Teşvik bile olabilir

Hükümet baskılara dayanamadı ve terörle mücadele yasasını ortaya çıkardı. Bu yasayla getirilen maddeler, aslında Türk Ceza Kanunu'nda bulunan suçlarla ilgilidir

Haberin Devamı

Hükümet baskılara dayanamadı ve terörle mücadele yasasını ortaya çıkardı. Bu yasayla getirilen maddeler, aslında Türk Ceza Kanunu'nda bulunan suçlarla ilgilidir.

Anlaşıldığı kadarıyla bazı suçların tanımı biraz daha genişletilmekte ve cezalar ağırlaştırılmaktadır. Bu yasa çıkmış olsaydı, örneğin Diyarbakır'da geçen Nevruz törenine katılan on binlerce kişi "terör örgütüne destek" suçlamasıyla hapse atılabilecek ve ağır cezalara çarptırılabilecekti.

Bu tür yasalarla ilgili önemli bir soru vardır: Ne ölçüde uygulanabilir?

Böyle yasaları istediğiniz gibi çıkarabilirsiniz, ama uygulamaya kalktığınızda, on binlerce kişiyi tutuklamak durumunda kalacaksanız yasa "boşa düşmüş" olur.

Türkiye'nin Kürt sorununu çözmesi ve terör belasını savuşturmasıyla ilgili atılabilecek gerçekçi adımlar arasında ağır yasalar, ağır cezalar, yeni suçlar tanımlamak, cezaları artırmak asla bulunmamaktadır.

1980'de yaşananları hatırlamak bile bu gerçeği gösterecektir. Ortaya PKK gibi bir terör örgütünün çıkmasının sorumluları 12 Eylül askeri yöneticileridir. Bunların yürüttüğü ağır baskılar, Diyarbakır askeri cezaevinde yaşananlar PKK gibi bir örgütün ortaya çıkmasının bütün şartlarını yaratmıştır.

Tehlikeli yol
Hâlâ bunu görmeyip yeni yasalarla bu sorunların çözülebileceğini sanmak için dünü hiç bilmemek, bugünü hiç anlamamak gerekir.

1980'de sıkıyönetim, daha sonra da olağanüstü hal vardı. Ve PKK büyüdü, büyüdü, bugünkü durumuna geldi. DEP vardı kapatıldı, insanlar hapse atıldı; HEP vardı, kapatıldı, yine insanlar hapse atıldı; sonra HADEP vardı, sonra DEHAP vardı, şimdi ise DTP var. Bu partileri kapatmanın, kuranları hapse atmanın da hiçbir derde deva olmadığını görmek, eğer gerçekten çözüm aranıyorsa şarttır.

1980'den bu yana asker ve sivil yöneticilerin izlediği Kürt politikalarının tümüyle başarısız olduğunun kanıtı bugünkü durumdur.

AKP hükümetinin yine eski ve sonuçsuz ya da istenenin tam tersi sonuçlara yol açan politikalara dönmesinin uluslararası toplum nezdindeki anlamı da farklı olacaktır. Bu politikaları belirleyenler görmelidir ki, uzun süredir Kürt sorunu Türkiye'nin bir iç sorunu olmaktan çıkmış, bölgesel ve uluslararası bir soruna dönüşmüştür.

Türkiye 80'li ve 90'lı yıllarda en ağır terörle mücadele yasalarını çıkardı, uyguladı, hapisaneler doldu taştı ama sorunun çözümünde bir arpa boyu yol alınamadı.

Hükümetin tekrar ağır yasalardan medet umması bugünkü sorunun ne olduğunu kavramamasıyla ilgilidir. Kulakları tıkalı, gözleri kapalı Ankara eğer bu yasalarla sorunun yine çözümsüz noktalara taşımasına katkıda bulunacaksa, bilinmelidir ki asıl tehlikeli noktalar bu yolun ucundadır.

DİĞER YENİ YAZILAR