Şenol Demiröz'ün beklenen istifasından sonra tam 53 kişi TRT Genel Müdürü olmak için Radyo Televizyon Üst Kurumu'na (RTÜK) başvurmuş...
Hep özel sektörde çalıştığım için bu, "devlette bir baş ol da istersen soğan başı ol" yaklaşımını hiç anlayamamışımdır...
Peki, nedir bu makamı bu kadar "çekici" kılan?
"Alacakları maaş" diyorsanız, geçiniz...
Zira aday olanların bir kısmı halen çalıştıkları kurumlarda çok daha fazla para kazanıyorlar...
İyi de, o zaman nedir?
Günlerdir düşünüyorum, kendi "sığ" değer yargılarımla bu "engin" problemi çözemiyorum...
TRT bir "gazeteci" için hiçbir zaman mesleki bir cazibe merkezi olamaz, çünkü görünürdeki "özerkliğe" rağmen bu kurumda iktidarların borazanı öter...
Daha doğrusu ötmek zorundadır!
TRT Genel Müdürü'nün buna direnme şansı da çok fazla yoktur. Çünkü "idari özerklik" "mali özerklik"le desteklenmemiştir...
Örneğin TRT yönetimi iktidarla ters düşerse, diyelim ki "elektrik faturalarından kuruma aktarılan pay" hemen budanır. Kurum da büyük bir mali krize sürüklenir.
Bu yüzden TRT Genel Müdürü'nün, "Biz özerk bir kurumuz arkadaş. Habercilik yaparız. İktidar baskıları da bize sökmez" diye efelenme lüksü yoktur...
Peki, geçmişte hiç mi olmadı?
Oldu...
Ama o sayın genel müdürler "özerk özerk" istifa etmek zorunda kaldılar!
Dönelim sorumuza:
Hal böyleyken neden 53 kişi bu koltuk için yarışıyor, heyecanlanıyor, kulis yapıyor, etkili ve yetkili siyasileri, bürokratları aracı kılıyor?
TRT'yi iyi bilen arkadaşlar diyor ki:
"Oğlum sen nerelerde kaldın? TRT'nin yıllık bütçesi ortalama 300 milyon dolar... Bu kuruma genel müdür olacak kişi hem bu bütçeyi kontrol etme, hem de etrafındaki bütün işsizlere iş yaratma şansına sahip olur. Senin beğenmediğin sıradan bir dizinin bölüm maliyeti en az 100 milyar lira. 13 bölümle çarparsan 1,3 trilyon lira eder. TRT'nin dış yapımlarını yapan şirketlere, o şirketlerin sahiplerine, yöneticilerine, çalışanlarına bir göz at bakalım, kimler? Aralarında TRT Genel Müdürü'nün ya da 18 daire başkanının kaç akrabası, eşi-dostu çıkacak? Her şeyi bir kenara koy; TRT'nin parasını hangi bankada değerlendireceğine karar vermek bile başlı başına bir kazanç kapısı... Sen daha 'Bu adamlar ne diye TRT Genel Müdürü olmak istiyor' diye düşünmeye devam et..."
TRT, personel maaşlarını ödemekte bile zorluk çeken, kadro şişkinliği sorununu aşamayan, uçan kuşa borcu olan, üstelik sürekli siyasilerin hedefi olan bir kurum...
Sahi 53 kişinin bildiği, benim bilmediğim ne?
Acaba "arkadaşlar" doğru mu söylüyor?
Teknik bir hata!
AKP Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Başbakan Erdoğan'ın Umman gezisine "iş adamı" kontenjanından katılmış, 2 bin 900 doları da cebinden ödemişti...
Ben de kendisine üç soru sormuştum:
* İş adamı olarak gittiğiniz Umman'da, ticari görüşmelere katıldınız mı?
* Katıldıysanız, millvetvekili kimliğinizi hiç kullanmamayı başardınız mı?
* Eğer milletvekili kimliğiniz görüştüğünüz kişilerce öğrenildiyse; bu "siyasete ticareti karıştırmak" olmuyor mu?
Sayın Elitaş aradı ve "Teknik olarak yanlış yaptığımı kabul ediyorum" dedi... "Bundan sonra bu ayrıma daha fazla dikkat edeceğim" diye de ekleyen Elitaş, ihracatla ve özellikle de serbest bölgelerle politikacı kimliğiyle ilgilendiğini, bunun için yabancı ülke örneklerini yerinde görmek istediğini belirterek, şunları anlattı:
"Bu gezilerde şirketlerimle ilgili hiçbir görüşme ya da anlaşma yapmadım. Ama yine de Başbakanımız'ın gezilerine iş adamı kimliğiyle gitmemin yanlış olduğu yönündeki eleştirilerinize hak veriyorum. Kamuoyunun gösterdiği tepki haklıdır."
Sayın Elitaş'ın, geç de olsa hatasını anlaması önemli...
Burada asıl görev, hükümete düşüyor:
Milletvekillerinin, Meclis'te görev yaptıkları süre içinde başka bir iş yapmalarını engelleyen yasal bir düzenlemeye gidilmediği sürece bu "teknik hatalar" korkarım ki daha çok yaşanacak!
