Kadınların efsanevi erkeğinin trajik aşkı...

Haberin Devamı

Erkekler bir kadının ilk erkeği olmak isterler...

Kadınlar ise bir erkeğin son kadını olmayı...

Erkeğin felsefesi sıradandır...

Oysa kadının “erkeğin son kadını olma” düşüncesi, derin bir anlam taşır...

Kadın elde edilemez denilen erkeği, elde etmeyi arzular...

Kadının ele avuca gelmez erkeği ele geçirme arzusu, kadını kışkırtır...

“Clark bakış fırlattım” der erkekler kızları tavlamak amacıyla tek kaşı kalkık, kesik bakış attıklarında...

Oysa dünyaca ünlü o çapkın bakışın sahibi Clark Gable bir kadına duyduğu aşkın trajik sonucuna dayanamamış ve vasiyetine kadar uzayan bir trajedinin kurbanı olmuştur...

Amerikan sinemasının en sevilen, en yakışıklı, bütün kadınların hayran olduğu, iç geçirdiği ve beraber olmak için can attığı adamdı Clark Gable...

Kadınlar hep onun hayalini kurar, erkekler Clark gibi olmak isterlerdi...

1936 yılının 25 Ocak’ında Beverly Hills’deki baloya giderken, Clark Gable bütün hayatının değişeceğini, ileride korkunç bir trajediyle sonuçlanacak olaylar zincirinin o gece başlayacağını bilmiyordu...

Smokinin altına beyaz kravat takmıştı ve çok çekici görünüyordu...

Carole Lombard’ı gördüğünde, 4 yıl önce kendisini inanılmaz şekilde aşağılayan genç kadının beyazlar içindeki güzelliği onu iyice deli etti...

“No Man Of Her Own” filminde beraber oynamışlar, ancak birbirlerine gıcık olmuşlardı...

Clark genç kadını, fazlaca şen şakrak ve saygısız, Carole ise efsane adamı, “fazla kibirli ve snob” bulmuştu...

Filmin sonunda ünlü aktöre “üzerinde Clark’ın fotoğrafı bulunan füme edilmiş bir büyük jambon hediye etmişti...”

Clark’ı “domuz” yerine koyarcasına...

***


Sanki büyük aşklar, büyük nefretlerle başlar lafı doğrulanıyordu o gece...

Clark Gable baloda, büyüleyici görünen 27 yaşındaki genç kadını hemen dansa kaldırdı...

Pistte dans ederken, genç kadına iyice sokuldu, “Bunu sevdim Ma” diye fısıldadı...

Ma, ünlü aktörün genç kadına 4 yıl önce beraber oynadıkları filmde taktığı isimdi...

Genç kadın bu işarete cevap vermekte gecikmedi:

“Ben de Pa...”

Dans ettikçe yakınlaştılar...

Clark Gable için bir kadınla beraber olmak zor bir şey değildi, bir bakış yeterliydi...

Spor arabasıyla dışarıda gezmeyi teklif etti Carole’a...

Arkasından Beverly Hills’de kaldığı Wiltshire Oteli’ne götürdü genç kadını...

Bir şeyler içmek için odaya davet etti...

Carole efsanevi aktörün kendisiyle ilk günden yatmak istediğini anlamıştı...

Egosunu yerle bir edecek sözü orada sarfetti:

“Kendine çok güveniyorsun değil mi?.. Kim olduğunu sanıyorsun sen Clark Gable mı?..”

Efsanevi aktör bu sözlere müthiş öfkelendi...

Kavga ettiler...

***


Ertesi sabah Carole barış için, Clark Gable’a iki beyaz güvercin yolladı...

Aşk kaçınılmazdı, Clark evliydi ve elbette başladı...

Bir ay içinde genç kadın da efsane adama öyle bir aşkla tutuldu, 14 Şubat’ta Sevgililer Günü geldiğinde ona “beyaza boyanmış, her tarafı kırmızı kalplerle süslü eski model bir Ford’u hediye olarak gönderdi...”

Birbirlerine deli gibi âşık oldular...

Clark Gable hemen karısından boşandı ve tüm gözlerden uzakta Arizona’da sadece ikisinin başbaşa olduğu bir törenle evlendiler...

Paramount Stüdyoları’na gönderdikleri telgrafta şöyle diyorlardı:

“Bugün öğleden sonra evlendik... Carole ve Clark...”

Fırtınalı bir evlilikti...

Clark, genç ve güzel aktristlerin ilgisine kayıtsız kalmasa da, Carole’a deli gibi âşıktı...

Her sadakatsizliğinde, periler gibi güzel olan kadın, Clark’ı affetti...

Affedemeyeceği tek şey, Clark’ın onu sevmemesiydi...

Ve Clark, Carole’un hırçın karakterini kontrol altına alabilecek tek adamdı...

***


Bir seferinde Carole’un hırçınlığı tutmuş, evlerinin tamirinde çalışan bir işçiye sövüp sayıyordu...

Bunu gören Clark onu yandaki odaya çekmiş ve şöyle demişti:

“Eğer birilerine kızılacaksa, bunu ben tek başıma yapabilirim... Senin yapmana gerek yok...”

Carole bunu duyunca, hüngür hüngür ağlamaya başlamış ve erkeğine şöyle demişti:

“Ne zamandır birinin bana bunu söylemesini bekliyordum... Seni çok seviyorum Pa...”

Bir kadın bir erkeğin hayatında, onun bütün hayatını değiştirecek kadar önemlidir...

İkinci Dünya Savaşı günleriydi ve Amerikan donanmasına Pearl Harbor’da baskın yapılmıştı...

Carole savaş yanlısıydı ve ünlü aktörü “etkin bir görev için Amerikan ordusuna katılmaya teşvik etti...”

***


16 Ocak 1942’de saat gece 04.00’te, Carole ve annesi California’daki evlerine gitmek üzere uçağa bindiler...

Berrak bir geceydi...

Uçak havalandıktan 23 dakika sonra, Las Vegas’a 32 mil uzaklıkta bir dağa çarptı...

Uçaktaki 23 yolcu alevler içinde kaldı ve öldü...

Clark Gable sabah karısını evde beklerken, acı haberi yakın arkadaşının telefonundan öğrendi...

Kaza o kadar şiddetliydi ki, karısından geriye bir çift mücevher ve Gable’ın ona hediye ettiği yakut küpeler dışında hiçbir şey kalmamıştı...

Clark Gable kalanları küçük bir altın kutuya koydurdu ve o kutuyu o günden itibaren hep boynunda taşıdı...

Sinemayı ve oyunculuğu bir kenara bıraktı ve Carole’un ondan istediği gibi, bir aktivist olarak Amerikan Hava Kuvvetleri’ne katıldı...

Avrupa üzerindeki bombalama görevlerinde yer aldı, topçu ve kameraman olarak görev aldı...

Savaş kahramanı oldu...

Carole’a layık olmaya çalışıyordu, onun mücevherini boynunda taşıyor, ona benzeyen sarışın, mavi gözlü kadınlarla beraber oluyor, ama onu unutamıyordu...

Marilyn Monroe ile Misfits filminde oynadıktan sonra 1960 yılında öldü...

Karısı Kay Williams kocasının vasiyetini o zaman açıkladı:

“Unutamadığı aşkı Carole’un, Los Angeles Forest Lawn mezarlığındaki heykelinin yanına gömülmek istiyordu...”

Onu milyonlarca kadın hayranının bakışları altında, kazada kaybettiği ve tek unutamadığı aşkının heykelinin yanına gömdüler...

Clark Gable hâlâ o heykelin yanında yatıyor...

DİĞER YENİ YAZILAR