Arafat’la evlendiğine pişman olan kadın...

Haberin Devamı

Yaşamın, siyasi dokunulmazlıklar arkasına gizlediği “kadın ve erkek hayatları” teker teker ortaya çıkıyor...

Dün Sabah gazetesinde, 33 yıl önce gazeteciliğe beraber başladığım Nur Batur’un Yaser Arafat’ın karısı Süha Arafat’la Malta’daki evinde yaptığı söyleşiyi okuyorum...

- “Bir daha o günlere dönme şansınız olsa, Yaser Arafat’la evlenir miydiniz?..” diye soruyor Nur...

Süha Arafat net cevap veriyor:

- “Hayır evlenmezdim...”

***


Oysa kendisinden 33 yaş büyük olan Yaser Arafat gibi tüm dünya solcularının, Ortadoğu’daki Arap halklarının, gerillaların ve dünyanın dört bir tarafında kendi yönetimlerine karşı savaşan militanların “efsane” diye nitelediği bir adamla evleniyordu Süha Arafat...

Evlendikleri 17 Temmuz 1990 tarihini hatırlıyorum...

Atina’da evimi deniz kenarındaki bir semte taşıma hazırlıklarıyla meşguldüm...

Hayatımda yeni bir döneme giriyordum...

Yaser Arafat da İsrail’i tanıyıp, Nobel Barış Ödülü’ne ve Filistin Devlet Başkanlığı’na gidecek yasal süreci başlatıyordu...

Süha, sarışın, Avrupalı fiziğinde, Hrİstiyan bir genç kadındı...

28 yaşındaydı...

***


Ortadoğu’nun bu en karizmatik gerillasıyla evlenirken, ne hayaller kurmuştu...

Nur Batur’a üzerinden bir ömür geçtikten sonra bugün şöyle diyecekti:

- “Kaç kere ayrılmak istedim... Ayrılmama müsade etmedi... Zorla alıkoydu beni... Yaser Arafat’ın hangi yollarla müsade etmediğini yakınları bilir... Onunla olan evliliğim 50 yıl gibi geldi... Evliliğim çok zordu... Ancak ölümünden sonraki hayatım evliliğimden de zor... Yalnız başıma bu hayatı kaldırabilmek onunla evlilikten de daha güç...”

***


Kapalı odalarda kilitli kaldığını, hep saklamak zorunda kaldığını, rakiplerinin ve yakınlarının hep eleştirilerinin odak noktası olmaktan bıktığını ve doğru düzgün bir aşk yaşayamadığını anlatıyor Süha Arafat...

Dokuz yıl önce ölen kocasının halen hayatının kahramanı olduğunu söylese de, “Bugün olsa onunla evlenmezdim” diyecek kadar iç hesaplaşmasını tamamlamış...

Nur daha hazır olmadığını söylüyor, fakat satır aralarında sanki 50 yaşıyla birlikte yeni bir evlilik ve taze başlangıç arayışı içinde olduğunu gördüm Süha Arafat’ın ben...

***


Hayatta perde önünde “devlerin aşkı” diye nitelenen nice aşkın, sütre gerisinde müzmin yalnızlıklar, obsesif tartışmalar, bitmek tükenmek bilmeyen egosantrik münakaşalar ve “yeter artık” denen gecelerle dolu olduğunu sonradan öğrendim ben...

Üstelik bir zamanlar Elizabeth Taylor’la, Richard Burton arasında sürekli zikzaklar çizen “devlerin aşkı” konseptinin, okuduğumuz gibi, bir “tiyatro sahnesinden ibaret olmadığını” da öğrendim yıllar içinde...

“Devlerin Aşkı”, ya da “Beyaz Atlı Prens’le, genç ve güzel Prenses’in filmelere konu aşkları” genelde bir palavradır...

Dışarıya verilen güzel görüntüler, içerde akrepler tarafından sokularak öldürülürler...

***


Geçen Pazar çocuklarımı bir atölye çalışması için “İstanbul Modern”e götürmüştüm... İki kadın yazar arkadaşımı da küçük çaplı bir beyin fırtınası için İstanbul Modern’deki Borsa Lokantası’na davet etmiştim...

Sohbet sırasında, “Hangi Reha Muhtar?..” dediler...

