İntiharı düşünen Kenan Evren'i Sever misiniz?

Haberin Devamı



Utanmazlık edemem...

Oportunistlik, eyyamcılık, döneklik yapamam...

Gücün karşısında eğilip güç gidince horozlanan itlerden olamam...

12 Eylül darbe günlerinde ne hissetiysem, “ne kadar huzur ne kadar korku duyduysam” , bugün ucuz kahramanlara bakıp ucuz sloganlar atamam...

***


12 Eylül 1980 sabahı saat 04.00’te karanlıkta evinden çıkmış çalıştığı haber ajansına gitmeye çalışan topu topu birkaç aylık stajyer gazeteciydim...

Askerler beni çevirdiklerinde, sarı basın kartına benzer tapon ajans kartını gösterip ’ben gazeteciyim’deyip yoluma devam ediyordum...

Sokağa kimselerin çıkamadığı, yolların tanklarla kapalı olduğu saatlerde elindeki tapon basın kartıyla caddelerde yürümek ve gazeteci olduğunu içinden haykırmak müthiş keyif veriyordu bana...

Keyif veriyordu, çünkü birkaç ay önce gazeteciliğe başlamasaydım, ya ölmüş, ya yaralanmış ve sakat kalmış ya da içeriyi boylayacak kadar işlerin içine bulaşmış olacaktım...

***


11 Eylül’de yaşama hakkımız yoktu...

12 Eylül’de ise özgürlüğümüze prangalar vurulmuştu...

11 Eylül’de her gün öldürülmekten korkar hale gelmiştik...

12 Eylül’den sonra ise konuşamaz hale...

Arkadaşlarının işkencelerde çürütüldüğü günlere geçtik...

Ben 12 Eylül’deki F-16 uçaklarının yolsuzluk iddialarını yazdığım için aylarca Kenan Evren’in mitinglerinde laf attığı, haberleri soruşturulan, bu uğurda bir televizyon kanalından ayrılan birisiyim...

Ama aynı 12 Eylül’le ilgili bir yıl dönümünde Kenan Evren ve darbe yapanlarla söyleşi yaptım...

Çok ilginç sözleri vardır...

Hâlâ bir yerlerde duruyordur muhtemelen o röportajlar...

Kim bilir belki de yakında çıkarlar...

***


Yargılanırsam intihar ederim diyen Kenan Evren’e söylemeliyim ki;

Hiçbir darbeci Kenan Evren kadar sevilmedi...

Halk onu, iktidardan ayrıldıktan sonra da tukaka etmedi, yerin yedi kat dibine gömmedi...

Diyarbakır hapishanesinde “dışkı yedirilenler” unutmaya hazırız dediler...

İçeri giren siyasiler, bir daha Evren’le hesaplaşmaya girmediler...

Hapis yatan başbakanlar yeniden başbakan olduklarında ona dokunmadılar...

İşkencelerden geçen binlerce genç, atılan üniversite öğretim üyesi, kapatılan sendikalar, hapislerde çürüyen aydınlar ondan intikam peşinde koşmadılar...

Bütün bunların bir tek sebebi vardı...

11 Eylül’de herkes ölüyordu...

Can gidiyordu, canlar gidiyordu...

Gitmeyen canlar karşılığı, darbenin altında ezilenler yıllarca seslerini fazla yükseltmediler...

Anlaşılır bir durumdu bu...

Ama şimdi Kenan Evren’in de bir şeyi anlaması lazım...

Hiçbir darbe, hiç eleştirilmeden, hiç tarih önünde yargılanmadan, çıkan bir yasayla sonsuzluğa intikal etmez...

Hayatın içinde iktidardayken birilerini çok acıtmışsanız, gün gelir o acı bir türlü mutlaka tarafınıza çıkartılır...

Üzerinden neredeyse 30 yıl geçti 12 Eylül darbesinin...

30 yıldır Kenan Evren hiçbir darbe liderine nasip olmayacak kadar güzel yaşadı, halk tarafından tukaka edilmeden huzur içinde günlerini sürdürdü...

***


Muhtemelen zaman aşımına uğrayan çok şey vardır... 92 yaşından sonra Kenan Evren’in hapse girmesi herhalde düşünülmeyecektir...

Ancak ve fakat;

Darbeler de her şeyleriyle tarih önünde yargılanmaladır...

Bundan sonraki darbesiz günleri sağlamak uğruna en azından tarihe bir kayıt düşmek gerekliliktir...

Alınmaca, gücenmece yok...


*****




Michael jackson... O popun miladıydı ve mutsuz öldü...

Dünya popunun üç kralı varsa, biri Elvis Presley, öteki Beatles ve üçüncüsü Micheal Jackson’dur...

Kalp krizinden öldüğü söyleniyor, ama bazı kaynaklar aşırı dozda uyuştucu sonucu hastaneye kaldırıldığını bildiriyorlar...

Ancak keyfi için uyuşturucu kullanmıyordu Michael Jackson...

Yardımcılarından biri, cilt kanseri tedavisi gören ünlü sanatçının morfin muadili sayılan bir ağrı kesiciyi aldıktan sonra fenalaştığını söyledi...

***


82’de çıkardığı Thriller albümü ona tam 28 tane platin albüm ödülü kazandırdı... 13 kez Grammy Ödülü’nün sahibi oldu... Malikânelerde yaşadı...

Yaşadığı malikânelerin içinde disneyworld’ler vardı...

750 milyon adet albüm satarak milyarlarca dolar para kazandı...

Kendisi gibi dünyanın bir diğer pop ilahı ilahı olan Elvis Presley’in kızı Lisa Presley’le evlendi...

Madonna dün ölüm haberini aldığında “hayatı boyunca ona özendiğini” söylüyordu... Justin Timberlake de öyle...

Onun pop müziğin değil tüm müzik dünyasının dahisi olduğunu ilan ediyordu...

Disco müziğin efsanevi yıldızı Donna Summer da öyle...

***


Bir insan hayatta mutlu olmak için neler ister?.. Para mı?.. Milyar doların üzerinde para kazandı...

Ama son günlerinde borcu vardı...

Londra konserini bozulan mali durumunu düzeltmek için yapıyordu...

***


Müthiş bir kadınla beraber olmak mı, evlenmek mi, çocuk sahibi olmak mı?..

Elvis Presley’in kızı Lisa Presley’le evlendi 18 ay evli kaldı...

Yaşamında üç çocuğu oldu...

Sayısız aşkı...

***


İşinde başarı mı arar bir insan mutlu olmak için?..

1982’deki Thriller albümü tüm zamanların en fazla satan albümüydü...

2007 yılında Thriller albümünün 25. yılını kutlarken albüm hâlâ efsaneydi...

Bir faninin hayatında göremeyeceği kadar büyük bir başarının sahibiydi Michael Jackson kariyerinde...

***


Ama mutlu değildi ve mutlu ölmedi Michael Jackson...

Zaten 50 yaşındaki zamansız ölüm de onun mutlu olmadığını gösteriyordu...

Çocuk tacizi, çocukları istismar, cilt kanseri, estetik ameliyatı derken, yaşamda her şeye sahip olan adam “mutluluğa sahip olamadan” çekti gitti bu dünyadan...

Bir efsanenin ölümünün arkasından şöyle mırıldanıyordum dün:

“Bana mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?..”



DİĞER YENİ YAZILAR