İstanbul Sokakları hata yaptı

İlk bölümünde bize bir masal anlatırsa kazanacağını yazmıştım İstanbul Sokakları’nın... Ancak ikinci bölüm gösterdi ki, bize masal anlatmanın yanından bile geçmeyen, imkânsız aşk temasını işlemek için kurulan hikâyeyle kanal değiştirmemize neden olan bir iş olmuş İstanbul Sokakları. Nazlı’nın kalp nakli olmak zorunda kalması ve yakında ölme ihtimali olması Fırat’la ilişkisi için yetirince imkânsızdı. Üzerine bir de babasının Fırat’ın annesini öldürüp kalbini kızına nakil ettirmesi aşkı daha imkânsız kılmadı. Projeyi izlenmesi imkânsız bir hale getirdi. Beni seyirci olarak ciddi anlamda rahatsız etti. Neden mi? Çünkü bu ülkede iki kutsal kavram vardır. Bir anne, diğeri evlat. Bir hikâye anlatacağız diye; bir evladın yaşaması için bir anneyi öldürmek o diziyi bir masala değil, vahşete dönüştürmüş. Bu reytinglere de yansımış. Dizi ilk bölüm reytinglerine göre ortalama 0.50 reyting kan kaybetmiş. Bu da sıralamada İstanbul Sokakları’nı aşağıya çekmiş.

Pelin için izliyorum

Romantik komedileri çok sevdiğimi artık herkes biliyor. Tatlı İntikam’da cumartesi akşamları izlediğim diziler arasında yerini aldı bile. Ama beni ekrana bağlayan ne hikâye, ne de reji. Pelin’i takip etmek için Tatlı İntikam’ı izliyorum. Leyla Lydia Tuğutlu’yu televizyona düştüğünden beri tanırım. Bugüne kadar ki, en iyi performansını sergiliyor Tatlı İntikam’da. Onun durum komik hallerine bayılıyorum. Çok iyi bir romantik komedi yüzü oldu. Umarım bunu avantaja çevirir.

Haberin Devamı

Kıskançlık krizi devam etmeliydi

Kiralık Aşk başladığından beri Ömer’de Defne’yi kıskansın diye defalarca yazdım. Cuma akşamı ekrana gelen bölümde de, buna şahit olduk. Ama kısa sürdü. 15 dakikada çözülen bir mesele oldu. Senarist Meriç Acemi’den özel isteğimdir. Fikret Galo bir karakter olarak durup, Defne ve Ömer arasında bir çatışma unsuru oluyorsa, başka bir karakteri de Ömer’e tehdit olarak en azından bir bölümün sonuna kadar izlemek isterim. Kıskançlık krizi romantik komedilerde candır.

Emeklerine sağlık!

Sosyal medya işlerinden hiç anlamayan biriyim. İlk kitabım Boşan da Gel’in sosyal medyasını yürütmesi için B1 Digital’in sahipleri Bahadır Çakar ve Gökhan Mercanoğlu’yla tanıştığımızda onlara da sorduğum sorularla ne kadar cahil olduğumu anladılar. Ama hiç yılmadılar. Hikaye anlatımı, yaratıcı fikir oluşturmak, pazarlama yaklaşımı, ölçümleme, markaya bağlılığı artırıcı ve markanın satışlarını arttırabilecek kampanya fikirleri oluşturma ve teknoloji üzerine bana workshop bile yaptılar. Bahadır Çakar, Gökhan Mercanoğlu ve Fulya İnandıklı gerçekten çılgınlar. Onlarla çalışmak ayrıcalıkmış. Hayatımda ilk defa benim için benden fazla çalışan ve daha fazla kafa yoran bir ekiple bir araya gelmiş oldum. Onlar bir yandan şirketler, diğer taraftan filmler, konserler, yazarlar, çizerler, ünlülerin dijitalde kendilerini nasıl pazarlayacağını geliştirirken, Boşan da Gel için de şahane bir sosyal medya yönetimi geliştirdiler. Emeklerine sağlık!

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR