Ömer Güney’in ortaya çıkması gerçek katilleri saklıyor!..

Haberin Devamı

Paris Cumhuriyet Savcısı François Molins, cinayetin bir numaralı şüphelisinin Sivas Şarkışla doğumlu Ömer Güney olduğunu söylüyor...

Ömer Güney, suikastin olduğu binaya Sakine Cansız ve diğer iki kadınla birlikte giriyor...

Bir süre sonra çıkıyor...

Cinayetin işlendiği saatlerde yeniden binaya giriyor...

Üstelik paltosunda barut izine rastlanıyor...

***


Her şey Ömer Güney’in cinayeti işlediğine götürüyor polisi ve savcıyı...

Zaten o da itiraf etmese de çelişkili ifade veriyor...

Üstelik kamera kayıtları hiçbir şüpheye yer vermeyecek derecede açık...

Kennedy suikastinde de Lee Harvey Oswald kısa bir süre sonra bulundu...

Bütün kanıtlar Oswald‘ın Kennedy cinayetini işlediğini gösteriyordu...

Kurulan iki komisyon Lee Harvey Oswald’ın bireysel bir eylem olarak Kennedy suikastini gerçekleştirdiğini söylüyordu...

Oysa Oswald daha mahkemeye çıkmadan Jack Ruby tarafından öldürüldü...

Sonra Jack Ruby de öldürülecekti...

***


Kennedy suikastinin üzerinden geçen 50 yıl boyunca Oswald‘ın KGB ajanı olduğundan, gerçekte CIA ajanı olup KGB ajanı gibi göründüğüne kadar kadar her ihtimal konuşuldu, filmlere konu oldu...

Elli yıl boyunca FBI’ın ünlü başkanı J. Edgar Hoover’ın üzerinde kuşkular yoğunlaştı fakat bir türlü olay kesinleştirilemedi...

Ömer Güney’in bu kadar kolay bulunması, üç PKK’lı kadının neden öldürüldüğünü ortaya çıkartacak bir gelişme değil...

Tam tersine olayın çok profesyonel ve çözümü imkansız bir kilidinin olduğunu belli ediyor...

Açık ki, kanıtların ortaya koyduğu gibi iki yıl önce PKK’ya katıldığı söylenen Ömer Güney katilse, Güney sadece bir tetikçidir...

Suiakisti gerçekleştirenler belli ki Türkiye’de sabıka kaydı bulunmayan, iyi derecede Fransızca bilen, Eyfel Kulesi’nin önünde resim çektiren ve Kürt Dernekleri üyesi olup, arkasında ne olduğu anlaşılamayan 30 yaşında bir adamı seçtiler...

***


Ömer Güney’in cinayeti işlediği ortaya çıkarsa, bu cinayeti PKK işlemiştir demek doğru olmaz...

PKK işlememiştir demek de doğru değildir...

Ömer Güney’in cinayeti işlemesi hiçbir şey demek değildir...

Tek söylenebilecek çok profesyonel bir merkez tarafından, tetikçi kullanıldığıdır...

Tam bir Oswald hikayesiyle karşı karşıyayız...

Cinayetin failleri ortaya çıkmıyor...

Cinayetin failleri karanlığa gömülüyor...

*****


EŞCİNSELLERİN ÇOCUK YAPMA HAKKI VE MİRASLARI...

Amerikan sinemasının efsanevi oyuncusu Jodie Foster’ın son Golden Globes ödül töreninde “eşcinsel” olduğunu söyleyip, iki erkek çocuğunu birlikte büyüttüğü hayat partnerine teşekkür etmesinin bir anlamı var...

Eşcinsel evliliklerde, çocuk yapma hakkını tartışıyor Amerika ve Avrupa...

Eşcinsel hayatların özgürlükleriyle ilgili herhangi bir şey söyleme hakkını kendimde görmem...

Böyle bir hadsizlikte bulunmam...

