‘Bu yapıyla ilgili bilgileri paylaşmaktan çekinmeyin’

Rusya dönüşü TR-TUR’da gazetecilere konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tüm vatandaşlarım, FETÖ denilen bu yapılanmayla ilgili bilgileri makamlarla paylaşmaktan çekinmesin. Adil Öksüz’ü kaçıran gazeteci bizim apartmanda oturuyormuş. Komşumuz yani” açıklamasını yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, St. Petersburg’da Rusya Lideri Putin ile yaptığı görüşmenin ardından Ankara’ya dönerken özel uçak TR -TUR’da gezisini izleyen gazetecilerin sorularını yanıtladı... Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ soruşturmalarıyla ilgili uçaktaki gazetecilerin “Bir taraftan Devlet Denetleme Kurulu, bir taraftan Meclis Araştırma Komisyonlarıyla burada tüm olup bitenlere, karanlık noktaları ortaya çıkarmak için özel bir safa sarp edilecek mi? Komisyonlar kurulacak mı?” sorusuna komisyon konusunda aynı fikirde olmadığını söyleyerek şu yanıtı verdi: Komisyonlardan pek bir şey çıkacağına inanmıyorum. Bu işin en ideali ülkemde nerede olursa olsun, tüm vatandaşlarımın, FETÖ denilen bu yapılanmayla ilgili bilgileri ilgili makamlarla paylaşmaktan çekinmemesidir. Emniyete bildirmeleri lazım. Savcılara bildirmeleri lazım. Mesela 15 Temmuz gecesi olan hadise. İsmi Adil (Öksüz) olan şahsı kastediyorum. İsmi Adil de kendisi adil değil. Bakın onu kaçıran gazeteci bizim apartmanda oturuyormuş. (Gazeteci Erdal Şen, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Subayeyleri’ndeki evinden komşusu.) Komşuyuz yani. Görünürde bize saygıda hiç kusur etmezdi. Bunu da herkese söylerdi. Şimdi Adil denilen o şahsı kaçıran adam olduğu ortaya çıktı. Bunların hepsi karaktersiz. Köşesinde sallayıp duran vardı ya şimdi kaçmış olan, o da öyleydi. Gelirdi karşımıza yok şöyle yok böyle. Kim olduğunu anlıyorsunuz” dedi. Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde iş adamlarına yaptığı konuşmada da “O camiadan dostlarınız, arkadaşlarınız olabilir. Ben diyorum ki bunları da ifşa etmeniz lazım. Bunları savcılıklarımıza, emniyet teşkilatımıza bildirmeniz lazım. Niye? Bu, bizim üzerimize bir vatanseverlik borcudur. Onlar bu ülkeyi değil, biz onları çökerteceğiz” vurgusu yaptı. İşte Erdoğan’ın Rusya dönüşü yaptığı açıklamalar:

Haberin Devamı

‘Bu yapıyla ilgili bilgileri paylaşmaktan çekinmeyin’

Haberin Devamı

MİT’İN YAPILANMASI

İç ve dış istihbarat bağlantısı artıyor

-15 Temmuz gecesinden sonra devletin yeniden yapılandırılması konusunda başta TSK olmak üzere KHK’lar çıkarıldı. Ancak en çok üzerinde durulan konulardan biri istihbarat zafiyetiydi. MİT’teki yapılandırmayla ilgili olarak bize bilgi verebilir misiniz?

