Ali Kırca'ya tuzak

Geçen hafta gelen okur katkılarının büyük çoğunluğu "Ali Kırca'ya seks tuzağı" haberiyle ilgiliydi

Haberin Devamı

Geçen hafta gelen okur katkılarının büyük çoğunluğu "Ali Kırca'ya seks tuzağı" haberiyle ilgiliydi. Okurlarımızın tümü haberle ilgili olarak olumsuz görüş belirtiyor ve "özel hayat" kavramı bakımından bütün medyadaki yanlışları eleştiriyordu.

Bu katkılardan bazılarının oldukça ağır bir üslupla kaleme alınmış olması da ayrı bir konu. Okurların eleştirilerini küfür dolu satırlarla yazmaları da temel etik ilkelerinin hiçbirine uymuyor.

***

Ali Kırca ile ilgili haber, konunun özellikle internet sitelerinde yaygınlaşmasının ardından yapılmıştır. VATAN yazı işleri, çok sayıda kişinin öğrenmiş olduğu bir haberin artık "aleniyet" kazandığı görüşüyle haberi aktarmaya karar vermiştir.

Bu bakış açısı, aslında "mesleki rekabet" duygusundan kaynaklanıyor. "Nasıl olsa başkası bunu haber yapacak, ben geride kalmayayım" güdüsü bu tür uygulamalara yol açar.

Ancak Ali Kırca'nın gizlice görüntü kaydının yapılması, aslında tümüyle kendisini ilgilendiren bir konudur. Ali Kırca, ünlü bir gazetecidir, haber sunucusudur ve mesleği onu "toplumsal önder" kılmaz. Söz konusu olan görüntü kaydı olayı da tümüyle "özel hayat" kavramı içinde yer alan bir konudur.

Buna hem benzeyen hem de benzemeyen bir olay geçen hafta Fransa'da yaşandı. Fransız Sosyalist Partisinden, gelecek seçimde başkan adayı olması beklenen kadın politikacı Segolene Royal'in deniz kıyısında güneşlendiği sırada çekilmiş mayolu fotoğrafları iki magazin dergisinde yayınlandı. Fotoğraflar kamuya açık, başka kişilerin de bulunduğu bir ortamda değil, tümüyle aile çevresindeki bir tatil sırasında çekildiği için, çekilmesi ve yayımlanması ilke olarak özel hayatın dokunulmazlığının ihlal edilmesi anlamına geliyor.

Ali Kırca haberinin de aynı çerçevede ele alınması, hatta daha da ciddi şekilde ele alınması gerekir. İnternet sitelerinde ne kadar yaygınlaştırılmış olursa olsun, özel hayat kavramı içine giren bir olayın haber olması her durumda yanlıştır. Bunun tek istisnası olayın yargıya intikal etmesi ve dava konusu olmasıdır.

*****

Deterjan murakıbı
Haberin konusu Erol Evcil soruşturmasıyla ilgili olarak bir banka murakıbının gözaltına alınmasıdır. Haberde söz konusu murakıbın adı verilmiştir.

Bu konuda tepkisini ileten okurlarımız şunlar: Gökberk Tuğcan, Gökalp Aktaş, Doğu Türk, Ergun Erdem, Aziz Yılmaz, Güven Aksoylu, Zeki Canıtez, Beyhan Sungur, Mercan Mermer, Kaan Burgaz, Hamit Boyraz, Onur Biçer.

Bu okurlarımızın tümü benzer ifadelerle söz konusu banka murakıbına "yargısız infaz" uygulandığına ilişkin görüş belirtmiş.

Haberi tekrar okuduğumuz zaman "yargısız infaz" suçlamasının, "yargılanmadan önce mahkûm ettiniz" suçlamasının abartılı olduğunu görebiliriz.

Haberde bu kişi ile ilgili iddialara yer verilmiş ve kişinin önemli bir kamu görevlisi olması dolayısıyla kimliği gizlenmemiştir.

Eleştirilerin temelinde bir doğru vardır. O da, "gözlem, gözaltı ve sanık" pozisyonları arasındaki farkın bu ve benzeri haberlerde "hassasiyet"le ayırt edilmemesidir. Ama bu haberde söz konusu kişi tutuklanmış ve cezaevine gönderilmiştir. Kişi sanık durumunda olduğu için adının verilmesinde, kişi olarak tanıtılmasında herhangi bir etik ve yasal sakınca yoktur.

Elbette eğer bu kişi aklanırsa, onu da aynı şekilde vermek gerekir.

*****

Açık bir yanlış
Keriman Dağdevirenoğlu yazıyor:

"7 Ağustos Pazartesi tarihli 'Uçan kız altın için koşuyor' başlıklı haberinizde Avrupa Atletizm Şampiyonası'nın Avrupa'nın hangi şehrinde yapılacağı yer almıyor. Haberi yazan, olayın nerede olacağını, hatta Türk televizyon kanallarında verilip verilmeyeceğini bildirse çok iyi olurdu."

***

Okurumuzun eleştirisi tümüyle yerindedir. Hatta eleştirisine şunu da ekleyelim, eğer yarışmalar Türk televizyonlarında verilmiyor ise, bunu da bildirmek ve Türkiye'den izlenebilen bir yabancı TV kanalında veriliyorsa onu da belirtmek gerekirdi.

DİĞER YENİ YAZILAR