- “Burada çocuklarıyla yüzlerce kişinin ortasında sıradan bir öğle yemeği yiyebilen, sıradan olmanın sonsuz lüksünden faydalanan bir Reha Muhtar elbette...” dedim...

- “Popüler dünyaların zavallı esaretlerini, sıradan hayatların muhteşem lükslerine değişmeme imkan var mı?.. Sıradanlığın muhteşem özgürlüğünü yaşamaktayım...”

*****


SEVGİLİLER GÜNÜ İÇİN AŞK DOLU LEVREK!..

Sevgililer Günü için mide fesatına uğrayacağınız mönüleri yeri geldikçe yayınlamaya devam edeceğim...

Belluga Balık Restoranı da Sevgililer Günü için özel bir mönü gönderdi...

Onların spesiyaliteleri de “Aşk Dolu Levrek...”

Davetiyeyi yazı karakterini bile bozmadan aynen yayınlıyorum...

***


BELUGA FİSH GOURMET’te Sevgililere özel “AŞK MÖNÜSÜ”

Sevginin, aşkın ve özel duyguların paylaşılıp yaşandığı mekan olan Beluga Fish Gourmet konuklarına hoş bir ambiyans hazırlıyor.

Ataşehir’de hizmet veren Beluga Fish Gourmet VİP Lounge Salonunda , sıcacık ve romantik bir ortamda misafirlerini ağırlıyor. Şampanya ve çilek ikramıyla başlayacak olan gece, lezzetli deniz mahsüllerinden oluşan mönüsüyle devam ediyor.

Canlı müzik eşliğindeki solistimiz bu özel geceye daha da anlam katıyor ve misafirlerin keyifli ve romantik dakikalar geçirmesini sağlıyor.

Aşk gecelerini Beluga Fish Gourmet’te geçirmek isteyenler için bu romantik akşam yemeği limitsiz yerli içki dahil 150.00 TL.

BELUGA “AŞK MÖNÜSÜ”

Karşılama kokteyli

Çikolata soslu çilek

Şampanya

LEZZET DOLU SOĞUKLAR

Beluga sarma

Narlı somon marine

Patlıcan salata

Beyaz peynir

Kavun

AFRODİZYAK ETKİLİ

SICAKLAR

Peynirli Lagos

Midye gratine

Jumbo karides ızgara

ROMANTİK KALPLER

SALATASI

AŞK DOLU ANA YEMEK

Limonlu ve beyaz şarap soslu levrek safranlı pilav eşliğinde

AŞK TATLISI

Saç parfe

Limitsiz yerli içki

Çay, Kahve

150.00 TL

Peynirli lagos, midye gratine, beyaz şarap soslu aşk dolu levrek...

Öncesine patlıcan salata, beyaz

peynir, kavun...

Yanında yazmamışlar ama bu başlangıçlar ancak rakıyla giderler...

Beluga havyarı, somon, çikolota soslu çilek yanına ise şampanyayı koymuşlar...

Yani sampanyayla başlayıp, rakıyla soğuk antereler geçeceksiniz...

Sonra da karides, beyaz şarap sosla aşk dolu levrekle muhtemelen şarap içeceksiniz...

Ben böyle bir karışımdan Sevgililer Günü değil, “Aşure Günü” mönüsü çıkartırım...

*****


KORKUYOR...

Sevgili Ufuk Uras, Gündemin Rengi programında söz etmese, William Shakespeare’in çok sevdiğim “Korkuyor” isimli şiirini hatırlamayacaktım...

Hayata, insana, ilişkilere, geçmişe ve geleceğe bakışı muhteşem özetler Shakespeare‘in dizeleri;

Şöyle;

“İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için;

Sevmekten korkuyor...

Sevilmekten korkuyor;

Kendisini sevilmeye

layık görmediği için...

Düşünmekten korkuyor;

Sorumluluk getireceği için...

Konuşmaktan korkuyor;

Eleştirilmekten korktuğu için...

Duygularını ifade etmekten korkuyor;

Reddedilmekten korktuğu için...

Yaşlanmaktan korkuyor;

Gençliğinin kıymetini bilmediği için...

Unutulmaktan korkuyor;

Dünyaya bir şey vermediği için...

Ve ölmekten korkuyor;

Aslında yaşamayı bilmediği için...”

DİĞER YENİ YAZILAR