Federasyon Başkanı sabaha kadar neden uyumadı?..

Haberin Devamı

Federasyon Başkanı sevgili Mahmut Özgener, Pazar gecesi sabaha kadar uyuyamadı...

Neden?..

Çünkü, Hüseyin Göçek’in maçı yönetim tarzından kişisel olarak mutlu değildi, rahatsızdı...

“Uyumak istiyorum, bir türlü uyuyamıyorum” dedi yakınlarına...

Neden?..

Çünkü hafta içinde “Hüseyin Göçek’i bu maça tayin ettirme Başkan” diyen etrafındaki birçok yakınına karşın, MHK’nin Hüseyin Göçek kararının arkasında dimdik durmuştu...

“Hüseyin bu maçı iyi idare edecek” diye düşünmüştü...

Pazar gecesi bunun böyle olmadığını anladığında çok geç olmuştu...

Dün ilginç bir gelişme oldu...

Sabah gazetelere gelen haber hakem Hüseyin Göçek’in gözlemciden 8-8.1 not aldığıydı...

Oysa akşam saatlerinde Göçek’in notunun 7.7 olduğu söylenmeye başlandı...

Ne oldu da 8-8.1 olduğu söylenen not 7.7 çıktı, anlaşılamadı...

Neyse...

Mesele bu değil...

***


Mahmut Özgener dostum hatayı başka yerde aramalı...

Derbinin hakemi açıklanmadan önce, Fenerbahçe Fırat Aydınus için rezerv koydu, Beşiktaş da Hüseyin Göçek ve Yunus Yıldırım için...

Aslında yapılacak şey çok basitti...

Fenerbahçe’nin ve Beşiktaş’ın derbi için istemediği hakemleri, önümüzdeki hafta, Beşiktaş ve Fener’in maçlarına verecekti...

Böylece iki büyüğe “Sizin kendi takımlarınızın maçlarına Federasyon’u hiçe sayarak hakem istememe hakkınız yok...” mesajını verecek, otoritesini de sarsmayacaktı...

***


Buna karşın, Fenerbahçe-Beşiktaş derbisine üzerinde tartışma olmayan hakemi verecekti...

Neden?..

Çünkü çok açık ki, hafta başında camialardan birinin istemediği bir hakemin bu maça verilmesi “hakemin bütün vücut kimyası” üzerinde onulmaz yaralar açakacaktı...

Etten kemikten bir insanın, derbinin baskısı yetmiyormuş gibi, bir de kulüplerden birinin istememesinin verdiği baskıyla bu maçta doğru kararlar vermesi ve rahat maç yönetmesi mümkün değildi...

Nitekim Beşiktaş’ın ilk penaltısını veremedikten sonra, maça olan bütün konsantrasyonunu kaybetti Hüseyin Göçek...

Bilica’yı atması gerekirken atamadı, bütün sarı ve kırmızı kart pozisyonlarında birbiriyle tutarsız kartlar çıkardı...

***


Mahmet Özgener Futbol Federasyonu Başkanı olarak göreve başladığı ilk günden beri, ilk kez “Bu kararda hatalısınız” dedim...

Beşiktaş istemediğinden değil...

Hüseyin Göçek’i bundan sonraki Beşiktaş maçına verir, Beşiktaş’ın isteğini de yapmamış olurdu...

Ama biliyordum ki, böylesine hassas derbi öncesi bir camiayı hakemle karşı karşıya getirip, bu derbiden hasarsız çıkmak mümkün değildir...

Şimdi Beşiktaş yönetimi Federasyon’a, hakemlere ne dese haklı...

Hakem Hüseyin Göçek olmasaydı, sonuç değişik olur muydu?..

Bunu ne ben, ne de futboldan anlayan hiçbir kimse söyleyemez...

Belki sonuç yine farklı olmayacaktı...

Belki de maç berabere bitecek ya da Beşiktaş kazanacaktı...

Buradaki mesele sadece Beşiktaş meselesi değil...

Beşiktaş’tan çok Galatasaray ve Bursaspor meselesi...

Beşiktaş berabere kalsa zaten şampiyonluktan kopacaktı...

Ama Fenerbahçe 3 puan yerine 1 puan alsa, Bursa arayı açacak, Galatasaray, Fenerbahçe’nin ensesine yapışacaktı...

Beşiktaş belki Şampiyonlar Ligi’ne kalacakken, milyonlarca euro anlamına gelen bu şansı kaybetti...

Belki Bursa şampiyonluğu, belki Galatasaray ikinciliği kaybetti bilinmez...

***


Elbette her hakem hatası sonucu, bu hesaplar yapacak olsa işin içinden çıkılmaz...

Ama Federasyon ve MHK rezervli hakemleri bir hafta sonraya verse, ligin kaderini belirleyen derbiyi tartışmalı hakeme vermese, ligin kaderine “Hüseyin Göçek olayı” damgasını vurmayacaktı...

Acaba diyorum, Federasyon’un bu hakem kararında, olaydan iki gün önce, Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören’in Federasyon Başkanı Mahmut Özgener’e çektiği ve 15 gün ceza almasına neden olan mesajın etkisi var mıdır?..

Hani Levent Kızıl’a hakaretle ilgili tartışmaların yaşandığı mesaj...

Acaba diyorum böyle bir mesaj, sinirleri iyece germiş de MHK’nin Hüseyin Göçek kararına ses çıkarmamış olabilir mi Mahmut Özgener?..

Kulüpler arası ilişkiler nihayetinde insanlar arası ilişkiler değil mi?..

