Tabata'nın transfer olduğu masa...

Haberin Devamı

Beşiktaş-Antep maçından 30 saat önce İstanbul’un ünlü bir restoranında neler yaşandı?

Mustafa Denizli’nin restorandaki masaya gelip Tabata’yı “Evet istiyorum” dediği an...

Gaziantepspor Başkanı İbrahim Kızıl “Tabata-Bobo” takası için ne dedi?

O gün öğle yemeği için Papermoon’a gittiğimde saat tam 13.00’tü...

Yıldırım Demirören birkaç dakika erken gelmiş, tanıdıklarının bulunduğu masada sohbet ediyordu...

Kendi masamıza geçtik, bizim Vatan’ın Spor Müdürü İbrahim Seten daha gelmemişti...

Üç kişi olacaktık ama masa yuvarlaktı en az 5-6 kişi alabilecek durumdaydı...

Yaklaşık 1 saat sürdü öğle yemeği ve sohbet, bu arada Demirören’in telefonu çaldı...

Mustafa Denizli’ydi arayan ve Başkan’a bir şeyler söylüyordu ki, Yıldırım Demirören “Reha abi ve İbrahim Seten’le yemekteyiz gelsene Hoca...” deyiverdi...

***

O gün antrenman yoktu ve Denizli evden bermuda şortuyla yeni çıkmıştı...

Hoca da masaya dahil olduğunda, masa hafiften ısınmaya başlamıştı...

Sohbetler ediliyor, Denizli takımla ilgili projeksiyonlarını söylüyor, Başkan yeni sezonunun nelere gebe olduğunu kendi penceresinden anlatıyordu...

Günlerden Perşembe’ydi ve transferin bitimine sadece 2.5 işgünü kalmıştı...

Masa restoranın en uzak köşesindeydi...

Diğer masalar Beşiktaş Başkanı’yla Beşiktaş’ın Hocası’nın birarada bulunduğu masaya, sürekli ilgi gösteriyorlardı...

Bir anda bir de baktık ki Gaziantepspor Başkanı İbrahim Kızıl yanında danışmanı bir gençle geliyor masaya...

***

Aslında bu saatte bu restoranda İbrahim Kızıl’ın işi yok...

Çünkü niyetli Gaziantep Başkanı...

Ancak kalp ritminde bozukluk var yolda rahatsızlanmış, ağzına bir parça bir şey atmak için restorana uğramış, abisi bir başka masada orada oturuyor...

Yıldırım Demirören’le ve babası Erdoğan Demirören’le iş ortaklığı da var aynı zamanda Antep Başkanı’nın...

Masa iki kişinin daha gelmesiyle 6 kişiye çıkıyor, bu arada sohbet de iyice koyulaşmaya başlıyor...

Birazdan olacakların habercisi sanki ısınan hava...

Bir anda Tabata lafı dolaşmaya başlıyor masada...

İbrahim Kızıl “Santraforum yok, santrafor arıyorum...” diyor...

Beşiktaş’a Batuhan Karadeniz gelmiş, Nobre var, Holosko, Nihat forvet oynayabilir, aniden “Bobo’yla Tabata takas edilebilir” diyorum...

İbrahim Kızıl hemen ilgileniyor çünkü santrafora ihtiyacı var şiddetle... Ancak Bobo’nun yıllık aldığı ücreti Antep’in vermesi imkânsız...

Herkes biliyor ki Olimpiakos, Bobo’ya yıllık 2.5 milyon euro tekif ettiğinden beri çocuğun kimyası bozuldu...

Sanit Ettienne’nin 1.5 milyon euro’luk teklifini bile kabul etmedi, 2.5’u duyduktan sonra Bobo...

Anlaşılıyor ki Bobo olamayacak...

***

Bir anda transfer görüşmesine dönen sohbet bundan ibaret değil...

Başka futbolcular da gündeme geliyor takas için...

Onların adını veremem...

Olmamış bir şeyi bu saatten sonra speküle edip, yangın çıkartmam...

Başkan bana dönüp “Mustafa Hoca’ya sorsana o istiyor mu bakalım?” diyor...

Mustafa Denizli’ye dönüyorum “Tabata’yı istiyor musun Hoca?..”

O an Beşiktaş’ın bu sezonki son transferinin kader anı...

Mustafa Denizli bu saatte Tabata’yı nasıl istemem anlamında “İstiyorum...” diyor...

Gözler tekrar İbrahim Kızıl’a dönüyor...

“Futbolcu takası olmazsa istediğim para belli, onu Başkan biliyor...” diyor...

Para işine geldiğinde konuyu kesiyorum...

Sonuçta ben Beşiktaş’ın eski yöneticisiyim...

Halihazır yöneticisi değil.

Onu konuşmaya başlarsam, görevde bulunan arkadaşlarıma ayıp ederim, kendi görev sınırlarımı da aşarım...

Orası transferin yapılacağı yer ve miktardır...

Orası bizim işimiz değil...

***

Yalnız ortada bir sorun var...

Bir anda transfer görüşmesinin zemini haline gelen bu sıcak sohbetin her anına tanık olmuş durumda Vatan’ın Spor Müdürü İbrahim Seten...

O bir gazeteci ve iyi bir spor müdürü...

Tamamen göbeğinden tanık olduğu böyle bir haberi göz göre göre atlamak istemiyor doğal olarak...

“Benim bu haberi yazmam lazım” diyor haklı olarak...

Ancak iyi bir gazeteci, aynı zamanda güvenilir olmak durumunda ve İbrahim Seten bunun farkında...

İbrahim Kızıl; “Daha belli değil” diyor, “Belli olsun, ben sana söyleyeceğim...”

İbrahim bu saatten sonra ofsayta düşmek istemiyor...

“Ne zaman arayım sizi Başkan” diyor...

Günü ve saati kararlaştırıyorlar...

Ve güven ilişkisini bozmamak için göbeğinde yer aldığı an be an şahit olduğu transfer görüşmesini yazmıyor aynı gün, ertesi günü bir iki gazeteyle beraber veriyor haberi...

Bir haber borçları var Seten’e iki kulüp başkanının da...

Bana gelince...

Ben ise bu kulübün eski basın sözcüsüyüm...

Sözcü her zaman her şeyi söylemez...

Biraz zaman geçtikten sonra yazmak doğrudur...

Keyifli bir anekdot niyetine...

DİĞER YENİ YAZILAR