Fakat “eşcinsel evliliklerde çocuk yapma ve alma hakkı” konusunda bazı kuşkularım vardı...

- “Bu şart mıdır?..” diye bir soru kafamı kurcalıyordu...

***


Özgürlükler konusunda benden daha liberal bir arkadaşım; benim soru işaretimi görünce şöyle dedi:

- “Eşcinsel kişinin mirasını devretme hakkı olmayacak mı?.. Mirasını aktaracağı kişi, kendi yetiştirdiği çocuktan başkası olabilir mi?.. Mirasını yetiştirdiği çocuğa devretme hakkını vermezsek, insan haklarından yana olabilir miyiz?..”

Bu konu enine boyuna Avrupa’da, Amerika’da, Kanada’da tartışılıyor...

Belli ki ünlü yıldız Jodie Foster da, bu yöndeki çabalara destek vermek için, Golden Globes’da bu açıklamayı yaptı...

Karşı çıkanlar, eşcinsel evliliklerde yetiştirilen çocukların “anne baba rol modellemesinde karışıklığa düşeceğini” söylüyorlar...

Eşcinsel evlilikler olsa da “bu evliliklerde dışardan çocuk sahibi olmanın” komplikasyon yaratacağını söylüyorlar...

Çok boyutlu, karmaşık bir konu...

Biliyorum ki Batı’daki bu tartışmayı izleyen çok kişi “bunlar kafayı yemişler” diyebilir...

Oysa hayat bana, zamanında “kafayı yemiş bunlar” dediğimiz birçok tartışmanın ve bir süre sonra şöyle veya böyle Türkiye’de de tartışıldığını gösterdi...

Sakın büyük konuşmayın...

Büyük konuştuğunuz şey, “olmayacak” diyorsanız “olur”, “olacak” diyorsanız da, “olmaz...”

Evrenin kuralı böyle...

*****


GALATASARAY’DA KOMBİNE MEVSİMİ VE SNEIJDER...

Galatasaray’ın neredeyse bütün maçlarına kafileyle birlikte giden Divan’a seçilmek için gün sayan, çok iyi bir Galatasaraylı dostumla beraberdim...

- “Abi” dedi, “Sneijder transferini millet bilmediğinden Ünal Aysal’ın kişisel isteği ya da kaprisi sanıyor... Oysa bu sezon Arena’daki kombinelerin süresi bitiyor... Büyük para kazandıran VIP kombineler ve locaları üç yıllığına satıyor kulüp... Arena stadı açıldığında üç yıl için peşin 16 bin dolar ödedik... Şimdi bu para daha da artacak ve üç yıl için yine peşin alınacak... Sneijder bu seneden çok gelecek sezon için alınıyor... Kombine satıp para kazanmak için... Millet bunu hesaplamadığından, Sneijder’i Ünal Aysal’ın özel isteği sanıyor... Amaç üç yılda bir yenilenen kombine ve loca satışlarından büyük para indirmek...”

***


Galatasaraylı kardeşim, doğru söylüyor...

Bu yıl Temmuz’daki kombine sezonu başlamadan Galatasaray’a yeni transferler de yapılacak...

Amaç rüya transferlerle üç yıllığına bütün kombineleri ve locaları en iyi fiyattan satmak...

Galatasaray’da localar ve pahalı kombineler yıllık değil, üç yıllık satılıyor...

Bu hesapla Galatasaray’ın en büyük transferleri bu sene...

Sonraki iki yıl transferde biraz hız kesilir...

Üçüncü yılda yeniden hareketlenir...

Galatasaray’ın Sneijder‘le kaç yıllık sözleşme yaptığına bakın...

3.5 yıl...

Ne demek bu?..

Bir sonraki kombine sezonuna başka bir yıldız gelecek...

Futbolun ekonomisini bilenler, olayı çözüyorlar...

Bilmeyenler ise lagalugaya devam...

DİĞER YENİ YAZILAR