Raporlar kafaları iyice karıştırdı
Adli Tıp, Turgut Özal’ın ölümüyle ilgili 380 sayfalık raporunda “Ölüme neden olabilecek bir zehir tespiti yapılamadı” sonucuna vardı. Ancak ölüm nedeninin de kalp krizi olmadığını belirterek kafaları karıştırdı. Zaman Gazetesi’nin haberine göre, Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na ulaştırılan 380 sayfalık raporun yedinci maddesinde Özal’ın 19 yıl önce kalp krizinden öldüğü iddialarını tamamen çürütecek çarpıcı bilgiler yer aldı. Ölümünden 2-3 ay önce ABD’deki Methodist Hastanesi’nde detaylı bir sağlık kontrolünden geçirilen merhum Cumhurbaşkanı’nın kalbinin sağlam olduğu tespit edildi. Hastanenin resmi yazıyla Devlet Denetleme Kurumu’na (DDK) verdiği raporda Özal’ın ölümünden çok kısa bir süre önce kalbinin sağlam olduğu, çekilen ve kalbin ultrasonografik tektiki olan EKO, EFOR VE Talyum testlerinde minimum risk bulunduğu tespiti yer alıyor. DDK’nın 600 sayfalık rapruna da giren bu bulgular, “ani kardiyak ölüm açısından düşük risk grubunda bulunduğu” da vurgulandı.
Organofosfat mu?
DDK raporunda “Turgut Özal’ın gerek Türkiye’deki gerekse ABD’deki hastane ve laboratuvarlardan toplanan tüm sağlık verilerinin değerlendirilmesi sonucunda; merhumun ölüm nedeni olarak ‘ani kalp ölümü olasılığının’ tamamen dışlanamamakla birlikte ‘uzak bir ihtimal olarak’ görüldüğü, ‘kalp dışı ve özellikle de doğal ölüm nedenleri dışındaki ihtimallerin’ de düşünülmesi gerektiği ve bazı bulguların ise ölüm nedeni olarak ‘organofosfat zehirlenmesini’ (böcek zehiri) de akla getirebileceği ifade edilmektedir” deniyor.
Özal’ın 17 Nisan 1993’te Hacettepe Üniversitesi’nde hazırlanan resmi ölüm raporunda ölüm sebebi, kalbi besleyen artar damarların yavaş yavaş daralmasıyla meydana gelen durum olan “koroner arter ve kalp durması” olarak belirtilmiş, gömme izin kağıdında ise “kalp yetmezliği” olarak yazılmıştı.
2006’daki tespit farklı
Özal’ın ölümü 2006 yılında da soruşturulmuştu. O soruşturma sonunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı raporda Özal’ın zehirlenmediği tespiti yer ve ölüm nedeni olarak kalp yetmezliğinden meydana geldiği belirtilmişti.
Başsavcıvekili Mehmet Çavuşoğlu tarafından, 2 Mart 2006 tarihinde verilen kararda, “Hacettepe Hastanelerince düzenlenen raporların aksine Turgut Özal’ın ölümünün zehirlenme ile bir ilgisinin olmadığı, kalp yetmezliğinden meydana geldiği anlaşıldığından kamu davası açılmasına yer olmadığına” karar verildiği kaydedilmişti. Hacettepe’nin arşivindeki Özal’a ait 2378990 sayılı dosyanın incelenmesinin ardından savcılığın hazırladığı raporda şu ifadelere yer verildi: “Hastaneye yatırılışından ölümün gerçekleştiği ana kadar sadece kalple ilgili tedavi yöntemlerinin uygulandığı, zehirlenmeyle ilgili herhangi bir tedavi yapılmadığı anlaşılmıştır.”