***


Olayın bir de quantum teorisi açısından izahı var:

Hayatla çok fazla çatışmayacaksın...

Kendi gücünü her şeyi söylemeye, yapmaya muktedir olarak görmeyeceksin...

Olay öyle bir gelişir ki, kendini bütün muktedir görenler, bir anda üzülüverir...

Hüseyin Göçek olayı 2009-2010 yılının kader olayıdır...

Şampiyona şimdiden sonsuz alkış...

Ama Hüseyin Gökçek olayı futbol tarihinde unutulmayacaktır!..

*****


FENERBAHÇE’NİN FUTBOLUNU VE GALİBİYETİNİ ALKIŞLAYIN...

Dün Vatan’daki yazımda da yazdım...

Bugün de aynısını söyleyeyim...

Hakemlerin maçı katletmesi, yanlış kararlar vermesi oyunu ve derbiyi kalitesizleştirdi...

Bu doğru...

Daha güzel bir derbi olmalıydı...

***


Ancak ve fakat, Fenerbahçe dün bir derbide oynanması gerektiği gibi oynadı...

Risk almadı...

Alex’in müthiş ayaklarına güvendi...

Gökhan gibi bir mucizevi adamı, oyunu tek başına domine etti...

Savunmada açık vermedi, atması gerektiği yerde golü attı Fenerbahçe...

Hakemleri, MHK’yi yerin dibine batırsanız da...

Fenerbahçe’yi alkışlamayı bilmelisiniz...

Fair-play bunu gerektirir...

Rakibinin elini sıkmayı, tebrik etmeyi, kavga etmeden dostça devam etmeyi...

Rahmetli Özhan Canaydın’ı hayırla yad ederken, Süleyman Seba’ya da sevgi göndermenin tam vaktidir...

Tebrikler Fenerbahçe...

*****


ASLINDA HÜSEYİN GÖÇEK DEĞİL, SERKAN GENÇERLER...

Evimin soyulduğu, arabamın çalındığı, polislerin, sigortacıların evime geldiği günler...

Burnumdan soluyordum...

Evde polislere ifade veriyorum, arabanın çalınmasını belgeliyorum, sıkıcı işlerle bunalmış durumdayım...

Üstünü üstlük bir de dediler ki “Sigortadan bir arkadaş gelecek... Evin ve arabanın çalındığı yerin resimlerini çekecek... Birkaç da soru soracak...”

Telefondaki sigortacı muhatabım, alabildiğine kibar, esnek ve hoşgörülü...

Gel gör ki, benim sigortalar attı atacak...

Bir taraftan farkındayım ki, herhalde sigortacılar da, hiçbir fotoğraf ve belge olmadan “Buyrun size paranız” demeyecekler...

***


Çağatay isimli sigorta ajanı genç arkadaş geldi...

Nasıl terbiyeli, nasıl saygılı, nasıl soruları sormadan sormaya gayret ediyor, en ufak bir yanlış anlaşılma olmasın diye...

Bir ara laf kesildi, Çağatay kardeş “Reha Bey Fener-Beşiktaş maçı ne olur bu hafta?..” dedi...

“Fenerbahçe kazanır...” dedim, “Çok az ihtimal beraberlik... Fenerbahçe kesin favori...”

Genç üsteledi:

“Ama favorisi belli olan derbilerde tersi sonuçlar olur genelde...”

“Bu maçta olmaz” dedim...

Baktım tersi sonuç olsun diye kıvranıyor çocukcağız, “Sen Beşiktaşlı mısın” dedim...

Dememle birlikte karşımdaki Beşiktaşlı genç derya gibi futbol bilgisiyle konuşmaya başladı...

***


“Reha Bey” dedi, “Siz Hüseyin Göçek kararını tartışıyorsunuz köşenizde... Oysa bu maçın esas kahraman yan hakem Serkan Gençerler olacak...

Esas Beşiktaş aleyhine hatalı ofsaytlar, kartlar oradan çıkacak...”

Şaşırmıştım...

Futbolla ilgili sorulara, genelde benim bilmediğim bir bilgiyle yanıt veren pek olmazdı...

Doğaldı bu durum...

Hem içindeydim, hem de işimin önemli bir parçasıydı...

“Yapma ya...” dedim, “Neymiş bu Serkan Gençerler’in özelliği...”

Karşımdaki genç bir sürü maç saydı bana...

Serkan Gençerler’in verdiği hatalı kararlara örnek olarak...

Sonra da şöyle dedi:

“Serkan Gençerler’in bu maça verilmesi Hüseyin Göçek’ten daha önemli...”

***


Aklımda isim tutamam...

Hele bunca işin arasında, yan hakemin ismini belleyecek kadar, kafamı bununla meşgul edecek halim yoktu...

Maçı gazetede arkadaşlarla seyrederken, kararları gördükçe, Çağatay’ı hatırlıyordum...

“Ya hangi yan hakemden bahsetmişti bu çocuk?..”

Maç bitti açtım telefonu sordum...

“Hangi yan hakemdi Çağatay” dedim senin bahsettiğin...

“Serkan Gençerler’di” abi dedi...

Hani Vederson’a ve İbrahim Toraman’a verilen kırmızı kartlar, ofsayt diye kesilen pozisyonlar...

Hepsi Serkan Gençerler imzalı...

Şimdi çok merak ediyorum...

Acaba bu Serkan Gençerler de Cem Papila gibi, Allah’ın sevdiği kulu olur mu?..

Çok yakında orta hakem, arkasından hemen FİFA Kokartı takar mı?..

Merakla beklemekteyim...

DİĞER YENİ YAZILAR