‘Hülya Avşar’ın isyanı’na isyan!

Haberin Devamı

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, “Kürt açılımı”na ilişkin değerlendirmeleri nedeniyle Hülya Avşar hakkında, “Halkı kin, nefret ve düşmanlığa tahrik ettiği” gerekçesiyle soruşturma açmış...

Hülya Hanım da buna çok şaşırmış ve “Demokratik bir ülkede olduğumuzu düşünerek bunları konuştum. Soruşturma, bana yapılmış en büyük hakaret” demiş...

Dün; emeklilerin, işsizlerin, aydınların yaşadıklarına yıllardır tepki göstermeyen, ama kendisi 600 lira emekli maaşıyla yaşamak zorunda bırakılınca isyan eden Yıldız Kenter’e “Daha önceleri neredeydiniz” diye sormuştum ya...

Hülya Avşar’a bunu sormayacağım bile...

Çünkü; onun “daha önceleri nerelerde” olduğunu hepimiz biliyoruz!

Sırf birilerine yaranmak için başına geçirdiği türbanıyla çektirdiği fotoğraflar hâlâ gözümüzün önünde...

Bugün yakındığı “antidemokratik uygulamaların” mimarıyla yaptığı röportajdaki “şirin” hali ve “hanımefendilerle” birlikte katıldığı davetlerdeki “anlam dolu” kıyafetleri de...

***

“Şeker Bayramı’nda Anıtkabir ziyareti”yle “aferin” almaya çalışan Hülya Hanım, hiç boşuna kendisini yormasın...

Çünkü geçmişi, insanı bağlar...

Dün yediği hurmalar, gün gelir bir yerlerini tırmalar!

Sakın bana kızıp, küfrederek, zehir-zemberek bir açıklama da yollamasın...

Bugün yakındığı ve şaşırdığı uygulamalara zemin hazırlanırken kimlerin yanında yer aldığını...

Bu ülkenin bölünmemesi ve bir din devletine dönüştürülmemesi için o günlerde ellerinden geleni yapmaya çalışanları nasıl hayal kırıklığına uğrattığını...

Demokrasiyi ve özgürlükleri kullanarak, demokrasiyi ve özgürlükleri kısıtlayanlara bugüne kadar nasıl hizmet ettiğini hatırlasın.

Ondan sonra, “Demokratik bir ülkede yaşamıyoruz ki” diye yakınsın...

***

Tüm bunlara karşın, yine de iki konuyu birbirinden ayırmakta yarar var:

Hülya Avşar’ın, bir türlü “açılamayan” Kürt açılımına gösterdiği tepki, haklı ve doğru bir tepkidir.

Ama bu tepki nedeniyle hakkında başlatılan soruşturmadan sonra ağlamaya, sızlamaya hakkı yoktur.

Çünkü dün de yazdım:

Geçmişteki haksızlıklara tepki göstermeyenlerin, kendi uğradıkları haksızlıklardan sonra isyan etmesine... Sadece acı acı gülerim!

*****

PMYO!

Her yıl olduğu gibi bu yıl da Polis Meslek Yüksek Okulu sınavlarında sorulan soruların, tarikat güdümündeki dershaneler tarafından bazı öğrencilere önceden sızdırıldığı iddia ediliyor...

Daha önce de yazdım ama kimse cevap vermeye bile tenezzül etmedi.

Polisteki “F tipi kadrolaşma” iddialarının bu kadar doruğa tırmandığı bir dönemde, yetkililerin sessiz kalması insanın tüylerini diken diken ediyor!

*****

GÜNÜN SORUSU

Büyük bir titizlikle Türk halkından gizlenen Kürt açılımı, acaba tam da şu günlerde ABD yönetimine anlatılıyor mu?

*****

‘Tanrı’nın eli’ni günaha alet eden yavuz hırsızlar!

Dünkü gazetelerin çoğunda aynı başlık vardı: “Tanrı’nın eli...”

Kasımpaşasporlu Ali Güneş, Galatasaray maçının sekizinci dakikasında kaleye giden topu elleriyle çıkarmış... Hakem de bu futbolcuya kırmızı kart göstermediği gibi bir de Galatasaray’ın penaltısını yemiş...

Daha önce de ünlü futbolcu Maradona, bu şekilde bir gol atmış ve kendisini suçlayanlara “O el Tanrı’nın eliydi” demiş...

İşte gazetelerdeki başlığın esprisi bu!

***


Sen emek hırsızlığı yap, başkalarının hakkını çal; suçüstü yakalanınca da işin içine Tanrı’yı karıştır...

Ben bu tavrı çok yakından biliyorum!

Dini “kirli ticarete ve kirli siyasete” alet edenlerin, hatta küçük yaştaki kıza tacizde bulunan sapıkların en baba gerekçeleridir bu...

“Allah öyle istedi” der, geçerler.

Yok ya? Allah’ın işi gücü kalmadı, size sahtekârlık yapmanız için yardım edecek...

Ali Güneş hakemin yanına gidip, “Hocam topu elle kestim” diyecekti de, Allah mı engelledi?

***


Tamam, dini her yerde kullanmanıza alıştık da... Allah’ı en azından günahlarınıza alet etmeyin...

Günahtır!

DİĞER YENİ YAZILAR