Bu yıl ne yapacaksın? Terk edeceğim abi!

Bizim gazetenin internet sitesini (www.gazetevatan.com) hazırlayan arkadaşlar, site ziyaretçilerine bir süredir "2006 yılında ne yapmayı planlıyorsunuz?" diye soruyorlar...

Haberin Devamı

Bizim gazetenin internet sitesini (www.gazetevatan.com) hazırlayan arkadaşlar, site ziyaretçilerine bir süredir "2006 yılında ne yapmayı planlıyorsunuz?" diye soruyorlar...

Dün öğle saatlerinde sonuçlar şöyleydi:

* Ülkeyi terk edeceğim: Yüzde 26,03

* Zayıflayacağım: Yüzde 14,07

* Yeni iş bulacağım/kuracağım: Yüzde 11,12

* Dil öğreneceğim: Yüzde 10,76

* Sigarayı bırakacağım: Yüzde 10,40

* Evleneceğim: Yüzde 8,69

* Otomobil alacağım: Yüzde 8,17

* Ev alacağım: Yüzde 6,86

* Çocuğum olacak: Yüzde 3,90

***

Diyeceksiniz ki; "Bu oranlar gerçekçi değildir, tepkiseldir... İnsanlar birçok şeye kızdıkları için siz böyle bir soru sorunca ülkeyi terk edeceklerini söylemiştir..."

Doğru olabilir... Ama bir bölümü...

Önemli bir bölümü ise ne yazık ki gerçekten bulduğu ilk fırsatta bu ülkeden kaçıp gitmek istiyor!

Oysa hepimiz biliyoruz ki asıl kaçılan topraklar değil; yoksulluk, işsizlik ve gelecek belirsizliğidir!

Peki; Türkiye'nin demokratikleşemediğinden, insan haklarının yetersiz olduğundan yakınıp kaçanlar, kaçmak isteyenler yok mu?

Elbette vardır... Ama bir elin parmakları kadar.

Baksanıza; Orhan Pamuk bile hâlâ aramızda!

***

"Kaçış planı"nın asıl nedeni, ekonomik koşulların kötüleşmesi...

ABD'de sürekli oturmayı sağlayan Green Card çekilişlerine her yıl ortalama 50-60 bin kişi başvururken, kriz yılı 2001'de tam 1 milyon 700 bin vatandaşımızın birden umudunu buna bağlaması, "rastlantı"yla açıklanabilir mi?

Bir insan kolay kolay anasını, babasını, arkadaşlarını, akrabalarını, yaşadığı toprakları, onun ağacını, suyunu, kuşunu, böceğini terk edip gitmek istemez...

İstiyorsa; o topraklarda durum gerçekten vahimdir!

Bu nedenle, VATAN okurlarının anketimize verdiği yanıt "tepkisel" de olsa; önemli bir göstergedir...

Çünkü bu tepki; "üç nokta"yi nereye koyacaklarını tartışarak zaman kaybedenlere; vatandaşın "Sizin üzerinizi çoktan çizdik" mesajıdır!

***

Yeni yılınız kutlu olsun...

Tüm yıllarınız; "gelecek endişesi" taşımadan bu topraklarda geçsin.

Mekke'nin fethi de kutlu olsun! Ama...
Dün akşam bütün dünyayla beraber biz de "yeni yıl"ı kutladık...

Ama bu ülkede yaşayan "birileri"ne göre "yılbaşı kutlaması" bir "gavur icadı ve Hıristiyanlık propagandası"ydı... Bu yüzden onlar dün akşam Saadet Partisi'nin öncülüğünde "Mekke'nin fethi"ni kutladılar!

Bu törenlerden biri de Bağcılar Olimpik Kapalı Spor Salonu'nda yapıldı. Mekke'nin Fethi Belgeseli izlendi, Mehter Topluluğu'ndan marşlar, Ender Doğan Musiki Grubu'ndan tasavvuf konseri dinlendi. TRT ekranlarındaki iftar programından tanıdığımız Papatya Çocuk Korosu da ilahiler söyleyerek izleyicileri kendinden geçirdi. Hafızlar Kur'an-ı Kerim okudu.

Saadet Partisi'nin yayın organı TV-5 de bu töreni canlı yayınladı.

Tüm bunlara hiçbir itirazım yok; isteyen, istediği şeyi, dilediği gibi kutlar!

Ama aklımın almadığı bir şey var:

Biliyorsunuz; hicri takvimle miladi takvim arasında yılda 11 günlük bir fark var...

Bu yüzden Ramazan, Ramazan Bayramı, Kurban Bayramı; miladi takvimi kullanan bizim gibi ülkelerde her yıl bir önceki yıla göre 11 gün önce başlar.

Ama her nasıl oluyorsa; Mekke'nin fethi her yıl sürekli olarak miladi takvimle 1 Ocak'a denk geliyor!

Kutlamaları da sürekli olarak 31 Aralık gecesi yapılıyor!

Bırakın "alternatif yılbaşı kutlaması" iddialarını; bu bile, en azından inananlara yalan söylemek, onları yanıltmak değil mi?

***

Sazlı-sözlü, içkili-mezeli yılbaşı kutlamalarına karşı olabilir; bunun dinimizde yeri olmadığını düşünebilirsiniz...

Ama bunu yaparken, dinimizde yasak olan yalana-yanlışa başvurarak insanları yanıltamazsınız!

Babanızın malı mı?
Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, "kredi kartı borçlarına af tartışması"na son noktayı koymuş;

- Devlet, iki özel şahıs arasındaki alacak verecek meselesine af getiremez!

İyi de devletin alacağı olan "vergi, SSK-Bağ-Kur primi, gaspedilen kamu arsaları" babanızın malı mı Sayın Şener?

Bu alacakların "devlet"e, daha doğrusu bu ülkenin tüm vatandaşlarına ait olması, devleti "geçici" olarak yöneten sizlere, onları "affetme" yetkisi verir mi?

DİĞER YENİ YAZILAR