İç savaş mı? Yok artık!

Yaşadığımız travmalar hiçbir toplum için hafif değildir. Gelecekle ilgili güven duygularının ağır şekilde zedelenmesi de zihinleri fazlasıyla savuruyor.

Bir yangının içine çekildik, beklemediğimiz bu yangında duygularımız sivriliyor, mantıklarımız zorlanıyor.

Hala teşhis sıkıntısı içinde olduğumuz için yedi düvelden kuşkulanıyoruz, kimseye güvenmiyoruz, dostumuz kalmadığını düşünüyoruz.

Dostlarımızı kaybetmekte kendi kusurumuz olup olmadığını düşünme, tartışma aşamasını geçmiş gibi yapıyoruz.

Sanki bütün aşamaları geçtik de, cehennem senaryosuna, iç savaş senaryosuna gelmişiz gibi sesler çıkarmaya da başladık.

Bu noktaya nasıl geldiğimizi düşünürsek konuşmaya değer bir şeyler de bulabiliriz. Bu noktaya bir günde gelmedik, bazı şeyleri yıkarak veya onarmayarak geldik.

Bir futbol maçında yüzlerce polis güvenliği sağlamak için bulunuyor. Neden? Çünkü keyifli bir eğlence alanını, statları savaş alanına çevirdik. Futbolu bile bir çatışma malzemesi yaptığımız için o polisler hayatlarını kaybettiler.

Haberin Devamı

Liderler, olayların arkasından sürüklendikleri zaman, verilmiş rolleri oynadıkları zaman lider olmazlar. Toplumlarına, insanlarına daha iyi bir hayat sağlayacak keskin virajları aldırabildikleri için lider olurlar.

Toplumlara daha iyi bir hayat sağlayacak keskin viraj da asla savaş ortamı içinde yaşamak, iç savaş korkusuyla yaşamak, savaş tahrikçilerine alan açmak değildir.

Şuursuzlar da gerçek düşmanlar da şu anda kendilerine çok uygun alanlar buldular, rahatça oynuyorlar.

Bizi sürüklemek istedikleri cehennem senaryosuna düşmemek için zihniyet devrimine her zamandan fazla ihtiyacımız var.

Zihnimiz fazla açık olmadığı için, dört yılda “yurtta barış cihanda barış” noktasından “yurtta savaş cihanda savaş” noktasına geldik.

“Bıçak sırtında” olduğumuzu söylersek de abartmış olmayız. Bıçağın bir yanında kanlı savaşlar, cehennem senaryoları var. Diğer yanında ise barış endeksli siyasi hamleler var. Bu kadar basit bir seçimin kıyısındayız.

DİĞER YENİ YAZILAR