Selam verdik borçlu çıktık!

Bir saat canlı müzik, 2 şişe içki ve sağdan soldan çarpan insanlar... Bedeli ise 4000 TL... Yanlış okumadınız! Yazıyla; dört bin Türk lirası! Mekan; Levent’in ara sokaklarındaki Vitrin... Sahnede kimin olduğunu söylemiyorum, zira onun hiçbir suçu yok... Bu durumla, sanatçılığının yargılanmasını istemem... Önce sığmamızın imkanı olmayan bir yere, sığışmamızı beklediler... Baktık servis de yetişmiyor, ‘Bari şişe verin, biz dolduralım‘ dedik... Çok da değil, 2 şişe... Hesap, kişibaşı fiks ve bahşiş diye diye, bize o parayı ödettiler... ‘Patrona gösterin‘, ‘Bir yanlışlık vardır‘ dedik. Gidip gelip, ‘Patron gördü‘ ‘Hesabınız normal‘ diye bir de ders verdiler! Anlaşılır gibi değil! Zaten limitsiz içkinin parasını aldığın insanlardan, nasıl tekrar şişesinin parasını istersin? Ya da bir saatte, 2’şer kadeh içtiğin bir mekanda böyle bir hesap ödersin! ‘İçki satmak günahtır‘ fikrine katılmam... Ama su bile satsan, insanları böyle kandırmak günahtır bence!

Galata’nın yenisi Le Fumoir

Önceki yazılarımda da bahsetmiştim; Galata’nın gelişmekte olduğundan... Salaş mekanlardan tutun, genç kafelerine kadar kendine has bohem bir ortamı vardır. Bu aralar ise daha lüks restoranlar da açılmaya başladı. Bunlardan biri de; Georges adındaki butik otelin en üst katındaki Le Fumoir... Fransız mutfağının ev yemeklerini, kaliteli servisle birleştirmişler. Mekanın sahibine sorarsanız; çocukken ananesinin yaptığı yemekleri sunuyorlar. Hakkı da var...

Haberin Devamı

Zira başka bir ülkenin mutfağı bile olsa, aile büyüğü bir kadının yaratıcılığından yola çıkıldığını hissediyorsunuz. Terası, tarihi yarımadanın bütün manzarasına hakim... Bahar ayları geldiğinde, hangi köşede oturacağımı bile seçtim diyebilirim!

Müzikler caz ağırlıklı... Belirli günlerde, aynı tarzda canlı programlar da yapıyorlar. Lezzeti, servisi ve manzarasıyla, akılda kalan bir restoran...

En değişken mönü

İstanbul’un gelişmekte olan semtlerinden biri de; Yeniköy... Son deneme fırsatımız olan yer ise; Circle... Denize sıfır, manzara malum... Her ziyaretinizde belli siparişler vermeye kalkmayın! Mevsimine göre her hafta mönü değiştiriyorlar. Şefin o dönemki tercihlerine güvenmeniz gerekiyor... Pişman olacağınızı sanmıyorum... Çünkü mekanın yeni işletmecisi, Avrupa’da defalarca Michelin Yıldızı alan restoranlarda müdürlük yapmış. Bir bildiği vardır herhalde... Başlangıçlarda balkabağı çorbası soframızın tercihi oldu. Devamında ise enginarlı ıstakoz kavurma... Tatlılarınsa hepsinden söyledik, artık tercih sizin... Hele bir de yakınlarda yaşıyorsanız, kaliteli sofraları semtten ayrılmadan kurabileceğiniz bir lezzet köşesi... Mekan 50 kişiden fazla kuver almadığı için, bu butik mutfakta daha az beğenmeme riskine sahipsiniz...

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR