Gazete Vatan Logo

Papa ölüm döşeğinde (2)

Yaşadığı bir dizi sağlık sorununun ardından artık ölüm döşeğinde bulunduğu açıklanan Papa II. Jean Paul, kilise tarihinin tek Polonyalısı

TÜRKİYE'YE ZİYARETİ
1978 yılında Papa olan II. Jean Paul'ün ilk yurt dışı gezilerinden biri Türkiye oldu. 1979'da Türkiye'yi ziyaret eden Papa, Vatikan'daki Türkiye Büyükelçisi'ne yazdığı mektupta bu seyahatini, "Ülkenize yaptığım ziyaret, sizlerin farklı kültürler arasındaki ruh uyuşumu olarak tanımladığınız, değişen bir dünyada farklı kültürlerden insanların bir arada nasıl yaşabileceğini bizzat görme imkanı tanıdı. Ziyaretim, topraklarında Hıristiyanlığın doğuşunun ilk tohumlarının atıldığı ülkeye saygılarımı sunma imkanı da sağladı. Aziz Paul burada doğmuştu, İncil'i yazan diğer Azizler de bu topraklardan geçmişti. Hıristiyanlık inanışını şekillendiren ilk Konseyler bu topraklarda yapılmıştı. Yaptığım ziyaret sırasında Türkiye'nin sadece tarihine değil, millet olarak günümüzde başardıklarına da hayran kalmama neden oldu" diyerek özetliyordu.

SUİKAST
13 Mayıs 1981'de halka hitap etmek için San Pietro Meydanı'na gelen Papa II. Jean Paul, saat 17.17'de duyulan 4 silah sesinden sonra sekreteri Stanislao'nun kollarına düştü. Daha önce Milliyet gazetesinde "Papa'yı öldüreceğim" iddiaları yer alan suikastçı Mehmet Ali Ağca, olaydan kısa süre sonra Venedik Meydanı'nda tutuklandı. Ağca'nın kurşunlarından 2 tanesi Papa'ya, 2'si turist kadınlara isabet etti. Papa, Agostino Gemelli Hastanesi'nde acilen ameliyata alınarak pankreasına isabet eden 2 kurşun çıkarıldı. Ağca'nın 1981'de başlayan Rebbibia Hapishanesi macerası 2000 yılına kadar sürdü. Papa, suikast girişiminden 2 yıl sonra Ağca'yı hapishanede ziyaret ederek affettiğini bizzat söyledi. Bu ziyaretten sonra Ağca ailesiyle Papa arasında özel ilişki doğdu. II. Jean Paul, Ağca'nın annesiyle 1987-1994, ağabeyiyle ise 1996 -1997 arasında olmak üzere ikişer kez görüştü. Bu görüşmelerinde Ağca ailesi, Papa'dan, Mehmet Ali Ağca'nın Türkiye'ye gönderilmesi için yardım istedi. Ağca'nın iyi halden hapis cezası kademeli olarak bin 305 gün kısaltıldı. Ağca, 1999 yılında Papa'ya bir mektup yazarak, 2000 yılında gerçekleşecek Jübile'den önce Türkiye'ye gönderilmesi için araya girmesini istedi. Ağca bu mektuptan kısa süre sonra Türkiye'ye gönderildi.

PAPALIĞIN TARİHÇESİ
Katolik dünyasının en büyük dini otoritesi olan Papalığın kuruluş temelleri M.S. 2. yüzyıla dayanıyor. Roma İmparatorluğu döneminde oluşan ilk küçük Hıristiyan cemaatleri, başlarındaki papaz tarafından yönlendiriliyorlardı. Papazla birlikte her cemaatin bir deconi bir de şeytan çıkarıcısı olurdu. Bu kişiler arasında hiçbir hiyerarşik ayrım yoktu. Roma İmparatorluğu içinde Hıristiyan cemaatlerin büyümesi ve güç kazanmasıyla daha sağlam bir organizasyona ihtiyaç duyuldu. Önce piskoposlar sonra da başpiskoposlar ortaya çıktı. Hz. İsa'dan sonra 4. yüzyılda bölge piskoposlukları oluştu ve bu yüzyılda Hıristiyan aleminde 5 önemli başpiskoposluk vardı; 'Roma, İskenderiye, Costantinopolis (İstanbul), Hatay ve Kudüs'. Bu arçiveskovların kendi içlerinde kabul ettikleri doktrinler bölgesel kabul ediliyor, biraraya gelerek aldıkları kararlar "ekümenik" tabir ediliyordu.