Bu konuyla ilgili MİT bir çalışma yaptı. Şimdi jandarma ve emniyet istihbarat malum, artık bunlar İçişleri Bakanlığı’na bağlandığı için bunlarla ilgili olarak da yeni bir düzenlemeye gidiliyor. MİT tabii kendini ağırlıklı olarak daha çok yine dış istihbarata verecek. Ama dış istihbaratın iç istihbaratla hiç bir bağlantısı yoktur denilemez. İçeriden başlayıp dışarıda kovalarsın, dışarından alıp içeride takip edersin. İstihbarat zafiyetinden söz ederken, sıfır hatayla veya sıfır yanlışla çalışan bir istihbarat örgütü zaten yoktur. Dolayısıyla bu meselede bardağın dolu tarafını da görmemiz lazım. Yani bugüne kadar yapılmış başarılı birçok operasyon var. Onun için buradaki hatadan ders alarak, ders çıkararak, nerede hatalar yaptık, ne gibi eksiklerimiz yanlışlarımız var, tabii ki bunların üzerinde duruyorlar ve onun için de böyle bir yeni çalışma modelini arkadaşlar bize getirdiler.

Haberin Devamı

‘Bulaşan siyasilere de gereği yapılır’

-17-25 Aralık sonrasında emniyet ve yargıda birçok şeyler yapıldı. 15 Temmuz’dan sonra da yapıldı ama siyasiler konusunda, dokunulmazlıklar da kalkmışken yani bugüne kader kendini maskelemiş kişiler de olabilir, bunlarla ilgili herhangi bir operasyon gündemde olacak mı?

Benim dokunulmazlıklar konusundaki yaklaşımım bazı dostlarla, yani siyasilerle çelişiyor. Dokunulmazlığı niye kaldırdık? Kaldırdıysak, gereği neyse bunu yapmak gerekiyor bir defa. Adımlarımızı gecikmeden atmamız lazım. Tabii 15 Temmuz süreci de, atılması gereken adımları geciktirmiş olabilir. Yoğun bir mesai var şu an yargıda. Nedereyse 24 saat çalışır hale geldiler. Temennim odur ki,dokunulmazlıklar ilgili gereken neyse yapılır. FETÖ’ye bulaşmış olan siyasilerle ilgili meseleye gelince. Yargı elbette o konuda da gereğini yapar.

Haberin Devamı

‘Yenikapı ruhu muhafaza edilsin’

Yenikapı ruhu olarak adlandırılan ruhun devamı için Cumhurbaşkanı’nın tavrı bu sürecin devamında daha belirleyici olacaktır gibi bir anlayış var, buna katılıyor musunuz?

Halkın kahir ekseriyeti öyle görüyor ama, siyasi kadrolar Cumhurbaşkanının rolünü pek de öyle görmüyor maalesef. Yenikapı olayı farklı bir olay, farklı bir konsept olarak gelişti. Hakikaten şehitlerimizin ruhu orada bizlerin bir araya gelmesini sağladı. Bambaşka bir ruh o. Gazilerimiz oraya geldi. Gazilerimizle orada görüştük. Temennim o dur ki dedikleriniz, aynıyla tecelli etsin, bu ruh muhafaza edilsin.

PYD BÜROSU

‘İlk kez sizden duyuyorum’

-Bu ziyaretin, dış politika da dahil olmak üzere, Türkiye açısından acaba ne gibi yansımaları olacak?

Seyahatten dolayı dolar hemen üçün altına düştü. Biz bugün bir şey konuştuk, dedik ki yani alışverişleri Ruble ile ve Türk lirası ile yaparsak daha da yararlı olur. Öyle bir durumda dolar daha da düşer. Döviz baskısından, kur baskısından kurtulmuş oluruz. Hem Rusya kazanacak, hem biz kazanacağız.

-ABD ile aramızdaki Suriye konusundaki en önemli problem PYD ve YPG bakış açısı. PYD noktasında Rusya ile Türkiye’nin bakış açısında çok büyük farklılıklar var mı ve bu konuda çözüm önerileriniz örtüşüyor mu?

PYD, YPG konusunda örtüşüyor. Biz Moskova’da ofis açmaları meselesini de gündeme getirdik. Onun PYD ile alakası olmadığından, onun bir sivil toplum kuruluşu olduğundan söz ettiler. Sayın Putin, bu sayede en azından konudan haberdar oldu. Bunu ilk defa bizden duyduğunu söyledi. Elimizdeki resimleri gösterdik. Konuyu yakından takip edeceklerini söylediler.

