Güçlü ülke!

Haberin Devamı

AKP’nin iktidar olduğu yıllarda Türkiye’nin Yunanistan ve Ermenistan dışında hiçbir ülkeyle sorunu yoktu...

AKP iktidarı, uluslararası ilişkilere ilk yıllarda büyük önem verdi.

Başbakan, yardımcıları, Dışişleri Bakanı ve diğer bakanlar her fırsatta soluğu Avrupa’da, Amerika’da, Uzakdoğu’da, Afrika’da aldı.

İngiltere Başbakanı kankamız, İtalya Başbakanı milli şahidimiz, Almanya Başbakanı fahri hemşerimiz oldu...

ABD Başkanı zaten cepte keklikti; çünkü saygıda kusur etmiyorduk!

Arap krallarının, şeyhlerinin biri gidip, diğeri geliyordu...

Suriye Devlet Başkanı Esad, kardeşimizdi.

İran Cumhurbaşkanı ülkemize gelecek diye tüm karayollarını sefere kapatıyorduk!

Zaten Yunanistan Başbakanı’nı da “tavlamaya” başlamıştık!

Destek inanılmazdı!

AKP’nin uluslararası ilişkileri o kadar mükemmeldi ki; her gün birkaç yabancı dergide ya da gazetede Başbakan’a ve partisine methiye düzen haberler ve yorumlar yayınlanıyordu!

Bizimkiler de o günlerde elbette, “İç işlerimize karışmayın” falan demiyordu!

Hatta AKP, Anayasa Mahkemesi tarafından “laiklik karşıtı eylemlerin odağı” olmaktan yargılandığı zaman, kapanmaktan bu “iyi ilişkiler” sayesinde kurtulmuştu.

Çünkü dava sürecinde bütün dünya, “AKP kapatılırsa, bizim için Türkiye biter” mesajları yollamıştı!

Hatta AB’nin Türkiye Eş Başkanı Joost Lagendijk Enişte, bu parti lehine öylesine ciddi savunmaya geçmişti ki; gidip bir tek üyeliğini yaptırmadığı kalmıştı!

Ah şu, ‘Sıfır Sorun!’

Sonra; Dışişleri Bakanlığı’na, “Osmanlıcı” Ahmet Davutoğlu getirildi. İşte ne olduysa bundan sonra oldu!

Bu beyefendi, Türkiye’yi tıpkı Osmanlı gibi “dünya lideri” yapmaya soyundu.

“Komşularımızla sıfır sorun politikası izleyeceğiz. Hiçbir komşumuzla sorunumuz kalmayacak” dedi. O günden beri manzara şu:

Yunanistan’la, Bulgaristan’la, Ermenistan’la, Gürcistan’la, Nahcıvan’la yıllardır hiçbir temasımız yok!

İran’dan ikide bir fırça yiyip duruyoruz!

Irak’la ilişkiler Mehter Yürüyüşü gibi! Ortak Bakanlar Kurulu toplantıları yaptığımız Suriye, artık kardeş falan değil... Resmen savaşın eşiğindeyiz!

İsrail’i zaten “one minute” çektiğimiz Davos toplantısında silmiştik!

Rusya, bize karşı tok satıcıyı oynuyor; sıcak olmadığını da her fırsatta hatırlatıyor.

Hindistan, Japonya, Çin ve diğer “uzak ülkeler”, gerçekten uzak duruyor.

AB’yi bile dışladık!

Almanya, Fransa, İngiltere başta olmak üzere Avrupa Birliği ülkeleriyle yıllardır hırlaşıyoruz... Öyle ki; artık başlangıçta Başbakan’ın gidip fotoğraf çektirmeye bayıldığı AB Zirvesi’ne bile gitmiyoruz... Buna bir de bu ülkelerin Gezi Direnişi sırasında iktidara yönelik eleştirileri eklenince ipler tamamen koptu!

İtalya’yı zaten milli şahidimiz Berlusconi’nin iktidardan düştüğü gün kaybetmiştik...

Geriye sadece ABD ve Arap ülkeleri kalmıştı ki onları da Mısır’daki dinci Mursi’ye verdiğimiz destekle kaybettik...

Başbakanımız, önceki akşam Beyaz Saray Sözcüsü tarafından tüm dünyanın önünde “güçlü bir şekilde” kınandı!

Mısır’daki yeni yönetime destek veren Arap ülkeleri ise artık yüzümüze bakmıyor...

Hal böyleyken...

Dışişleri Bakanı hâlâ, Türkiye’nin ne kadar güçlü bir ülke haline geldiğini anlatıyor...

Ne diyeyim; Allah bizi daha fazla “güçlenmekten” korusun!

Diren Leyla!

TRT-1’de yayınlanan Leyla ile Mecnun isimli dizi yayından kaldırılacakmış...

Resmi gerekçe henüz açıklanmamış ama iddialara göre tek neden, dizi oyuncularının toplu halde Gezi Direnişi’ne destek vermesiymiş! Oyuncular Gezi Parkı’nda çektikleri bir videoyu internet üzerinden izleyicileri ile paylaşınca TRT yönetimi fena halde kızmış...

Kısacası; “cadı avı” sürüyor...

Söyleyecek tek söz var:

Diren Leyla, diren Mecnun!



GÜNÜN SORUSU

CHP’li Aziz Kocaoğlu, Gökhan Günaydın ve Kamer Genç’in ardından, Çankırı Hakimi ve Yargıçlar Sendikası Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun evine de birileri girmiş... Ve ne ilginçtir ki hiçbir şey çalınmamış... Sorum size: Bu “çalmayan hırsızlar” neyin peşinde?



Beşiktaş İnönü Stadı!

İktidar partisinin, İsmet İnönü’yü yıllardır diktatör olarak göstermeye çalıştığını hepimiz biliyoruz...

Beşiktaş Kulübü’nün uluslararası bir GSM firmasıyla sözleşme imzalayıp İnönü Stadı’nın adını değiştirdiğini duyunca, ister istemez aklıma bu “nefret” geldi!

Beşiktaş Kulübü Başkanı Fikret Orman’a soruyorum:

Stadınızın adındaki “İnönü” ifadesini neden kaldırdınız?

Bunu taraftarınıza sordunuz mu?

Bu konuda, projeyi destekleyen iktidardan bir telkin geldi mi?

Sayın Orman:

Bazı değerler vardır ki; asla parayla değiştirilemez!

İsmet İnönü de bu değerlerimizden biridir.

Siz ne derseniz deyin ama...

Ben yapılacak yeni stada da ömrümün sonuna kadar “Beşiktaş İnönü Stadı” demeye devam edeceğim!

DİĞER YENİ YAZILAR