Nevruz ateşi

Abdullah Öcalan, PKK’nın silah bırakması için kongre toplamasını isterken, ortaya koyduğu “on maddelik tartışma gündemi” de bekliyor.

Beklemesi de doğal, çünkü bu tartışılacak on maddenin çoğunluğu ancak silahların susmasının ardından tartışılabilecek konular ve bunlar aslında “pazarlık” konuları da değil.

On maddeden beklenen, Kürt kimliğinin ve bütün kimliklerin eşit vatandaşlık güvencesi, siyaset hürriyeti, yönetime katılma yollarının açılmasıdır.

Bunların hepsi de, Türkiye’nin koşulları içinde ihtiyacı tartışmasız olan demokratikleşme maddeleridir.

Barış sürecinin, toplumda, yüzde 70 gibi yüksek bir oranda destek görmesi, demokratikleşme hamlelerinin de onayı ve desteğidir.

Bu da, bu maddelerin tartışmasının, toplumun desteğinin artırılmasının silahların gölgesinde yapılamayacağı anlamına gelir.

Abdullah Öcalan, ilk Nevruz’da, silahlarla alınabilecek yolun sona erdiğini söylediğinde Türkiye’nin hemen bütün Kürt vatandaşları bunu onaylamıştı.

On madde, demokratikleşme sürecinin önemli bir yanının ifadesi olduğuna göre ve Öcalan’ın ilk tespiti geçerli olduğuna göre, bu süreçte silahların asla yeri yoktur, olamaz.

Haberin Devamı

Yalçın Akdoğan’ın söylediği gibi “Nevruz ateşinde silahların yakılması” sözünün hayata geçmesi, siyaset alanında sadece demokrasi tartışmalarının var olması anlamına gelir. Ve silahların gölgesinin olmadığı bir ortam her zaman demokrasi savunucularının daha kuvvetli olduğu bir siyaset ortamıdır.

Kandil’den son gelen seste, Abdullah Öcalan’ın silahların bırakılması kararının alınacağı kongreye Abdullah Öcalan’ın bizzat katılması talebi geldi.

Bu talebi aslında Öcalan’ın görüntülü olarak kongreye ve bütün Türkiye’ye hitap etmesi beklentisinin bir tür pazarlığı olarak görebiliriz.

Gerçekte bunun da bir pazarlık alanı olmasına gerek yoktur, eğer Öcalan’ın görüntülü hitabı bütün kuşkuları dağıtacak ve silahların bırakılması için herkesi ikna edecekse, bunda sakınca aramak yerine hemen yerine getirmenin yomunu bulmak en doğrusudur.

Silahların Nevruz ateşinde yanmasına bu kadar yaklaşmışken, gereğini yapmamanın hiçbir gerekçesi olamaz.

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR