Silahsızlanma ve sınırı tehdit etmeme şartı!

Başbakan’dan siyasi çözümle ilgili çarpıcı mesajlar: “Mutlak anlamda silahsızlanma. Bu ön şarttır. Türkiye’ye tehdit olma niteliği kalkarsa ve Irak’taki, Suriye’deki varlıklarının da Türkiye’ye dönük tehdit olma niteliği de kalkmalı”

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Finlandiya’ya yaptığı resmi ziyaretin sonunda, önceki gün, Helsinki Kamp Otel’de gezisini izleyen gazetecilerin Türkiye gündemine ilişkin sorularını yanıtladı.

Silahsızlanma ve sınırı tehdit etmeme şartı

- Terörle mücadelede sürerken, bir yandan çözüm sürecinin tekrar başlayabileceğine dair bir gündem maddesi oluştu. Çözüm süreci konusuna bakışınızda Cumhurbaşkanı ile bir görüş ayrılığı mı var? Kamuoyunda böyle bir algı oluştuğu gözleniyor.

“Terörle mücadele konusunda benim ifade ettiklerimle Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiklerini yan yana koyarsanız kararlılık bağlamında, herhangi bir nüans dahi göremezsiniz. Milim fark yoktur. Her şey istişare edilerek birlikte yürütülüyor. Çözüm sürecine gelince... Eğer silahlar terk edilir, tamamıyla silahlı bir mücadele anlayışı terk edilirse, siyasi alanda Türkiye’de her şey konuşulabilir. Bundan kastım, silahların terk edilip konunun siyasi alana hasredilmesiyle ilgilidir. İlkesel olarak aynı şeyi söylüyorum, Türkiye demokratik hukuk devletidir. Herkes her şeyi konuşabilir. Ama silahların mutlak anlamda bırakılması; Cumhurbaşkanımız gömülmesi diyor ben mağmaya kadar gömülmesi diyorum, bunlar yapıldıktan sonra, silahlı terör faaliyeti bittikten sonra ancak ondan sonra bunlar tartışılabilir anlamında söylediğim bir sözü sanki bir görüş ayrılığı varmış gibi yansıtmaya kalkanlar oldu.”

Haberin Devamı

TEHDİT OLMAKTAN KALKMALI

- Eğer örgüt silah bırakır ve çözüm süreci yeniden gündeme gelecek olursa, bunun ön koşulu şiddetin durması, kanın son bulması olmasının dışında sizin için nedir? Bunu PYD’nin Suriye’nin kuzeyindeki konumu, PKK - PYD ilişkileri, PYD’nin Rusya, Amerika ilişkileri bağlamında soruyorum. Yani eskisinden farklı bir durumda mıyız, devlet olarak, hükümet olarak yeniden siyasi sürecin başlaması için?

“Çözüm sürecini askıya alan, buzdolabına kalkmasına sebebiyet veren temel müsebbip HDP ile PKK. Ondan sonra da biz, madem ki siz kamu düzenini bozmaya kararlısınız, biz de kamu düzeni ihdas etmeye kararlıyız dedik. Bu anlamda mutlak bir silahsızlanma gerçekleşmeden bu anlamda bir gelişme olması mümkün değil. Diyarbakır’da yaptığım açıklamada da bunun aksine bir görüş yok. Mutlak anlamda silahsızlanma. Bu bir ön şarttır. Bu olup Türkiye’ye tehdit olma niteliği kalkarsa ve Irak’taki, Suriye’deki varlıklarının da Türkiye’ye dönük tehdit olma niteliğinin de kalkması lazım. Artık bir daha biz oralarda Türkiye’yi her an tehdit potansiyeline sahip bir şeyi doğru görmeyiz. Zaten PYD’ye bu anlamda gerekenler 2013’de söylenmişti. Bundan sonra Nasıl bir tavır alacaklarını görmeden, şu andan bir şey söylemek istemiyorum. Şu olursa böyle olur, bu olursa şöyle olur değil... Önce Türkiye içinde mutlak anlamda silahsızlanma, Türkiye’nin, Kuzey Irak bölgesel Kürt yönetiminin güvenliğini, sınırları tehdit etmeyen bir çizgi... Bunu bir görmemiz lazım.”

Haberin Devamı

Silahsızlanma ve sınırı tehdit etmeme şartı

Haberin Devamı

DIŞ TÜRKLER DIŞ KÜRTLER

- Bu ikinci bir ön şart olarak sayılabilir mi?

“Tabii... 2013 Mayısında çekileceğim dedi ama çekilmedi. Her mevcudiyeti bizi tehdit ediyor. Bu anlamda mesela sembolik bir hamle olarak, belki dikkatinizi çekti, Diyarbakır’dan ben THY’nin uluslararası uçuşa açılacağını söyledim ve iki yere sefer başlayacak Nisan - Mayıs ayında. Birisi Erbil, birisi Ercan... Diyarbakır’dan Erbil’e uçuş semboliktir, Ercan’a uçuş semboliktir. Bizim için dış Türkler, dış Kürtler diye bir ayrım yok. Hepsi bizim için akraba topluluklardır. Dış Türkler ve dış Kürtlerin, bütün akraba toplulukların bizim himayemizde olduğunu gösteren bir hamledir. PKK Erbil’deki yönetimi tehdit ederse bu tehdidi bize yapılmış bir tehdit olarak kabul ederiz. PYD Suriye’deki Özgür Suriye Ordusu ve oradaki Türkiye’ye müzahir gruplara tehdit oluşturursa bize tehdit oluşturmuş demektir. Lazkiye’den Süleymaniye’ye kadar giden kuşakta artık her şey Türkiye’nin ulusal güvenliğini ilgilendiriyor.”