‘Bu yapıyla ilgili bilgileri paylaşmaktan çekinmeyin’

UÇAK KRİZİ

‘Açık ve net konuştuk’

-Uçak meselesini görüştünüz mü tekrar?

Basın toplantısının ardından, ikili görüşmede bu konuyu da ele aldık. Tabii bu konuda bir bilgi kirliliği de yok değil. 15 Temmuz darbe teşebbüsü sonrasında, içeri alınanlar arasında malum o pilotlardan da var. Konu yargı sürecindedir. Bunun yanı sıra bir de, düşen uçağın pilotunun Suriye tarafında öldürülmesi hadisesi var. Pilotu öldürüldüğü iddia edilen Türk vatandaşı da şu anda başka davadan mahkûm. Rus pilotu öldürdüğü iddiasıyla hakkında açılan soruşturma da devam ediyor. Konuyu takip ediyoruz. Bunları da açık ve net olarak kendileriyle konuştuk.

-Niye hava sahası ihlalini yaptığı sorusu hakkında daha bir cevap alınabildi mi?

Onlar onu kabul etmiyor. Yani birinci uçak hava sahası ihlali yaptı ama ikinci uçağın, Suriye hava sahasında vurulduğunu iddia ediyorlar. Bununla ilgili olarak da kendilerine bizdeki tüm radar görüntülerini göndereceğiz.

‘İkimizin temennisi de ilişkilerimizi 24 Kasım öncesinden de ileri taşımak’

-24 Kasım öncesine kesin olarak dönülür diyebilecek misiniz?

Temennimiz 24 Kasım öncesine dönmek değil, ilişkilerimizi çok daha ileri noktaya taşımak! Benim de Sayın Putin’in de temennisi bu. Sayın Putin ile özellikle çalışma yemeğinden sonraki süreçte de çalışma yemeğinde de gerçekten yani verimli bir görüşme yaptık. Bakan arkadaşlarımız da kendi alanlarıyla ilgili yapılanları anlatma imkanı buldular. Görüşmelerde olumlu bir hava estiği zaten ortadaydı. Bizim dar kapsamlı yaptığımızda da az önce sizlere özetlediğim bütün bu başlıkları enine boyuna ele alma imkanımız oldu. Bu ziyaretin, bir milat olduğuna inanıyorum. 24 Kasım öncesinde koyduğumuz bir hedef vardı, malum 100 milyar dolar. Şimdi artık biz hesabımızı 100 milyar doları da aşma üzerine yapacağız. İlişkileri süratle toparlayacağız.

-Bir de şunu merak ediyoruz. Sayın Putin 15 Temmuz’da yaşanan olayla ilgili size ne sordu?

Darbe ile ilgili konuda beni hemen ertesi gün zaten aramıştı. Orada duygusaldı da diyebilirim. Darbe ile ilgili değerlendirmesinde ve anında buna karşı tepkilerini koyduklarını ifade etti. “Bu konu ile ilgili olarak, böyle bir şeyi tasvip etmemiz kesinlikle mümkün değildi. Nedir nasıl oldu, bunları sormadan, hemen sizi aramak durumundaydık. Çünkü öyle veya böyle, aramızdaki dostluğumuz bunu gerektirirdi. Biz de bunun gereğini bunu yaptık” dedi.

AVRUPA BİRLİĞİ’NE

‘Sabır da bir yere kadar’

