İsmet Yılmaz istifa etmeli, Hüseyin Çelik özür dilemeli...

Haberin Devamı

Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Türkiye’ye NATO tarafından konuşlandırılan Patriot hava ve füze sistemleri hakkında TBMM Genel Kurulu’na bilgi verdi ve “Patriotlar taarruz silahı değildir. Münhasıran savunma sistemi olduğu gözönüne alınarak, ateşleme yetkisinin meşru müdafaayı en etkin şekilde yapabilecek mevkide olması gerekmektedir. Bu bakımdan Patriotların komutası Avrupa Müttefik Kuvvetler Komutanlığı’nda (NATO) olacaktır” dedi.

Yani uzun zamandır sorulan soruya, yanıt vermiş oldu:

Patriot’ların tetiği bizde değil, NATO’da... Daha da açığı, ABD’de...

Ancak bunun gerekçesi her yurtseverin vicdanını kanatacak türden:

“Ateşleme yetkisinin meşru müdafaayı en etkin şekilde yapabilecek mevkide olması gerekmektedir.”

Demek ki neymiş?

Türkiye Cumhuriyeti’nin Milli Savunma Bakanı’na göre, Türkiye’nin meşru müdafaasını en etkin şekilde yapacak güç, Türk Silahlı Kuvvetleri değil de NATO’ymuş, ABD’ymiş...

İyi de Sayın Bakan...

O zaman neden boşuna o koltuğu işgal ediyorsunuz ki?

Madem bizim meşru müdafaamızı en etkili şekilde yapacak güç ABD ve NATO, koltuğunuzu Pentagon’dan gelecek birine devredin o zaman!

İstifa edin Sayın Bakan!

Eğer Türkiye Cumhuriyeti’nin en etkili müdafaasını Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yapamayacağını düşünüyor ve bu nedenle “tetik çekme” yetkisini bile gözünüzü kırpmadan devredebiliyorsanız; çekip gidin!

***


Bu işin bir yanı... Diğer yanı da “halkın kandırılması”yla ilgili!

AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Sözcüsü Hüseyin Çelik, Patriot’ların Türkiye’ye getirilmesinin tartışıldığı ve “Tetik kimde olacak?” sorusunun sıkça sorulduğu dönemde; yani 22 Kasım 2012’de tüm şiddet ve ciddiyetiyle bir televizyon kanalına çıkmış ve kameraların içine baka baka şunları söylemişti:

“Patriot’ların mülk sahibi yani sistemin sahibi NATO’dur. Tabii ki diğer ülkelerden bu konuda uzmanlar gelecek. Bu uzmanlar asker uzman da olabilir. Yurt dışından asker gelecek mi? Gelecek.

Uzman insanlar gelecek ama ‘Bunun tetiği kimde olacak?’ diye sorarsanız, tetiği bizde olacak. Bizim Genelkurmayımızda olacak.

Tetik bizim askerimizde olacak!

Füze savunma sistemlerinin devreye girmesi için 10-15 saniye gibi kısa süreler gerekiyor. Tetiği çekme emrini verecek makamın 10-15 saniye içinde karar vermesi gerek.

Size doğru bir füze atıldı veya bir uçak sınırınızı ihlal etti. Ondan daha hızlı bir şekilde, buradan ateşlediğiniz bir füzenin gidip onu vurması gerekiyor.

Dolayısıyla tetik Türkiye’de olacak.”

***


Bu sözlerin söylendiği günün üzerinden sadece 75 gün geçti...

Ancak bu 75 gün, Hüseyin Çelik’in, kendi partisinin kurduğu hükümet tarafından yalanlanmasına yetti de arttı!

Çünkü tetiğin Türkiye’de olmayacağı kesinleşti!

Hüseyin Çelik, halkı kandırmış ya da en hafif deyimiyle yanıltmış oldu!

Diyelim ki; onun suçu yok, birileri ona yalan söyledi; o da çıktı o açıklamayı yaptı:

Bu durumda onun da kendisini yanıltanlardan hesap sorması ve bugün itibarıyla aynı kameraların karşısına geçip yine tüm ciddiyetiyle özür dilemesi gerekmez mi?

***


Kim ne derse desin; Patriot, düşman füzelerinden ve uçaklarından önce Milli Savunma Bakanı’yla AKP Sözcüsü’nü vurdu...

‘Siyasetçi’ ruhlarına El Fatiha!

*****


GÜNÜN SORUSU

Ankara’da polis bir lokantada içki içen aileyi, “Buranın içki ruhsatı yok, suç işlediniz” diyerek tutanakla fişlemiş...

İlk sorum İçişleri Bakanı’na:

Vatandaş bundan sonra herhangi bir lokantada içki istemeden önce, ruhsat mı istemek zorunda? Bu vatandaşın işi mi?

İkinci sorum Başbakan’a:

Hani; asla kimsenin hayat tarzına müdahale edilmesine izin vermeyecektiniz?

*****


Ricciardone ve iki soru!

Dün, günün en çok konuşulan konusu, Ankara’daki ABD Büyükelçisi Francis Ricciardone’nin, gazetelerin Ankara temsilcilerine söylediği sözlerdi...

Ricciardone, sözü Türkiye’deki uzun süreli tutuklamalara getirdi ve aynen şunları söyledi:

“Uzun süre hapiste olan milletvekilleri var. Suçları bile belli değil. Askeri yetkililer aynı şekilde. Onlara bu ülkeyi koruma görevi verilmiş ama terörist diye hapse koyuldular. Profesörler, eski YÖK Başkanı demir parmaklık arkasında. Tam anlaşılamayan suçlamalar, 16 yıl önceki çalışmalarla ilgili belirsiz suçlamalar var. Hüküm öncesi uzun süren mahkemeler, şeffaflık eksikliği gibi hatalar... Halkın mahkemelere güveni tam olmalı!”

Yine iki sorum var... İlki yalaka yazarlara:

Bizim yıllardır söylediğimiz gerçekleri dile getirdiği için Ricciardone’yi “Ergenekoncu ve postalcı” diye damgalayabilecek misiniz?

İkinci sorum yine Başbakan’a:

Benzer eleştirileri dile getiren diğer yabancılara söylediğiniz, “Sen kendi işine bak, bizim iç işlerimize karışma” sözlerini Ricciardone için de söyleyecek misiniz?

DİĞER YENİ YAZILAR