Zanlının kimliğini gizlemek

Okurlarımızdan gelen katkılar arasında bir nokta sürekli tekrarlanıyor. Bu nokta, zanlının kimliğinin gizlenmesi meselesidir.

Haberin Devamı

Okurlarımızdan gelen katkılar arasında bir nokta sürekli tekrarlanıyor. Bu nokta, zanlının kimliğinin gizlenmesi meselesidir.

Volkan Kurt adlı okurumuz “Üç Büyüklerin Barbie diyaloğu” başlıklı haberde yer alan bir kadının adının Aylin C. olarak kısaltılmış olmasının sorunu çözmediğini, çünkü haberde bu kişinin oynadığı dizinin adı verilerek kim olduğunun aslında söylenmiş olduğunu belirtiyor. Aynı haberde, Aylin C. yerine bir başka dizi oyuncusunu fotoğrafı kullanılmış.

Her türlü soruşturmada sanık olmamış kişilerin kimliklerinin belirtilmemesi yasal olarak da uyulması gereken bir kural. Aynı kişi “sanık” konumuna geçtiği, yani yargıya sevk edildiği zaman ise kimliğinin açık olarak belirtilmesinde etik ve yasal açıdan herhangi bir sakınca bulunmuyor.

Bu konuda, basınımızın tümünde uzun yıllar boyunca çok “rahat” davranılmış, hatta bir konuda ifade veren kişilerin kimlikleri bile sanık gibi açıklanmıştır. Bu uygulamanın sonucu da, haberlerde adı geçen kişilerin durumlarının kamuoyu tarafından gerçek durumun dışında bir konumda algılanmasıdır.

Onca yıl özen gösterilmemiş bir konuda çok hızla ve birkaç yasa maddesi değişikliğiyle işleyişin düzene girmesi kolay değildir. Bunun için kuşkusuz gazetelerin kendilerini denetlemelerinin yanı sıra okurların da eleştirilerini sürekli aktarmaları gerekir.

***


Volkan Kurt’un yazısının sonunda da bir başka değinme yer alıyor: “Birkaç gün önce, dolandırıcı polis haberinizde ‘fotoğraf Hürriyet gazetesinden alınmıştır’ diye kaynak göstermiştiniz. Bu tür kaynak göstermeler çok memnun etmektedir. Özellikle bilim ile ilgili haberlerde, haberin uydurma olmadığını takip edebilmemiz ve merak edersek devamını okuyabilmemiz açısından kaynak gösterilmesi çok önemlidir ve gereklidir... Vatan her durumda kaynak göstererek farkını ortaya daha açık koymalı, Türkiye’de gazeteciliğin seviyesini bir basamak daha yükseltmelidir.”

Okurumuzun tespiti son derece yerindedir ve gazeteciliğin en temel ilkelerinden birinin de ülkemiz medyasında zaman zaman çiğnendiğini hatırlatmaktadır.

Her haberde kaynak göstermek şarttır, çünkü okur her haberin kaynağını bilmek durumundadır.

Bu uygulamanın gazete için ayrıca bir de “güvenlik” açısından önemi vardır. Haberlerin kaynakları açık olarak belirtildiğinde, kaynaktan gelen ve kontrol sırasında anlaşılamayacak herhangi bir yanıltma söz konusu ise, gazete kendisini gereksiz yere bu yanıltmadan ötürü bir sorumluluk altına sokmamış olur.

NOT: Okur temsilcisi köşesine gelecek iki hafta için ara veriyoruz. Okay Gönensin’in günlük yazıları ise devam edecektir.

*****


Özel hayat tartışması
Bazı okurlarımız, geçen hafta burada konu edilen “Ali Kırca’ya tuzak” haberi konusunda “taraflı” görüş belirttiğimizi savunan yazılar gönderdi. Biz, söz konusu olayın tümüyle özel hayat kapsamına girdiğini ve yayınlanmaması gerektiğini söylemiş, internet sitelerinde söz konusu kasetin yayılmasının da gerekçe olamayacağını belirtmiştik.

Yine, “nasıl olsa başka gazete haber yapar” şeklinde bir rekabet mantığının da bu tür haberlere gerekçe olmayacağını belirtmiştik.

Bunları tekrarlamamızın nedeni, olayda adı geçen kişi bir meslektaşımız olduğu için böyle yazdığımızı düşünen okurlarımızın görüşleridir.

Haberdeki kişi ister bir gazeteci olsun isterse köfteci olsun ya da manken olsun, özel hayat kavramı içine giren herhangi bir olayın haber yapılması gazetecilik etiğine aykırıdır.

DİĞER YENİ YAZILAR