Haberin Devamı
Hıncal Abi “Fenerbahçe İmparatorluğu kuruluyor” demiş, Özhan Canaydın’ı suçlayarak...
Oysa Hıncal Abi yanılıyor...
Özhan Canaydın’ın gidişiyle, Türkiye’nin üç büyüklerinde bir dönem tamamen kapanıyor ve yepyeni bir “imparatorluklar dönemi” açılıyor...
Fenerbahçe’deki imparatorluğun adı Aziz Yıldırım İmparatorluğudur...
Beşiktaş’takinin adı Demirören İmparatorluğu...
Galatasaray’a da Polat İmparatorluğu geliyor, gelmek üzeredir...
Özhan Canaydın’ın ayrılıp, Adnan Polat’ın Galatasaray’ın başına gelmesiyle 3 büyüklerde Fenerbahçe ve Beşiktaş’la başlayan süreç tamamlanmaktadır...
Galatasaray da aynı gemiye binerek, 3 büyüklerde imparatorluklar dönemi açmaktadır...
Bu gerçeği bugün Fenerbahçe ve Beşiktaş kulüplerinin içindeki herkes biliyor ama söylemiyor...
Galatasaraylılar da Adnan Polat sayesinde yakında öğrenecek... Bu gerçeğin derininde “Kulübe birkaç yıl değil, bir ömür boyu Başkan olma” projesi yatar...
Temelinde Başkan olan kişinin arkasında ailesiyle güçlü bir ekonomik yapıya sahip olması vardır...
Aziz Yıldırım kendisi böyleydi... Arkasındaki dayısı 1 milyar doların üzerindeki servetiyle Türkiye’nin sayılı burjuvalarından biridir...
Aziz Yıldırım Fenerbahçe’ye Başkan olduktan sonra, kulübün borçlanmalarının altına kendi parasını koydu...
Fenerbahçe borçlandıkça bu parayı koyan Aziz Yıldırım’a da borçlandı...
İki seçim dönemi geçtikten sonra öyle bir noktaya gelindi ki, Fenerbahçe’ye Başkan olacak kişi 40-50 milyon doları Aziz Yıldırım’a ayakbastı parası ödemeden bu işe soyunamaz oldu...
Bilinçli para politikalarıyla, Başkan’ın kulüp içindeki tartışmasız icra gücü birleşince, Aziz Yıldırım’ın Başkanlığı bırakması ancak Aziz Yıldırım kendisi isterse mümkün hale geldi...
Yeni kaydedilen binlerce üyeyle, Başkan’ın mali gücü ve kulübe cebinden verdiği borçlardan sonra Fenerbahçe’de kimse Aziz Yıldırım’ın karşısına çıkamaz hale geldi...
Nereden mi biliyorum...
Fenerbahçe’nin eski Başkanları yöneticileri hepsi benim yakın dostum... Fenerbahçe masalarında günlerim, gecelerim, aylarım geçti benim...
Aziz Yıldırım’ın açtığı bu yol Beşiktaş’ın seçilen yeni yönetimini daha doğrusu Başkanlığı’nı da etkiledi... Ne ilginç bir tesadüftür ki, o yeni yönetimin bir üyesi de bendim...
Beşiktaş’ın Başkanı Yıldırım Demirören de Erdoğan Demirören’in maddi ve manevi gücünü arkasına alarak Beşiktaş’ın yeni borçlarının altına kendi imzasını koymaya başladı...
Yıllar içinde, Beşiktaş’a 40 milyon dolar borç verdi Demirören Ailesi...
İş öyle bir noktaya geldi ki, Beşiktaş’a yeni başkan olacak kişi, binlerce yeni delegenin oyunu almak bir yana gelir gelmez, “Başkan Yıldırım Demirören’e 40-50 milyon dolar ödemek zorundaydı...”
Sonra da kendi ya da yönetimin cebinden bir 50 milyon dolar daha koyacaktı ki, takıma ve kulübe birşeyler yapabilsin...
Yani bir defada şakkadanak 100 milyon doları gözden çıkaracaktı...
Kimse kazanacağından emin olmadan böyle bir riski göze alamadığı için, Yıldırım Demirören de tıpkı Aziz Yıldırım gibi Beşiktaş’ın tek gücü oldu...
Özhan Canaydın da Galatasaray’da 80 milyon dolara yakın kefalet verdi... Ancak Özhan Canaydın esasen Aziz Yıldırım veya Yıldırım Demirören tipi bir yönetici değildir...
Serdar Bilgili, Özhan Canaydın’a daha yakındır...
Şimdi Galatasaray’a da Aziz Yıldırım ve Yıldırım Demirören tipi bir Başkan gelmektedir...
Ne dedi Adnan Polat birleşme için yapılan toplantıda diğer Başkan adaylarına:
“Ne kadar para koyacaksınız beyler?..”
Hiç merak etmeyin, Başkan seçilir seçilmez Adnan Polat da kendi cebinden koymaya başlayacaktır Galatarasay’a parayı...
20 milyon, 40 milyon, 50 milyon gözünü kırpmadan Galatasaray borçlanacaktır Adnan Polat’a...
Sonra o da bir nevi imparatorluğunu ilan edecektir Galatasaray’da...
Kabul etmeliyim ki bu yeni düzenin en zor kurulacağı kulüp Galatasaray’dır...
Çünkü orada “Lise”nin müthiş bir lobisi var...
Hıncal Abi, Fenerbahçe’ye takılmış “Fenerbahçe İmparatorluğu kuruluyor” diyor...
“Kulüpler paranın kullanım biçimiyle başkanlığın artık kolay kolay el değiştiremeyeceği impatorluklara dönüşüyor...”
Geç kalmıştı Galatasaray...
Şimdi hepsi aynılar...
