Gazete Vatan Logo
Magazin Müziğimde yalnızlık duygusu var

Müziğimde yalnızlık duygusu var

Burak Buyruk, şiddetli yalnızlık duygusu tarafından tetiklenen şarkıları ile hazırladığı ilk albümü ‘Yalnızlık Abidesi’ni geçtiğimiz Şubat ayında yayınladı. Buyruk ile şarkılarını ve kariyerini konuştuk

Müziğimde yalnızlık duygusu var

İlk albümünüz yeni çıktı ama müzik hayatınızın köklü bir geçmişi var. 1993 yılında ‘Pozitif’ adlı müzik grubunu kurmuşsunuz. 2010 yılında da ‘Koşan Adam’ single’ınızı yayınlamışsınız.

Şarkı yazmaya 17-18 yaşlarımda başladım. O andan itibaren içimde hep karşı koyamadığım, kontrolsüz bir tanınma arzusu oldu.

Yıllarca sahneye çıkmanıza rağmen kurumsal hayatı tercih etmişsiniz.

Kimi insan çevreye doğar. Kimi insansa çevresini yaratır. Ben ikinci kategoriye giriyorum. Bu da zaman ister. Daha üretimim yeterli olgunluk aşamasına ulaşmadan bu arzu vardı. Bu yol çok meşakkatli bir yol. Müziğin bu süreç içinde para kazandırmayacağını biliyordum. O nedenle çalışmam gerekiyordu. Fakat aidiyetlik duygusuyla geçen bir kurumsal hayat değildi.

Albüm için neden bu kadar beklediniz?

Albüm çalışmaları iki sene sürdü. Öncesinde de bu noktaya gelebilmesi için harcanan yıllar var. Çok sert iniş ve çıkışlarla dolu olan bir hayat yaşattım kendime bugüne dek. Şu tipik sanatçı buhranları gibiydi belki de. Mutlu hissetmekte çok zorlandım. Çünkü kendim olamıyordum ve bu benim için büyük bir mutsuzluk sebebiydi. Kendim olamamaktan kastım şu: Kendi sanatsal üretimimle ekonomik bağımsızlığımı elde edebilmeyi başaramadıkça hayatta kalabilmek için hiç arzu etmediğim işlerde çalışmak ve sahte kimliklerle var olmak zorunda kaldım. Bu beni derinden üzdü hep.

Haberin Devamı

Hazırda onlarca kendi besteniz varmış. Bu albüm için seçtiklerinizin özelliği nedir?

100’ün üzerinde şarkı yaptım. Hepsi de şu anki hayat felsefeme, dünya görüşüme uygun şarkılar. Kendim ne hissettiysem öyle yazdığım gibi albüm oluşum döneminde de hangi şarkılar bana bir şey hissettirdiyse onları seçtim. Tekdüze biri değilim. Dinamik yanımı, dibine kadar melankolimi, karanlık tarafımı, isyankarlığımı, müstehcen tavrımı, uçukluğumu, ağırbaşlılığımı ve sivriliğimi bir arada vermek istedim ki hep böyle olabilmesini isterim. Kendimi radyo gibi görüyorum. Birbirinden farklı ruhları bir insanda bulursunuz benim müzik ve sanat anlayışımda...

KONSERVATUARI TERCİH ETMEDİM

Haberin Devamı

Konservatuar okumayı düşündüm ama istemedim. İsteseydim en azından bir kere sınavları denerdim. Sosyoloji okumak; benim hayat felsefemi, sanat anlayışımı, dünya görüşümü, müzik üretimimi olumlu anlamda çok etkilemiş bir bölüm. Hayatımda çok doğru karar verdiğime inandığım şeylerden biridir. Bir diğeri de Londra’ya gitmek. Londra’da İngilizcemi ilerlettim ve mekanlarda sahne aldım.

HUZURLU OLGUNLUK MERTEBESİNDEYİM

Geriye dönüp kendime baktığımda kişisel olarak aslında geçmişte hazır olmadığımı görüyorum. İyi ki o dönemlerde (albüm) olmamış dediğim oluyor. Çünkü gelebilecek herhangi bir başarıyı kontrol edemeyebilirdim. Huzurlu olgunluk diye bir mertebe var. Şimdi oralarda olduğuma inanıyorum.

SERGİ AÇMAK İSTİYORUM

Leonard Cohen, David Bowie, Mick Jagger, Bülent Ortaçgil, Mazhar Alanson gibi o yaşlarda da sahnede olabilmek, şarkılarımı insanlarla paylaşmak istiyorum. Ayrıca, fotoğrafa büyük ilgim var. Kendi çektiğim fotoğraflardan oluşan sergiler düzenlemek istiyorum.

MÜZİK, TUTKUYLA YAPILIR

Haberin Devamı

Müzik bizimki gibi bir ülkede deli işi. Tabii müzikten kastım fabrikasyon Türk pop ya da yine fabrikasyon ağlak rock değil. ‘Samimi’ ve ‘gerçek’ müzikten bahsediyorum. O nedenle müzik ancak ve ancak tutkuyla sevilerek yapılabilecek bir iş.