İLK PAPA: AZİZ PETER
V. yüzyılda büyük tartışmalar sonrası Roma'da ilk cemaati kuran Aziz Peter, primus inter pares (ilk papa) kabul edildi. Onun ardılı olan Roma Piskoposu'nun, ekümenik Katolik Kilisesi'nin başkanı olması kararı alındı. Papalık unvanı bu şekilde doğmuş oldu. Ancak bu birlik, zaman içinde Papa'nın yetkisini tanımayan Hıristiyan grupların ayrı mezhepler kurmasıyla bozuldu. Papa diğer mezhepler tarafından da saygı görse de sadece Katolik mezhebi mensupları tarafından "ruhani lider" ve "kilisenin çobanı" olarak kabul ediliyor.

Teorik olarak herkes Papa olabilse de uygulamada sadece Kardinaller Papa olabiliyor. Kardinaller tarafından düzenlenen ve Conclave denilen törenle, herhangi biri "Hazreti İsa'nın vikarı" gösterilebilir ve 'Veskov' ilan edilerek Papa unvanını alabilir. Ancak teoride mümkün olan bu uygulama pratikte pek kullanılmıyor. Conclave töreni için bir araya gelen Kardinaller, kendi aralarından uygun gördükleri birini Papa seçiyorlar. 1378-89 yılları arasında Papalık yapan VI. Urban'dan bu yana sadece kardinaller Papa oluyor.

CONCLAVE TÖRENİ NEDİR?
Papa öldükten sonra yerine yenisinin seçilmesi için yapılan törene Conclave deniyor. Dünyanın dört bir yanındaki 75 yaş ve altı Kardinallerin katıldığı Conclave, latince Cum (ile) Clavis (anahtar) kelimelerinden geliyor. Kardinallerin tamamen "Kutsal Ruh" tarafından yönlendirildiğine inanılan bu süreç boyunca dünyayla tamamen bağlantıları kesilerek Vatikan'ın içinde Conclave için ayrılan 2 katlık bölüme kilitleniyorlar.

Kardinaller, Conclave alanında kendilerine ait hücrelerinde istihareye yatarlar. Birbirleri ve dışarı ile haberleşmeleri imkansızdır. Conclave işlemlerine, Papa'nın ölümünü izleyen 10 gün içinde başlanır. Öncelikle Papa'nın alnına 3 kez dokunularak vaftiz adıyla çağrılır. Papa'nın ölümü ilan edilerek, bu otoritenin unvanını simgeleyen "Balıkçı Yüzüğü" (İlk Papa sayılan Aziz Peter balıkçı olduğundan) çıkarılarak, her papanın kendine özel mührü kırılarak Papa'nın ölümü resmileştirilir.

OYLAMA KAĞITLARI YAKILIYOR
Kardinaller Conclave boyunca bir sabah bir akşam olmak üzere 2 kez oylama yaparlar. Her oylamanın sonunda eğer bir sonuca varılamadıysa, oylama kağıtları saman karıştırılarak dumanı siyah çıkacak şekilde yakılır ve duman, oylamanın yapıldığı Sistin Şapeli'ne yakın bir pencereden dışarı verilir. Siyah duman, hala Papa'nın seçilemediği anlamına gelir. Oylama sonuca ulaşınca kağıtlar saman karıştırılmadan yakılır ve çıkan beyaz duman, yeni Papa'nın seçildiğinin müjdesi olur. Oylama sonucunda 2/3lük çoğunluk sağlandıysa, kardinallerin oturdukları sandalyenin başlıkları çıkarılır, sadece Papa seçilmiş olan kardinalin sandalyesinin başlığı bırakılır. En fazla 120 Kardinal seçmelere katılabilir. Kardinallerin Papa'nın hayatta olduğu dönemde yerine kimin geçeceği hakkında anlaşma ya da görüşme yapması kesinlikle yasaktır.

Haberin Devamı