“İnadına Kılıçdaroğlu” mu?

Haberin Devamı

CHP’nin serüveni polisiye tadında... Baykal’ın kesinlikle geri döneceğini düşünenlerdendim. Geri dönmemesini sürpriz değil, mucize sayıyordum. Çünkü 1999 seçimleri sonrasında yaşananların en yakın tanıklarındanım. Baykal günlerce düşünüp sonunda isteksizce başkanlıktan ayrılmış, koltuğuna geçici gördüğü Altan Öymen’in seçilmesini onaylamıştı!.. İlk fırsatta aday oldu. Planladığı gibi koltuğuna döndü... “İnadına Baykal, inadına sol” sloganı 1999’un saçmalıklarındandır. Kendisine güvenmediğinden oy vermeyen halkla mı, yoksa muhalifleriyle mi inatlaştığı hiç anlaşılamadı!..

Ancak bu kez Baykal’ın manevrası tutmadı. Hesapça Baykal örgütün yoğun talebiyle gıyabında aday gösterilecek, coşkuyla seçilecek ve mecburen(!) genel başkanlığa dönecekti.. Hamam ve tas değişmeyecek ama Baykal komplonun üzerine gidileceğini vurgulayacak, saldırıların atlatılacağını ilan edecek, kaset mağduriyeti telafi edilecek, CHP’nin kurumsal şemsiyesi altında kişisel aklanma sağlanacaktı!..

Gençleri Baykal’ın evinin önünde toplayarak bağırtmak, açlık greviyle süslenen bacanak belediye başkanının hısım akraba desteğinden öte politbüronun kurgusuydu. Çeşitli yörelerden getirtilen gençlerin cılız gösterisinde “inat sloganı” gene devreye sokulmuştu. Ama Baykal’ın evdeki hesabı son anda kişisel veya kurumsal endişelere takıldı!

***


Yarın başlayacak Kurultay’da Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkan seçilmesi henüz kesin değil. Seçilirse, bir hafta önce düşünülemeyen bu gelişme artık sürpriz değil, bir tür mucize sayılmalıdır!.. Çünkü örgütü tüzük değişiklikleriyle kötürüm edilmiş, milletvekilleri tek seçicinin icazetiyle TBMM’ye girmiş bir partinin kararları demokratik dinamizmin ürünü olamaz!.. Hakkını yemeyelim. Baykal kazaya uğramamış olsa veya kasete rağmen istifa etmese, hatta istifasından sonra kurultaya katılma ve aday olma kararı alsa, kimse karşısına çıkamazdı.

Kılıçdaroğlu’nun adaylığında temel rolü Baykal’ın yakın ve kadim dostu Genel Sekreter Önder Sav’ın üstlendiği açık!.. Ancak akıllara takılan sorular var. Sav partiyi donuklaşmış görüntüsünden ve kaset olayının yıpratıcı etkilerinden korumak adına mı Baykal’ın dönmesine karşı çıkmıştır?

Sadece örgütün değil, CHP’li kamuoyunun da nabzını iyi tutması ve Baykal karşıtlığını algılaması mı, parti çıkarını dostluğunun önüne geçirmiştir? Yoksa kişisel faktörler mi ağır basmıştır? Bilinmiyor..

Halk Partisi’nin halktan kopuk MYK üyeleri anlaşılan partiden çok, borçlu oldukları Baykal’a sadakati yeğlemişlerdir. Ancak Baykal da herhalde anlamıştır ki, milletvekillerinin çoğu, üzerlerindeki minnet ipoteğine rağmen sonuçta kolayca saf değiştirebilmektedir. Politika girdabının sarmalı kariyerlerini atanmaya endekslemiş çoğunluğu esir alır. Bu, gerçek parti içi demokrasiyi katleden tüm parti despotlarına ders olmalıdır!.. “İnadına Kılıçdaroğlu” slogancıları Gandi Kemal’i de tuzağa düşürebilir! Kâzib şöhretler korosu hizmete hazır olduğunu seslendirmeye başladı bile...

***


CHP’nin umudu Kılıçdaroğlu’nun politikadaki seçenek arayışını yanıtlayabilmesidir.. Baykal CHP’yi değişim karşıtlığında markalaştırmıştır! Sav’ın bu günahtaki “ortaklık payının oranı” seçilirse Kılıçdaroğlu’nun başarısını belirleyecektir. Ayrıca Baykal’ı tercih ettiği bilinen R. T. Erdoğan seçimi muhtemelen zamanında yaparak, Kılıçdaroğlu’nun performansını izleyecek, karşı ataklar planlayacaktır.

Dahası Baykal kirletilmiş, ihanete uğramış bir görüntüyle politikadan uzaklaşmayı içine sindirecek kişilikte değildir. Savaşçıdır. Hiç kazanmasa da Erdal İnönü’nün karşısında üç kez aday olmuştur! Karizması, demagoji yeteneği, deneyimi ile ne zaman ne yapacağı kestirilemez!.. Nitekim kasetin sürpriz bilirkişi yorumu Kurultay’ı karıştırabilir.

Kılıçdaroğlu’nun işi zor görünüyor. Kurultay’da artık farklı görüşlerin çatışacağı tahmin edilebilir. Kuşkusuz seçimi etkilemese de yeni bir tartışma gündemdedir...

DİĞER YENİ YAZILAR