıyoruz... Salı günü Çarşı’da toplanacağız... Stada doğru gideceğiz... Kulüpte hazırlıklara yardımcı oluyoruz...”

Bugün İnönü Stadı’nda saat tam 19.03’te törenler başlayacak...

100. yıldönümü kutlamaları yapılacak...

Ajda Pekkan ve dört sanatçı sahne alacak...

Başkan Fikret Orman konuşma yapacak...

Kulübün tüm branşlarındaki sporcuları taraftara tanıtılacak...

***


Bunları düşünürken, gözümün önüne 10 yıl öncesi geldi...

İnönü’nün yeşil çimenlerinin üzerindeki 100. yıl balosu...

Serdar Bilgili kardeşim aramış “Geliyorsun değil mi masanı ayırdım...” demişti...

- “Geliyorum elbet” demiştim, içim gidiyordu bir an önce baloya gitmeye...

O günlerdeki İtalyan Lisesi mesunu olan yardımcım Nüvide,

- “Reha Bey...” demişti “Size bu balo için özel bir smokin diktirelim... Nişantaşı’nda tadığım İtalyan ürünleri satan bir mağaza var... Oradan diktirelim baloya üzel smakininizi...”

- “Peki Nüvide...” demiştim; “Diktirelim...”

Çocukluğumda terziye provaya götürürlerdi beni...

Yıllar sonra yine provaya gitmiştim 100. yıl smokini için...

***


Baloya iki gün kala smokin gelmmişti...

Her şey hazırdı...

2003 yılının lacivert bir yaz akşamında saatlerin 19.03’ü göstermesini bekliyordum...

Baloya sadece bir gün kalmıştı...

Gazetede o haberi gördüğümde...

- “Beşiktaş’ın 100. yıl balosunda ünlü sanatçı Nilüfer söyleyecek... İnönü’nün yeşil çimleri üzerinde yapılacak balonun solisti Nilüfer olacak...”

Haberi gördüğümde bir anda beynimden vurgun yemiş gibi olmuştum...

Sessizleşmiş, gazeteye birkaç kere bakmış sonra gazeteyi katlayıp yana koymuştum...

Nilüfer’den ayrılalı sadece 20 gün olmuştu...

Yirmi gün sonra “Medya maymunları gibi ayrıldığım sevgilimle fotoğraf makinelerinin ve kameraların karşısına çıkmak istememiştim...”

***


Geçmişe duyduğum saygı, daha mürekkebi kurumamış bir ayrılığın, resimli fotoromanını çektirmeye razı gelmemişti...

Konu Beşiktaş bile olsa...

İçim gidiyordu şampiyon olduğumuz sene Beşiktaş’ın balosuna gitmeye...

Aynı zamanda içim hiç de gitmiyordu böylesi bir günde “sevgilisiyle pişti olup ipe sapa gelmez tefkiralara konu olan bir adam olmaya...”

Daha kızımın durumunu bile konuşmamıştık bir araya gelip...

Konu Beşiktaş bile olsa bu mesele teferruat olmaktan uzaktı...

100. yıl balosuna gitmekten vazgeçtim...

Tek başına uçağa atladım, Atina’da meçhuldeki gizli kalmış otelime gittim...

Kendimle ve geçmişimle baş başa kaldım orada...

On yıl geçmiş o günden bu güne...

Şimdi 110. yıldönüm törenleri var Türkiye’nin bu en eski kulübünün kuruluşunun...

100. yılı böyle kaçırmıştım ben...

Acaba Poyraz Beşiktaş’ın 200. yıldönümünü kutlayabilyecek mi?..

Kim bilir?.. Bulutların üzerinden seyretmeye çalışacağım onu ve torunlarımı...

DİĞER YENİ YAZILAR