Yalanın yok olacağı yıllar geliyor...

Haberin Devamı


İşte Eylem Doğan’ın soruları ve yanıtlarım...

SORU: Nasıl umutlar, nasıl dilekler taşıyorsunuz 2012 için?

RM: Zor bir yıl olacak... Bunu biliyoruz... Astrolojiden Maya’lardan, Quantum’dan ve evrensel hareketlenmelerden...

Dünyanın ve insanların bilinçaltının açılacağı, şeffaflığın hakim olacağı, ‘yalan’ kavramının gitgide yok olacağı bir dünyaya doğru hızla ilerliyoruz...

Farkında mısın artık herkesin kara kutularının ortaya döküldüğü bir dünyadayız...

Telefonlar dinleniyor, tapeler açıklanıyor, banka hareketleri, hesap hareketleri biliniyor, bilgisayarda ismine girdiğinde tüm kimlik bilgileri ortaya seriliyor, Google’dan neyin nesi olduğun ortaya çıkıyor, ne yazdığın, ne çizdiğin, ne söylediğin, ne ettiğin, kimle beraber olduğun, eğilimlerin, fantezilerin herşeyin deşifre ediliyor...

Bu mahremiyetin tamamen yok olduğu bir süreç...

Çok kötü mahremiyetin kalkması...

Fakat aynı zamanda ‘yalan’ın bitme noktasına hızla ilerlediği bir süreç bu süreç...

Kendini başka türlü gösterme dönemin bitiyor...

Hayata üçkağıt atma şansın yok oluyor...

Yalancılık deşifre oluyor...

***


SORU: Yeni yıla nasıl girdiniz bilmiyorum ama içinizdeki yılbaşı ağacının altında nasıl paketler, hediyeler var, kendiniz ve sevdikleriniz için?

SORU: Bir yazı okumuştum; ‘Bir yılın değerini anlamak için, final sınavını geçememiş bir öğrenciye sor...

Bir ayın değerini anlamak için erken doğum yapmış bir anneye sor...

Bir saatin değerini anlamak için buluşmak için bekleyen aşıklara sor...

Bir dakikanın değerini anlamak için treni, otobüsü veya uçağı kaçıran birine sor...

Bir saniyenin değerini anlamak için bir kazadan sağ çıkmış birine sor...

Bir milisaniyenin değerini anlamak için olimpiyatlarda gümüş madalya kazanmış birine sor...’ diyordu...

RM: Yaşam Borges’in dediği gibi anlardan oluşuyor...

Ne kadar anı mutlu geçirirseniz o kadar mutluluk biriktiriyorsunuz... Başka bir mutluluk yok... Ne kadar boşa geçirir, mutsuzluk biriktirirseniz, ölürken o kadar pişmanlık duyuyorsunuz...

Karar sizin...

SORU: Yeni yıla birçok insan yeni kararlarla hatta listelerle girer, itiraf edeyim ben de yıllarca o listelerden hazırlayanlardan ve uygulayamayanlardandım neyse ki artık kendimi daha iyi tanıyor ve neyi yapıp yapamayacağımı, isteyip istemediğimi daha iyi biliyorum.( ama yine de sigarayı bırakacağım bu sene ) sizin var mı böyle kararlarınız? Yada oldu mu geçmişte?..

RM: Nasıl başlarsan öyle gider genelde yıl...

Verdiğin enerji dalgaları yaşamının üzerine dağılır...

Hayatta yapman gereken yaşam enerjisini, ilham kaynağını bulup ortaya çıkartman...

Bir başka deyimle varolma misyonunu ortaya çıkartman... yaşama nedenini ortaya çıkartırsan, mucizevi bir ilham, seni uçurur...

SORU: Karar verip de yapamadığınız... Ertelediğiniz şeyler var mı ya da keşke yapsaydım dediğiniz?..

RM: Var ve hepsini adım adım yapmaya çalışıyorum... Hayatta bu konuda çok yol katettim...

Hala da yapamadım dediğim bir sürü şey var ve bunları yapmak için uzun bir zamana ve çok fazla çabaya ihtiyacım var...

Kısmet olursa hayatta bir faninin görüp görebileceği, özünü en kusursuz şekilde yaşayabileceği bir ruhsal doyuma ulaşmak istiyorum...

***


SORU: Çoğu kişi yeni yıl kararları alırken kendileriyle ilgili ‘ideal bir benlik’ üzerinden bu hayali kurgularlar; yani ‘yeni yılda daha zayıf bir insan olacağım, sağlıklı besleneceğim, spor yapacağım. Sigarayı bırakacağım ’ gibi fakat alınan tüm kararlar çoğunlukla bir iki hafta içinde rafa kalkar, neden genelde uygulanamaz bu kararlar?..

RM: Sağlıklı yaşamak, sigarayı bırakmak, alkol tüketmemek, zayıflamak...

