Deprem arası 150 bin gül!

Malum deprem yine gündemde. Geçen hafta yaşanan sarsıntı ve düzenlenen Deprem Şurası yeniden depremin konuşulmaya başlamasına neden oldu

Haberin Devamı

Malum deprem yine gündemde. Geçen hafta yaşanan sarsıntı ve düzenlenen Deprem Şurası yeniden depremin konuşulmaya başlamasına neden oldu.

Hatta deprem kabinlerinin satışlarında patlama yaşandığı haberleri bile çıktı. Uzmanların açıklamalarından anladığımız şu:

Marmara Denizi içindeki faylarda gerilim her geçen gün artıyor. Beklenen büyük deprem yaklaşıyor.

Hemen hemen tüm deprem uzmanının açıklamasından bu netice çıkıyor. O zaman giderek daha fazla yaklaşan deprem için mesela İstanbul'da ne yapılıyor sorusu insanın aklına düşüyor.

Yapılan son hazırlığı hemen sizlere iletmek istiyorum:

İstanbul Büyükşehir Belediyesi 150 bin gül dikiyor İstanbul'a.

Evet yanlış okumadınız. Haberin açıklaması şöyle: "Yeni Başkanımız Kadir Topbaş, geçtiğimiz günlerde göreve geldiğinden bu yana en büyük ihalesini yapmış. Atatürk Olimpiyat Stadı'nın çevresinin yeşillendirilmesini de içeren bu ihale sonucu 150 bin gül alınıp İstanbul'a dikilecekmiş."

Peki nedir bu ihalenin maliyeti? 19 trilyon lira!

Allah aşkına dalga mı geçiyorsunuz insanlarla siz?

Bilim adamları bas bas bağırıyorlar. Deprem olacak, İstanbul yıkılacak diyorlar, acil önlem planları yapılmalı, binalar yıkılıp yerine yeni binalar yapılmalı diyorlar.

Biz 150 bin gül alıyoruz belediyenin parasıyla.

İstanbulumuz'u güzelleştirmeyelim mi?

Güzelleştirin de senin İstanbul'un depremle yerle bir olduktan sonra güzelleştirme yapmışsın ne fayda.

Önce en az sayıda bina yıkılacak, en az can kaybı olacak şekilde yeniden imar et şehrini ondan sonra süslemeyi düşün.

19 trilyondan bahsediyoruz. Kaç okul, kaç hastane, kaç bina güçlendirilebilir bu parayla tahmin edebiliyor musunuz?

Ve kaç insanın hayatı kurtulur.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi 19 trilyona 150 bin gül alacağına bu parayla 150 insanın hayatını kurtarsa daha iyi olmaz mı Sayın Kadir Topbaş.

Yoksa gül fidelerinin depremi önleyici bir etkisi var da bizim mi haberimiz yok?

Pasta bulamazlarsa ekmek yesinler!
Okuyucum Mehmet Yüksel son yapılan ekmek zammı sonrası ilginç bir karşılaştırma yapmış. Aşağıda okuyacaksınız. Yıllarca enflasyon oranında zam görmeyen maaşlarına, bugün enflasyon muhasebesi muamelesi yapılan memurlar, işçiler ve emeklilerin en çok tükettikleri besin kaynağı ekmeğin son durumu insanı ürpertiyor.

Ekmek, fiyatı itibariyle giderek daha fazla saygı görmesi gereken, hatta fırından veya bakkaldan alırken ceketinizin önünü iliklemeniz gereken bir yiyecek oluyor.

Ekmeğe saygı duyalım, fiyatını belirleyenlerin kulaklarını çınlatalım ve Mehmet Yüksel'in mesajını okuyalım.

Sizinle İstanbul'daki son ekmek zammını paylaşmak istedim. Hani daha birkaç hafta önce bir bakanın çıkıp da yılbaşına kadar ekmeğe zam yok demesine rağmen yapılan ekmek zammını.

İnsanlar neden ekmek yer?

Ana yemek tek başına karın doyurmayacağı için daha ucuz olan ekmekle karnımızın doymasını destekleriz değil mi?

Hatta Uzakdoğulular da ekmek yerine pirinç yerler. Gelişmiş toplumlarda ise ekmek tüketimi azalır.

Peki bu son zamla ekmek, ana yemeğin yanında halen ucuz yiyecek olarak kaldı mı?

Örneğin domates soslu makarna mı daha ucuz ekmek mi?

Bakalım mı?

1- Bu yaptığımız en az 250 gram olur. Ekmek ise 200 gram.

2- Makarnalık buğday, ekmeklikten yüzde 20 daha pahalıdır.

3- Memur sendikaları hükümetten daha fazla zam almaya uğraştıkları kadar, ellerindekini kaptırmamak için de uğraşmalılar.

4- Yaptığımız daha hijyeniktir.

5- Ekmek mi katık makarna mı katık bu durumda?

DİĞER YENİ YAZILAR