Haberin Devamı

“Terörle mücadelede çok önemli üç gece var hiç uyumadan geçirdiğim, hayatımın en kritik üç gecesi. 23 Temmuz’da PKK ve IŞİD’e operasyon kararı verdiğimiz gece. 28 Ağustos’ta PKK’ya kırsalda doğrudan operasyon talimatı gönderdim. 14 Aralık’ta Cizre, Silopi ve Sur’a operasyon talimatı verdim. Bir de Süleyman Şah operasyonu.”

İSRAİL İLE SÜREÇ İŞLİYOR

“Bugünlerde bir görüşme daha gerçekleşecek. Bugün, yarın... Biliyorsunuz, özür, tazminat ve Gazze’ye ambargoların kaldırılması konusunda epey mesafe alındı. Bu üç şart gerçekleştiği an normalleşme süreci başlayabilir. Belli bir zemini var. Bu zemin üzerinde nihai noktaya gelinmeye çalışılıyor.”

Silahsızlanma ve sınırı tehdit etmeme şartı
Başbakan Davutoğlu, Zvizdiç ile bir araya geldi.

‘ŞU ANDA GÜNDEMİMİZDE YOK’

Başbakan Davutoğlu, Çankaya Köşkü’nde, Bosna Hersek Bakanlar Konseyi Başkanı Denis Zvizdiç ile bir araya geldi. Davutoğlu dokunulmazlık tartışmalarıyla ilgili bir soruyu, “Bu konuda da süreci derhal başlatma talimatını arkadaşlara verdim” şeklinde cevapladı. Davutoğlu, vatandaşlıktan çıkarma ile ilgili soru üzerine de, “Eğer bir kişi bir ülkede otobüs duraklarında patlatarak intihar saldırılarında bulunuyorsa zaten o ülkeyle manevi bağı kopmuş demektir. Hukuki bağının kopması için de 2009’da çıkan yasa kimlerin vatandaşlıktan çıkarılacağı belli. Şu anda hükümet olarak böyle bir çalışma gündemimizde yok. Bunu çerçevesini terörle mücadele bağlamında her zaman yaparız” dedi.

Davutoğlu, Helsinki’deyken de bu konudaki soruya şu yanıtı verdi:

‘MÜCADELEYE FAYDASINI TARTIŞIRIZ’

“Terörle mücadele bağlamında bir adım atılması gerekiyorsa, bunun terörle mücadeleye bir faydası olacaksa bunu tartışırız. Ama şu ana kadar böyle bir konu gündemimize gelmedi. Bu meseleyi daha önce konuşmadık, tartışmadık. Sayın Cumhurbaşkanımız, buna ihtiyaç olduğu kanaatindeyse, terörle mücadelede bir fayda getirecekse, bunun hukuki veçheleri incelenir, diğer hususlara bakılır çalışma yapılır, ama var olan mevzuatta bunun re’sen yapılması gibi bir durum, şu anki mevzuat itibariyle yok. Üzerinde çalışılması gereken bir konu.”

AKADEMİSYENLER İÇİN FARKLI GÖRÜŞ MÜ?

- Yine aynı şekilde, akademisyenlerin tutuklanması meselesinde de Cumhurbaşkanı ile farklı düşündüğünüz şeklinde yorumlar yapılıyor...

“Burada benim kast ettiğim tutuklu yargılama konusudur. Ben akademisyenlere özel bir uygulama yapılsın da demedim. İlkesel bir şey söylüyorum. İlkesel olarak insanların suçu sabit olana kadar, eğer delil karatma, kaçma gibi bir gerekçe yoksa, tutuksuz yargılanmanın doğru olduğu kanaatindeyim. Sonunda beraat edecekse kul hakkı dediğimiz hak kaybının ortaya çıkmasını istemem. Nitekim Ergenekon’da, Balyoz’da yaşadık. Telafisi mümkün olmayabiliyor.

Ben ilkesel bir şeyden bahsediyorum. Hepimiz hukukun karşısında eşitiz. Burada da Cumhurbaşkanı ile temelde bir ayrılığımız olduğu kanaatinde değilim. Hakimlere müdahale etmek gibi bir hakkımızın olduğu kanaatinde de değilim, ne sayın Cumhurbaşkanımızın ne benim böyle bir iddiamız da yok. Asıl olan tutuksuz yargılamadır. Eğer zanlının kaçma ihtimali ya da diğer koşullar varsa o zaman tedbiren tutuklanır.”

Silahsızlanma ve sınırı tehdit etmeme şartı

MERKEL’E: BİR KENARDA DİNLEYİN

“Son dönemde özellikle uluslararası medyada Sayın Cumhurbaşkanımıza karşı o kadar ağır hakaretler oldu ki, bunun basın özgürlüğü ile alakası yok. Nitekim Almanya’da bir televizyon programında Cumhurbaşkanımıza hakaret edildi. Sayın Merkel ile görüşmemde söyledim, “Bir hanımefendi olarak sizin dinlemenizi tavsiye etmem ama dinlemek isterseniz bir kenara çekilip dinleyin çünkü başka bir insanın huzurunda bir hanıefendinin dinlemesini uygun görmem. Ama istiyorsanız dinleyin ve bu bir fikir özgürlüğüyse konuşalım ama değilse buna sizden gereken tepkiyi göstermenizi bekliyorum” dedim. “Ben zaten haberdar oldum” dedi. “Bunun fikir özgürlüğü olduğu kanaatinde değilim” dedi. Gerekli açıklamayı yapacağını söyledi, bir gün sonra da hükümet adına açıklama yapıldı. Olumlu tavrı da takdir etmek lazım.”

DİĞER YENİ YAZILAR