Demokrasi, sadece dincileri ve bölücüleri kollama rejimi midir?

Haberin Devamı

İşçilerin çalıştıkları kuruluşun kaderi hakkındaki kararlara katılmaları ve gerekirse kitlesel protesto gösterileri yapmaları, en doğal demokratik haklardan biridir...

Tabii; demokrasiyle yönetilen ülkelerde...

O ülkelerde hiçbir siyasetçi ya da emniyet müdürü, bu hakkı kullanan işçilerin dağıtılması, dövülmesi, yerlerde sürünmesi için polise talimat veremez...

Talimat vermeyi bırakın; bunu yapan polise dünyayı dar eder!

***


Peki; bizde ne oluyor?

Üç gün önce Belediye Başkanı’yla görüşmek isteyen bin kadar Şanlıurfalı esnaf, polis tarafından kıyasıya dövülüyor... Tüm yurda ve dünyaya “iç savaş” görüntüleri veriliyor...

Önceki gün bu fotoğrafların benzerleri başkentten geliyor...

Tekel’in özelleştirilmesini protesto etmek isteyen işçilere polis saldırıyor!

Çıkan olaylarda iki gösterici yaralanıyor, çok sayıda işçi o soğukta panzerlerden sıkılan suyla ıslatılıyor...

Yedikleri cop ve biber gazı da cabası!

***


Peki; daha birkaç gün önce Cizre’de Türk bayrağını ayaklar altına alan bölücü örgüt mensuplarına hoş görülü davranan...

Yıllardır sürdürülen türban eylemlerinde bir kez bile copunu kullanmayan polis...

Neden esnafa, işçilere saldırıyor?

Sorunun yanıtı garip ama gerçek:

Çünkü onların “ülkeyi bölmek” ya da “rejim değiştirmek” gibi bir amaçları yok!

Tek amaçları “işlerini kaybetmemek...”

Sen misin ülkeyi bölmek, şeriat istemek varken, işinin derdine düşen?

Yersin tabii dayağı...

***


Eğer bu ülke, gerçek anlamda “demokrasi”yle yönetilseydi, Şanlıurfa’daki ve Ankara’daki polis vahşetinden sonra bugün İçişleri Bakanı, Emniyet Genel Müdürü istifa etmiş olurdu...

Şanlıurfa ve Ankara Emniyet Müdürleri ile “suç”a karışan polisler görevden alınırdı...

Ama bizim ülkemizde bunların hiçbiri olmaz, olamaz!

Çünkü...

Demokratik hak peşinde koşan işçiler, esnaflar, kadınlar, gençler, aydınlar dayak yer; sonra da gider ilk seçimlerde oylarını yine kendilerini dövdürten o “demokrasi ve özgürlük simsarları”na verirler!

Böyle olduğu için de bu komedi sürüp gider!

İyisi mi siz siz olun; ülkeyi bölmek ya da şeriat istemek dışındaki hiçbir kitlesel protesto gösterisine katılmayın!

Dayağı yersiniz...

*****

İÇKİ!

İktidarın, Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) aracılığıyla dayattığı içki yasağının boyutları her geçen gün biraz daha büyüyor... Dizilerde ve filmlerde içkili sahnelere yer verdikleri için cezalandırılan kanalların sayısının artması, ekranlara komik görüntülerin gelmesine neden oluyor.

atv’de yayınlanan Karayılan adlı dizinin başına gelenler, bunun son örneği:

Dizinin salı akşamı yayınlanan son bölümünde Fransız General, ülkesine erzak siparisi verirken “Bordo şarabı” da istiyordu.

Ama bunu söylerken, “şarap” sözcüğünü duyamadık...

Çünkü, “bip”lendi!

Sansürün bu kadarı sadece “pes” dedirtmiyor...

Utandırıyor da!

*****

GÜNÜN SORUSU

Bugünkü koltuğuna, türban yanlısı bir partinin ikinci adamlığını yaptıktan sonra oturan Cumhurbaşkanı bile, üniversitelerde türban özgürlüğünün önünü açan bir Anayasa değişikliğini uzun uzun düşünme gereği hissediyorsa...

Sadece bu; türban karşıtlarının kaygılarının haklı olduğunu göstermez mi?

*****

Tilki kümese müdür olursa!

VATAN yine büyük bir gazetecilik başarısına imza atarak iki gündür Sivil Havacılık Genel Müdürü ile ilgili rüşvet iddialarını gündeme taşıyor...

Bu haber ve iddiaları, AKP iktidarını “rüşvetin ve yolsuzluğun bittiği ak dönem” olarak sunmaya çalışanlara ithaf ediyorum...

Tabii; bir fıkrayla:

“Kümese müdür aranıyormuş... Tilki de müracaat etmiş...

Tilkiyi çok beğenmişler, “Ne ücret istersin” diye sormuşlar...

Tilki gülmekten yanıt verememiş ve sadece “Siz ne uygun görürseniz” diyebilmiş!”

***

Uzun söze gerek var mı?

DİĞER YENİ YAZILAR