Keşke Yaşar abi görseydi

Çağrı uyduruk bir “tarihi çağrı” değildir, gerçek bir “tarihi çağrı”dır.Cumhuriyet tarihinin en uzun ve en kanlı Kürt isyanını başlatan, otuz yıldan fazla bu isyanı yöneten kişi, örgütüne silah bırakma çağrısı yapmıştır.

Barış sürecinin, “kardeşlik projesi” olarak ilk işaretini veren siyasi iradenin beklediği nihai karşılık böylece gelmiş ve sürecin en son aşamasına, savaşsız ve kansız bir demokrasi hamlesi aşamasına geçilmiştir.

Barış sürecinin gerçekleşebilmesinin koşullarını geçen on iki yılda sağlanmış demokratik gelişmeler oluşturmuştur.

Çağrı yapıldığı andan itibaren, rahatsızlık ifade eden iki çevreden MHP tarafının tavrını anlamak kolaydır. MHP en büyük siyasi ve toplumsal dayanağını kaybetmek üzeredir.

Rahatsız olanların bir kısmı hemen süreçte “çatlak” aramaya başlamış, Kandil’in Abdullah Öcalan’ın çağrısına uymaması halinde “biz demiştik” deme hazırlığına girişmiştir.

Meseleyi, Abdullah Öcalan’dan daha iyi bildiği, daha iyi tahlil ettiğine inanmış olanların halleri ancak psikolojik deyimlerle açıklanabilir.

Haberin Devamı

Türkiye’nin en temel sorunun çözümü yolundaki ilerlemeleri de sadece Tayyip Erdoğan karşıtlığı gözlüğüyle görmeye alışmış olanların “Öcalan’ın kendilerine ihanet ettiği”ni düşünmeleri de yine siyasi kavramlarla açıklanabilecek bir hal değildir.

Yaşar Kemal ağabey, dünyaya veda ettiği sırada silah bırakma çağrısının yapılmış olması, ömrünü barış ve insanların iyiliği için tüketmiş bir insan için büyük anlamlar taşıyor.

Yaşar ağabey, keşke uğruna o kadar çaba gösterdiği barışın bu kadar yakınlaşmasını görebilseydi. Görseydi, o coşkulu kahkahalarını atar, bunların sırtına vurarak “üzülme ulan, barış oluyor diye üzülmek ayıptır” derdi.

Barış sürecini başlatmış ve tamamlanma aşamasına getirmiş olanlar, bunun onuru ve gururunu yaşayacaklar. Siyasi olarak doğru tavırda durmanın nemalarını da yaşayacaklar. 1925’ten beri patlayan silahların susmasını sağlamanın onuru gerçekten büyüktür. Değil mi Yaşar abi?

DİĞER YENİ YAZILAR