“Her şeyden önce biz Türkiye’yiz. Biz üzerimize düşeni yaparız. Avrupa Birliği’nin müktesebatı gereği neyse bunu da yaparız. Biz tabii ki sabrediyoruz, ama sabır da bir yere kadar. Önlemlerden hareketle, Türkiye’yi şu anda bir yanlışın içindeymiş gibi göstermeye kalkışmak elbette büyük haksızlık olur. Türkiye, hukuk çerçevesinde, kararlı bir şekilde bu olayın üstüne gidiyor. 240 şehit var burada sıradan bir olay değil. 2 bin 195 şu anda gazimiz, yaralımız var. Geçenlerde bir televizyon programında da söyledim. İtalyan Parlamentosu bombalansa acaba ne yapardı İtalya? Alman Parlamentosu bombalansa ne yaparlar? Türkiye’de parlamento bombalandı. Avrupalı yetkililerin buraya gelerek dayanışma içinde olduklarını göstermelerini, olanları bizzat görmelerini beklerdik. Sadece İngiltere’nin AB Bakanı, bir de Avrupa Konseyi’nin genel sekreteri geldi.”

‘Hulusi Paşa da düz lise mezunu’

-İlker Başbuğ çıkıyor anlatıyor, sanki orduda hiçbir şey olmamış, hiç kimse hiç bir şey yapmamış gibi anlatılıyor...

Ben isim vermek istemezdim, ama siz verdiniz. Gerek İlker Paşa’nın gerek Edip Paşa’nın askeri liselerin kapatılmasını doğru bulmadıklarına dair yaptıkları açıklamayı ben doğru bulmuyorum. Kusura bakmasınlar da şu anda bu darbeyi yapanlar kimler? Askeri liselerden gelenler değil mi? Oralardan mezun olanlar değil mi? Silme oradan geldiler, silme. Onlar harp okullarına girdiler. Harp okullarına düz liselerden gelenler girmedi. Sana bunu sorarlar. Eğer harp okullarına girmeyi bile başarabilmişse ondan sonra ona GATA’dan bir çürük raporu onu da oradan gönderdiler. Bütün bu tezgahların hepsi kuruldu. Biraz gerçekçi olalım. Tamam ben kendileriyle çalıştım, biliyorum ama, yani niçin biz askeri liseleri bu kadar abartıyoruz ki şu anda? Hulusi Paşa düz lise mezunu. Necdet Özel Paşa düz liseden geldi. Demek ki oluyormuş. Bırakalım da açalım önünü şöyle. Yani bir seçme imkanı da olsun. Tek tipçilikten bir çıkalım. Tek tipçilik vardı. Bakın şimdi bir şey daha ortaya çıktı. Kurmay subaylığı veya sınıfı niye var? Sınıf subaylığı niye var? O da ortaya çıktı. Neydi o, kurmay sadece onlara ait. Kurmaylık sadece onlara ait.

‘Etütleri de kapatmalıyız’

“Bunlar eğitimi sadece kendileri için finans kaynağı olarak görüyorlar. ABD’de Charter School’lardan yıllık gelirleri asgari 250 ila 300 milyon dolar. Türkiye’de bunların çıldırdığı nokta neresi oldu? Dershanelerin kapatılması. Çünkü bunlar 1 milyarla 2 milyar arasında bir defa parayı buradan kazanıyorlar. Ben bunu başbakanlığımın ikinci üçüncü senesinde arkadaşlarıma söyledim. Ama dinletemedik. Nabi hocanın (Avcı) döneminde bıçağı vurduk. Nasıl hopladılar? Grev yaptılar, sokaklara döküldüler. Bizim şimdi telafi kurslarını cumartesi pazarları başlatmak, iyice bunların altından çıkamayacağı bir şey haline geldi. Yalnız böyle bir şey daha var. Geçen İsmet Bey’e (Yılmaz) söyledim. Bunlar kurs, etüt merkezi yapıyorlar. ‘Etüt merkezlerini de süratle kapatmamız lazım’ dedim. Çünkü bu yarın aynen dershanenin gördüğü işi görecek. Yurt dışı boyutuyla mücadele çerçevesinde, Maarif Vakfı bitti şu anda. Yunus Emre’yi de aynen Maarif Vakfı gibi kullanmamız lazım. Hem o hem o güvendiğimiz sivil toplum kuruşları varsa onlara da bizim Afrika’ya her tarafa yayılmamız lazım.”

DİĞER YENİ YAZILAR