Bunlar neden değil sonuç...

Yani sağlıklı yaşamamanın, obezitenin, berbat şeyler tüketmenin, sigara tiryakiliğinin, alkol bağımlılğının altında yatanr nedenler var...

O nedenleri bulursanız bu kararları uygularsınız...

Özbenliğinizle barışırsanız, ruhunuzun sesine yaklaşırsanız sağlıklı yaşarsınız...

Yoksa sigarayı bırakacağım nikotin sakızı çiğneyeceğim, ağır alkol almayıp artık bira içeceği falan diyerek bunları bırakamazsınız...

Ruhunuzla barışmanız lazım, sağlıklı yaşama başlayabilmeniz için...

***


SORU: Bilinçaltı kayıtları duygular eşliğinde oluşmuyor mu yani duygu ne kadar yoğunsa kayıtlar o kadar güçlü olmuyor mu? Yeni yıl kararlarının ya da kendi iyiliğimiz için “almamız gereken” bir kararın içinde duygu olmadığı için... Sadece mantıksal olarak karar verdiğimiz için o kararlarımıza uygun değişikliği yapamıyor olabilir miyiz?..

RM: Biz bilincimizle karar veririz... Fakat bizi bilinçaltımız yönetir... NLP’ci kardeşim metin çınaroğlu’nun bu konudaki çalışmalarına girip okumanız gerekir...

Bilincimizle aldığımız kararlar çokça bilinçaltımıza hükmetmez...

Çünkü bilinçaltımızda başka bir gerçeklik yatıyor...

Bilinçaltının gerçekliğini değiştirmeden, bilincinde ne karar alırsan al fayda etmez, hiçbir şey değişmez...

Bilinçaltını değiştirmek ise o kadar zor bir şey değil...

Onun tekniklerini uyguluyor Metin...

***


SORU: Mesela sizin hata ya da risk sınırınız nedir ya da bunların sizin hayatınızdaki önemi?

RM: Kalbinden olmasını gerçekten istiyorsam, her riski alırım...

Çünkü risk risk olmaktan çıkar...

İsteğinin duruluğu ve gücü çevreni etkiler...

Evren sana yardımcı olur...

Yalnız ne yaparsan yap “hesapsız” yap...

Yani kurnazlık yapma...

Evren kurnazlığı affetmez...

İyilik yapıyorum, bu işiliğin bana şöyle döneceğini hesaplıyorum dersen, o iyilik sana öyle dönse de hayır getirmez...

Oysa iyiliği yapıp evrene atacaksın...

ve sadece o iuyiliği içcinden geldiği için yapacaksın...

Onun nereden sana döndüğünü gördüğünde şaşıracaksın...

Mucizenin keyfini yaşayacaksın...

Artık hiçbir hareketimi “hesap ederek” yapmıyorum...

Mümkün olduğunca kalbimden geçeni yapıyorum... Hayat karşılığını verecektir merak etmeyin...

*****


BORGES’İN ÖLÜRKEN YAZDIĞI “ANLAR” ŞİİRİ...

“Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya,

İkincisinde daha çok hata yapardım.

Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım...

Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar,

Çok az şeyi

Ciddiyetle yapardım...

Temizlik sorun bile olmazdı asla...

Daha çok riske girerdim...

Seyahat ederdim daha fazla...

Daha çok güneşin doğuşunu izler,

Daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim.

Görmedigim bir çok yere giderdim...

Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye...

Gerçek sorunlarım oludu hayali olanların yerine...

Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım...

Yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım olurdu hayatta...

Farkında mısınız bilmem, yaşam budur zaten...

Anlar, sadece anlar...

Siz de anı yaşayın...

Hiçbir yere yere yanında su, şemsiye ve paraşüt almadan,

Gitmeyen insanlardandım ben...

Yeniden başlayabilseydim eğer ,hiçbir şey taşımazdım yanımda...

Eger yeniden başlayabilseydim,

İlkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım...

Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla...

Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır,

Çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer...

Ama işte 85’indeyim ve biliyorum ki...

ÖLÜYORUM....

Arjantin-1985

Jorge Luis Borges

***


Bu şiiri yazdıktan bir yıl sonra 1986 Haziran’ında karaciğer kanserinden öldü Borges...

Şiiri yazarken kısa bir sürke sonra öleceğini biliyordu...

Öleceğinin farkındalığı, yukarıdaki satırları yazdırdı ona...

2012’nin bu ilk gününde Borge’nin şiirini Eylem Doğan bana gönderdi...

Bir de sorular sordu bana Pazar Vatan ilavesi için...

Onları eke vakit bulup cevaplayamadım...

Sizler için 1 Ocak Pazar gününe yılın ilk günü için sakladım...

Hayatınızın bundan sonraki bütün “an”larının değerini bilmeniz umuduyla...

DİĞER YENİ YAZILAR