Omuzlaşmalar ve büyüyen tehlike!

Haberin Devamı

Kocaeli Üniversitesi’nde yüksek lisans öğrenimi gören İrem Pehlivan ile annesi, üç gün önce Kadıköy Altıyol’da bir pasajda alışveriş yapıyormuş...

Merdivenlerde türbanlı Filiz Bucak ve çarşaflı kardeşi Derya Duman ile karşı karşı karşıya gelmişler...Kız, üniversiteli genç kıza çarpmış (iddiaya göre omuz atmış) ve hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam etmiş...

Bunun üzerine üniversiteli kızın annesi kızmış ve söylenmiş:
“İnsan en azından bir pardon der...”

Bu sözleri duyan türbanlı kız dönmüş ve “Kızının şu kıyafetine bir bak... Siz kime çirkeflik yapıyorsunuz” diye bağırmış...

Üniversiteli kız, “Kıyafetimde ne var” diye çıkışmış...

Aldığı yanıt, “Yüzde 50 oy aldık. Defolun gidin bu ülkeden. Amerika’da yaşayın” olmuş...

Üniversiteli kız da onlara, “Asıl siz Suriye’ye gidin” diye karşılık vermiş...

Sözlü sataşma bitmiş, üniversiteli kız annesiyle birlikte yollarına devam etmiş...

Ama türbanlı kızla çarşaflı kardeşi yetişip, anne-kızı sokak ortasında dövmeye başlamış...

Sonuçta birbirini hiç tanımayan dört kadın önce karakolluk, sonra mahkemelik olmuş...

***

Son aylarda caddelerde, sokaklarda, işyerlerinde, alışveriş merkezlerinde, sinemalarda her gün buna benzer olaylar meydana geliyor... Tanık olduğum ya da güvenilir kaynaklardan duyduğum iki örneği daha anlatayım:

***

Nişanlı bir çift, başlarını sokacak bir ev arıyormuş... Ama bütçeleri son derece kısıtlıymış... Bu yüzden, İstanbul’un yeni ilçelerinden Sancaktepe’nin kendilerine daha uygun olacağını düşünmüşler... Hem işyerleri de bu semte çok yakınmış...

Bir arkadaşları kendilerini bir emlakçıya yöndermiş... “Bana bir ev gösterdiler, 800 lira... Bize küçük geldi, tutmadık... Ama tam size göre... Mutlaka görün!”

Genç çift hemen arkadaşlarının kendilerine tarif ettiği emlakçıya gitmiş... Kızın üzerinde dar bir kot pantolon varmış...

Masadaki emlakçı ayağa bile kalkmamış, evi gösterme konusunda gönülsüz davranmış ve konuşma boyunca kızı bakışlarıyla taciz etmiş... Aldırmamış genç nişanlılar; ille de evi görmek istediklerini söylemişler... Adam oflaya puflaya ayağa kalmış ve “Götürürüm ama evin kirası 1.500 lira... Haberiniz olsun” demiş... Delikanlı anlayamamış ve sormuş, “Ama bizi buraya gönderen arkadaşımız da aynı daireyi görmüş, ona 800 lira olduğunu söylemişsiniz” deyince emlakçı bakışlarını kaçırmış ve “O fiyat bizim gibiler için geçerli... Size değil” diye kestirip atmış...

Söz tartışmaya dönünce emlakçı, “Mal benim değil mi kardeşim. İstediğime bedava veririm, istediğime vermem, defolun gidin” diye üzerlerine yürümüş...

***

Şimdi de tam tersi bir öykü var sırada... Üstelik bu öyküye gözleriyle tanıklık eden, benim ailemden biri:

Seçimlerden birkaç gün önce lüks semtlerden birindeki bir Tekel bayiine türbanlı üç genç kız girmiş... İçlerinden biri elindeki parti broşürünü tezgaha bırakıp, dükkân sahibine, “Affedersiniz, burada en yakın BİM nerede var” diye sormuş...

Dükkân sahibi beş-altı sokak ötede bir yeri tarif etmiş ve kızları yollamış. Kızlar gidince, konuşmalara tanıklık eden yakınım merak etmiş:

“Tarif ettiğiniz yerde öyle bir mağaza yok ki, bu sıcakta o kıyafetlerle boşuna terleyecekler... Neden böyle bir şey yaptınız?”

Adam önce tezgahtaki broşürü buruşturup çöpe atmış, sonra da eliyle “Boş ver” işareti yapıp yanıt vermiş:
“Yürüsünler, yorulsunlar da milletin kafasını az zehirlesinler diye yaptım.”

***

Birbirlerini hiç tanımayan, belki de hayatta ilk kez karşı karşıya gelen insanların; sırf kıyafetleri yüzünden kanlı bıçaklı olması, düşmanca davranması, ortak geleceğimiz için son derece önemli...

Anlattığım örnekler, yıllardır kutuplaşan kesimlerin artık çatışma noktasına geldiklerini kanıtlıyor...

Bana göre bu çatışmanın bir numaralı sorumlusu da, oy uğruna onu körükleyen siyasetçiler...

Şimdi görev yine onlara düşüyor: Bakalım; bu ateşi nasıl söndürecekler...

*****

HAYAL!

İktidar partisi, oylarını artırmak için seçime 10 gün kala 15 bin öğretmeni kadroya alacağına söz vermişti...

Seçimden sonraki ilk açıklamada, atama sözü verilen öğretmenlerden sadece 6 bin 575’inin atamalarının gerçekleştirileceği söylenmiş...

Bazı internet siteleri bu haberi, AKP’nin seçim sloganı “Hayaldi gerçek oldu”dan esinlenerek, “Vaatti hayal oldu” başlığıyla vermiş...

***

Atanamayan öğretmenler üzülmesin; nasıl olsa bu ülkede yılda bir seçim ya da referandum oluyor...
Bu seçimde olmadıysa, nasipse gelecek seçime...
Yeter ki onlar oylarını
esirgemesinler!

*****

GÜNÜN SORUSU

Bugün Babalar Günü... Tüm babaları kutluyorum, bir “baba” hariç... Onun bugün giydiği “sağduyulu eski politikacı” kıyafetinin üzerine fazla büyük geldiğini düşünüyorum... Çünkü bugünkü olumsuzlukların temelinde; otuz yıl önce onun yaptığı hataların olduğunu düşünüyorum.
Bu “evlatsız” babayı tahmin edebildiniz mi?

DİĞER YENİ YAZILAR